Cemil ERTEM
AB ve ‘ekonomi yönetimi’ sorunu
13.10.2010
2814
Dün ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Orta Vadeli Programı açıklarken “gelişmiş ülkelerin çoğunda bir yönetim sorunu var” dedi. Burada Babacan, daha çok, AB merkez ülkelerini kastediyor sanıyorum. Almanya, Fransa hatta İngiltere’de bir ekonomi yönetimi sorunu var mı Babacan’ın dediği gibi; buna bakalım.
Bu, şimdiye değin vardı. Ancak Avrupa ve Japonya şu an var olan durumu okuyorlar. Bunun işaretlerini görmeye başladık, bundan sonra da daha fazla ve radikal önlemi ardı ardına göreceğiz. ABD’ye gelince; FED çok radikal ve köklü önlemler alıyor; bundan önceki yazılarda bundan bahsettim. Şimdi bunun için biraz Avrupa’ya bakalım...
Avrupa Merkez Bankası (ECB) şimdilik FED’in radikal adımlarına ve doların değerinin düşmesine karşı bir atak geliştirmiyor. Çünkü Avrupa, sorunun, para değerinde olmadığını, Avrupa’nın gerçek sorununun, Lizbon stratejisini gerçekleştirememesinde ve para politikalarını destekleyecek ortak bir maliye politikası olmamasında olduğunu biliyor.
İşte bunun için hem AB’nin karar alıcı organları, hem de ECB, meseleyi bir kur ve pazar kapma savaşı olarak görmüyor.
Avrupa bu filmi gördü ve bu filmin tekrar oynamayacağını biliyor. Çünkü ulus-devlete dayanan ekonomilerinin yeni pazarlar yaratma mücadelesinin sonunun topyekûn savaş olduğunu en iyi Avrupa biliyor. Zaten AB, böyle bir kanlı kapışmayı önlemenin birliğidir ilkönce.
Polanyi başyapıtı Büyük Dönüşüm’e 19. yüzyıl uygarlığı çöktü diye başlar. Sonra 19. yüzyıl uygarlığının dört kurum üzerine oturduğunu söyler: Büyük devletler arasındaki savaşın çıkmasını önleyen güç dengesi, altın standardına dayanan ve Britanya’nın idare ettiği para ve ticaret sistemi, sömürgeleştirmeye dayanan piyasa ve liberal devlet sistemi.
Bu devlet sistemi, liberal anlayışın ve piyasanın devamını güvence altına alan ama aynı zamanda, fetheden, sömürgeleştiren bir anlayışa oturuyordu. 20. yüzyıla girerken bu uygarlık kendisini ayakta tutan bu dört kurumla birlikte çöküyordu.
İmparatorluklarının dağılarak ilkönce ulus-devleti inşa etmeleri, faşizmlerle ve soğuk savaşla örülü devlet kapitalizmi düzeninin oluşması bir krizler ve savaşlar dönemine yol açacaktı.
Bu, bir yüzyılı aşkın devam eden süreç, insanlık tarihinin, en çok toplu ölüm getiren ve kitlesel imha silahlarına dayalı bir düzeni öne çıkartan dönemi olmuştur.
Tam burada Polanyi’nin 19. yüzyıl uygarlığı diye anlattığı dört kuruma yakından tekrar bakalım. Bu sistemde birbirlerini pazar için yiyen ve tek bir ırkın üstünlüğü anlayışına göre kurulmuş ulus-devlet yapıları yoktu; bugünkü krizin en büyük kaynaklarından birisi olan kaydi paraya dayalı bir sistem yerine altın standardı vardı. Sweezy’nin kapitalizmin tarihinde yalnız 40-50 yıllık bir dönemde geçerli olduğunu söylediği piyasa, Polanyi’nin 19. yüzyıl uygarlığı dediği kapitalizmin bu döneminde, ayağa kalkmaya çalışan ama hiçbir zaman kalkamayan bir kurumdu. Marx, bu sistemin, temel dinamikleri itibariyle, çok geçmeden kendi karşıtına dönerek tarihe karışacağını söylemişti. Bu tesbit doğruydu ama sistem kendi karşıtına değil, bir ucubeye dönüştü ve insanlığın bağrına kanlı bir hançer gibi saplandı. 19. yüzyıla ve 20. yüzyıla damgasını vuran düşünce akımları, ulus-devlete ve onların kanlı kapışmasına, diktatörlüklere dayalı bu sistemi eleştirmişler ve geçici olduğunu vurgulamışlardı. İşte şimdi bu gerçekleşiyor.
Bu anlamda AB, 19. yüzyıl uygarlığının hem bittiği hem de yeniden başladığı bir tarihsel oluşumdur. Yine bu anlamda AB, kesinlikle gelip geçici bir oluşum değildir. Tam aksine ulus-devletler gelip geçicidir.
Bu açıdan şu andan itibaren AB’de olacakları dikkatle izleyelim. Mesela AB, şu sıralar ortak maliye politikasını masaya getirmeye ve bu perspektifle, yarım bıraktığı Lizbon stratejisini tamamlamaya çalışıyor. AB, üye ülkelerin bütçelerini ortaklaştırmak için çok sıkı bir denetim mekanizması üzerinde çalışıyor. Maastrich Kriterleri’ne uymayan ülkelerin, ortak fon havuzunu ve bu çerçevede oluşmuş kaynakları kullanmasını önlenecek önlemler üzerinde konuşuluyor.
Ancak AB, ortak maliye politikası için, ortak bir anayasa ve AB’nin her yerinde ekonomik verimliliğin aynılaşması gerektiğini de biliyor. Bunun için AB’nin bundan sonraki hedefi, yeni ve ortak maliye politikası olduğu kadar, yarım kalan Lizbon stratejisini de tamamlamak olacaktır. Çünkü Lizbon stratejisi, ortak verimliliği sağlayacak çok önemli araçları geliştiriyor.
Şimdi tam burada Türkiye’ye gelecek olursak; Türkiye bugün Maastrich Kriterleri anlamında birçok AB ülkesinden daha avantajlıdır. Ancak Türkiye’nin bu yeni dönemi karşılayacak, Lizbon stratejisine cevap verecek ve onu tamamlayacak bir büyüme-kalkınma programı yoktur. Sayın Babacan kusura bakmasın ama OVP, Derviş-IMF programının üzerine oturtulmuş eklektik bir hedefler bütünüdür; program falan değildir. Rakamları da “ciddi” değildir.
Yine Sayın Babacan yine kusura bakmasın ama AB’de falan değil; bizde bir ekonomi yönetimi sorunu var gibi geliyor bana.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018