Celal DENİZ
AKP ilk hükümet olduğunda mağdur rolüne kendisini fazlaca kaptırmıştı. Vesayet rejiminin üniformalı sahipleri karşısında mağdur durumda gözüken AKP özgürlükçü bir söylemi her fırsatta söylemeyi ihmal etmemişti. Dersim konusunda CHP'yi yıpratmak için siyaset yapmış, 12 Eylül döneminin hukuksuzluklarını Referandum sürecinde bol bol kullanmıştı. Gözyaşları dökülmüş idam edilen birsinin annesine yazdığı mektup üzerinden duygusallık siyasete tahvil edilmişti.
Mağdur giderek Muktadir olmaya başlayınca AKP önce kendi içinden başlayan bir tasfiye sürecine girmiş, özgürlükçü söylemin yerini otoriter bir söylem almıştı. Erdoğan'la simgeleşen bu otoriter dil siyaseten topluma tek adamlık yolunu açan başkanlık siyasetine dönüştü.
Muktedir olanlar güçlerini gösterdikçe biat edenlerde bulundukları zemini terk edip muktedire yanaşmaya, arzı endam etmeye başladılar. Ülkenin en zengininden muhalif kalemlere kadar muktedir bir kişiliğin etrafında ''kendilerini kendi yapan değerlerini'' yerlerde süründürdüler. Muktedirin etrafında yanar döner oldular.
Sosyal medyaya düşen bir fotoğraf karesi bu gerçeği yeterince ortaya koyuyordu. Ülkenin en büyük sermayesine sahip bir kuruluşun başı Erdoğan'la tokalaşırken iki büklüm olmuş, Erdoğan ise kendinden o kadar emin, mağrur üstten bir bakışı yansıtmıştı fotoğraf karesine.
7 Haziran seçimlerinde muhalif bir dil tutturan gazeteci Ahmet Hakan bir yumruk yediğinde '' Demirtaş bizi aldattı'' demişti. O dilini bir çark olarak nitelemek mümkündü. Yumruk kısa süreli bir şok yapmış denilip geçilebilirdi. Ancak TAK'ın Ankara eylemi sonrasında '' HDP'li vekillerin ballı maaş alacaklarına gidip kendi kendilerini patlatması gerektiği'' üzerine yazı yazınca olayın yumruğun etkisi ile yaşanan bir şok olmadığını anlıyoruz.
Ahmet Hakan bu dille alçakların yeri olan çukurun en dibinde kendine yer seçmiştir. Muktedirin eteklerini tutmaktan da öte tetikçilikte havuz medyasının tetikçilerine rahmet okutacak kadar bayağılaşmıştır. HDP gibi iktidarın ağır saldırıları karşısında siyaset yapmaya çalışan bir partiye söz etmek kolaydır. Asıl olan devletin karşısında tutum almaktır. Devlet bir toplumsal kesime hukuksuzluğun en hasını uyguluyorsa, acı gözyaşı dayatıyorsa, yakıp yıkıyor bir halka düşman muamelesi yapıyorsa orada aydın olmanın, demokrat olmanın gereği devletin karşısında olmaktır. Devletin, muktedirlerin tetikçiliğini yapmak değil.
Devlet kutsal değildir. Devlet toplumsal ilişkileri düzenleyen bir aygıt olması gerekirken, belli bir toplumsal kesimin çıkarlarını zora dayalı yöntemlerle kollayan bir yapı haline gelmişse orada devletin menfaatleri olmaz. Devlete egemen olan bir avuç oligarşik çevrenin menfaatlerini kollayan bir aygıt haline dönüşür. Ancak yılların siyasetçisi Deniz Baykal ''devletin çıkarları gerektiriyorsa AKP de görev alabilirim'' diyecek kadar muktedirin muktedir olmasında kendi rolünü oynayabilmektedir. Çünkü Baykal devletle bütünleşmiş bir siyasetçidir. Baykal AKP'ye sahiplenerek aslında AKP'nin de devletleştiğinin bir itirafını yapmıştır.
Tarih hem iyileri hem kötüleri yazar. Tarihte toplumsal yarar adına üretenler hep olumlu anılmışlardır. Ezilenlerden yana tutum alıp devletin karşısında olup hatta bedel ödeyenler tarihin sayfalarında her dem saygıyla anılmışlardır. Ancak kralın soytarıları, muktedirin eteklerinden tutup yerde sürünenler birer tufeyli kadar bile değerli anılmamışlardır.
Muktedirlerin sizlere bahşettiği kadar kendinizi güçlü hissedebilirsiniz. Ancak bu muktedirlerin eteklerine yapışanların yüreği buzdan kabadayı olma gerçeğini değiştirmez. Tarihte her muktedirin bir sonunun olduğu yazar. Ancak soytarıların tarihte adı da anılmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017