Cemil KOÇAK
10 Kasım’da neler olduğunu biliyoruz da, peki acaba 11 Kasım’da neler olduğunu da biliyor muyuz? Ne denli sıkıntılı bir yirmi dört saatti o?
Atatürk’ün sağlığına ilişkin resmî raporun yayınlandığı ilk gün 17 Ekim’de İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, İstanbul’da basın mensuplarına yaptığı açıklamada, tabiî yazılmamak koşuluyla, Atatürk’ün yakın bir zamanda her an ölebileceğini bildirmişti. Nadir Nadi, bu açıklama sahnesini anılarında şöyle anlatıyor: “Bakan ne diyecek önceden biliniyordu. Atatürk’ün ölmek üzere bulunduğunu haber verecekti. Böyle nazik günlerde gazetecilere düşen ağır görevi hatırlatacak, her türlü tahriklerden kaçınılmasını öğütleyecek, Atatürk ile ilgili sağlık raporlarının yorumsuz olarak yayınlanmasını isteyecekti. (...) Meraksız bakışlarla Şükrü Kaya’yı dinledik. Atatürk’ü her an kaybedebileceğimizi, bunun birkaç gün, bilemediniz birkaç hafta olduğunu söylediği zaman, doğrusu salonda pek bir üzüntü havası da esmedi. Hastalığın affetmez türden olduğu aylardan beri duyuluyordu. O günlerde Bâbıâlinin çenesini, ‘Atatürk’ten sonra kim Cumhurbaşkanı olacak?’ dedikodusu yoruyordu.” Şükrü Kaya, aynı basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine, Atatürk’ün vasiyeti olmadığını belirtir. “Yeni Cumhurbaşkanının kim olacağı” yolundaki sorusunu da, “TBMM kimi seçerse, o olacak”; “namzet, bir iki kişiyi geçmez” şeklinde yanıtlar. Son olarak Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın Cumhurbaşkanı seçilip seçilemeyeceği yolundaki bir başka soruyu da, Çakmak’ın milletvekili olmadığı şeklinde yanıtlayarak, “bakalım meclisin kabul edeceği kimseye namzetliği nasıl kabul ettireceğiz?” diye sorar ve toplantıyı bitirir.
Atatürk’ten sonra neler olabilirdi?
Atatürk sonrası için birkaç seçenek sayılabilirdi: İlk akla gelenler; Başbakan Celâl Bayar ile Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tı. Şimdi herkesin hemen aklına gelebilecek bir başka önemli isim İsmet İnönü ise, yaklaşık bir yıl önce bizzat Atatürk’ün talebi üzerine Başbakanlıktan ve CHP genel başkan vekilliğinden ayrılmak zorunda kalmıştı; sadece Malatya milletvekili olarak mecliste üyeydi. Gözden düşmüştü, hatta Pembe Köşk’te münzevi bir hayata mahkûm kalmıştı; İnönü ile görüşmek, hatta temas kurmak rejimin gözünde tehdit sayılıyordu. İnönü gözetim altında, polis kontrolünde yaşıyordu. Atatürk ile ilişkileri bu dönemde dalgalıydı. Resmî görüntüde İnönü unutulmuştu bile. Bizzat günlüğünde ilk günlerde “pek şiddetli, pek kıyasıya şeyler düşünüldüğü”nü yazacaktır. Yine kendi ifadesiyle hayatı fazla gelmeye başlamıştı! Yine de Atatürk ile İnönü arasında gayri resmî yazışmaların ve aracılarla haberleşmenin kesilmediğini biliyoruz.
İnönü’yü tasfiye etme planları
İnönü de en azından kâğıt üzerinde cumhurbaşkanı adayı olabilirdi; cumhurbaşkanı adayı olmak için meclis üyesi olmak yeterliydi. Bu bakımdan İnönü karşıtı gruplar değişik önlemler almak ihtiyacını duydular. Önce Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, İnönü’yü hem milletvekilliğinden ve hem de ülkeden uzaklaştırmak için ona Washington büyükelçiliğini önerdi. İnönü bu önerinin altında yatan nedeni iyi bildiğinden hemen reddetti. Erken seçime gidilerek İnönü’nün meclisten uzaklaştırılmasını sağlamaya çalışanlar da oldu. Şükrü Kaya bu projenin esas sahibiydi; ne var ki, Başbakan Celâl Bayar bu türden bir girişime karşı çıkacaktır. Elbette eski İttihatçılar açısından sorunun çözümünde eski ve geleneksel usûllerin kullanılmak istendiği de açıktır: İnönü’ye karşı suikast düzenleneceğine ilişkin haberler söylenti boyutunu da aşarak ciddiyet kazanmıştı. Ankara Emniyet Müdürlüğü bu nedenle Pembe Köşk’ü koruma altında tutuyordu. Bu konuda da Recep Zühtü’nün ismi ön plana çıkmıştı. Suikast iddiası o kadar ciddiye alınmıştı ki, İnönü hükûmetlerinin adeta değişmez sağlık bakanı olan Refik Saydam, İnönü’nün Başbakanlıktan alınmasından sonra Bayar’ın kabinesinde görev kabul etmeyen yegane kişi olarak İnönü’nün korunmasında etkili olmuştu; hatta o kadar ki, İnönü’nün son kez Atatürk’ü ziyaret etmek üzere İstanbul’a gitmesine, ta Ankara istasyonuna kadar giderek ve vagona binmiş olan İnönü’yü zorla ikna ederek yeniden trenden indirmeyi başaracaktı. İnönü de bizzat günlüğünde Şükrü Kaya’nın kendisini İstanbul’a götürmek için çok gayret sarf ettiğini yazmaktadır. Kendisinin de gitmek istemesine rağmen kuşkulanan arkadaşlarının buna mani olduğunu belirttikten sonra, onların haklı çıktığını belirtmektedir.
Fevzi Çakmak orduyu tercih etti
İnönü’yü Cumhurbaşkanı olarak görmek istemeyenler için İnönü karşıtı girişimler bununla da sınırlı kalmadı. Bizzat meclis başkanı Aldülhalik Renda’ya Atatürk’ün hastalığı sırasında Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesi önerildiyse de, Renda bunu kabul etmedi. Başbakan Bayar, İnönü karşıtı grubun tertiplerine âlet olmayacağını çoktan ilân etmişti bile; aksine onların tertiplerini boşa çıkartmak için de engeller çıkardı. O günleri yıllar sonra şöyle anlatacaktır: “Bazı kimseler el altından harekete geçtiler; ya kendileri olmak istiyorlar veya İnönü hesabına çalışıyorlardı. Ben şu prensibi ilân ettim: kendim için hiçbir şey olmayacağım. (...) Sonra beni İnönü aleyhine veyahut başka birinin lehine çekmek, parti tutmak üzere temayül gösterenler oldu.” Elbette Bayar, Atatürk’ün son başbakanı olarak Cumhurbaşkanlığı için ilk akla gelebilecek isimlerden biriydi; nitekim Bayar’ın sözünü ettiği grup, kendisine Cumhurbaşkanlığı önerisinde bulunacak, fakat Bayar bu öneriyi de reddedecektir. Bayar’dan sonra akla gelebilecek ikinci isim muhakkak ki, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tı. Çakmak açısından aday olabilmek güçtü; çünkü ordudan ayrılmak ve muhakkak yapılacak bir ara seçimde de milletvekili seçilmek zorundaydı. Bu kolay bir süreç değildi; fakat mümkündü. Yeter ki Çakmak gönüllü olsun! Ne var ki, Çakmak da bu öneriyi reddedecek ve ordudan ayrılmayı kabul etmeyecektir. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın da adaylığı gönüllerinden geçirdikleri biliniyordu. Fethi Okyar’a dahi müracaat edildi; İnönü, Okyar’a da epey ısrarlı önerilerde bulunulduğunu ileri sürüyor. Okyar da önerileri kabul etmeyecektir.
Atatürk’ün siyasi vasiyeti var mıydı?
İnönü karşıtı grubun sadece İnönü’yü engellemesi yetmezdi; olası yeni Cumhurbaşkanının ismini de gündeme getirmek gerekiyordu. Fakat olası bütün isimler denenmiş, ancak sonuç alınamamıştı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, anılarında da belirttiği üzere, Atatürk’ün siyasî vasiyette bulunduğunu ileri sürecektir. Öyküye göre, Atatürk, bugün elimizde bulunan vasiyetini yazdırdıktan sonra, Soyak’a siyasî vasiyetini de şifahî olarak açıklamıştı; buna göre, Atatürk, kendisinden sonra ilk akla gelebilecek ismin İnönü olabileceğini açıkladıktan sonra, İnönü’nün halkça sevilmediğinden bahisle, onun Cumhurbaşkanı seçilmesinin doğru bir davranış olamayacağını belirtmişti. Atatürk, kendisinden sonrası için Çakmak’ı önermişti! Soyak, bu açıklamayı Bayar’a da nakletmişse de, Bayar anlaşılan bu vasiyete hiç inanmamıştı. Nâzikçe Atatürk’ün vasiyeti olması halinde bunu kendi başbakanına doğrudan söyleyeceğini belirterek konuyu kapatacaktır.
İnönü nasıl Cumhurbaşkanı seçildi?
İnönü’nün karşısına onun kadar ağırlıklı bir ismin çıkarılması mümkün olamamıştı. Bunda gördüğümüz gibi pek çok kişinin katkısı olmuştu. Fakat o da bu satrançta taşlarını zamanında ve doğru oynayabilmek gayretindeydi. Resmî politikada ismi görünmezdi, tıpkı kendisinin de artık Ankara sokaklarında görülmediği gibi. Başbakanlıktan ayrılır ayrılmaz gazetelerde ne ismi, ne de resmi kalmıştı. İnönü ile ilgili haberlere son verilmişti. Bir yıldan uzun bir zaman içinde İnönü basında unutulmuştu bile. Kendisi günlüğünde Lozan gününde dahi kimseye bir kelime yazdırtmadılar derken, bir zamanlar başkalarının da başına geldiği şekliyle artık resmî tarihten dahi silinmek istendiğini belirtmek istiyordu. Bu aşamada kendi taşlarını oynamaya başlayabilirdi artık.
Öncelikle mevcut meclis zamanında onun da onayından geçmişti ve meclis üzerindeki denetimini sağlayabilirdi; CHP yönetiminde de dramatik değişiklikler olmamıştı; İnönü CHP üzerinde de egemendi; Bayar’ın kurduğu hükûmet ise, kendi hükûmetinin neredeyse tıpatıp aynısıydı; sadece Refik Saydam yeni kabinede yer almamıştı. Dolayısıyla İnönü siyasî seçkinler üzerindeki gücünü koruyordu. Bizzat Başbakan Bayar da İnönü karşıtı girişimlerde yer almamış, hatta onların sonuc almaması için önlem almıştı. Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras ve Hasan Rıza Soyak ile Ali Çetinkaya tarafından oluşturulduğunu ileri sürdüğü gruba katılmadığı gibi, onlara karşı tavır da almıştı. Bayar, uzun yıllar sonra Yassıada’da İnönü’yü zamanında koruduğunu ve himaye ettiğini açıklarken muhtemelen bugünlere atıfta bulunuyordu. Çakmak da, İnönü’nün ifadesiyle kendisi başbakanlıktan çekildikten sonra ürkmüş ve uzak durmuşsa da, sonradan yeniden İnönü’ye yaklaşmıştı. Okyar da anlaşılan tertiplerden uzak durmayı tercih etmişti.
Olağanüstü toplantı
10 Kasım sabahında Atatürk’ün ölümü ilân edildiğinde, meclis başkanı Renda meclisi ertesi gün için olağanüstü toplantıya davet eder, gündem yeni Cumhurbaşkanı seçimidir. Zaten 9 Kasım’da tüm milletvekilleri Ankara’ya davet edilmişlerdir bile. 10 Kasım günü mecliste çoğunluk sağlayabilecek kadar milletvekili toplanmıştı. Asım Us, günlüğünde Şükrü Kaya’nın hala ümitli olduğunu yazmaktadır; İnönü’yü partinin aday gösterip göstermeyeceğini sormaktadır. 11 Kasım sabahı CHP meclis grubu toplantısında Başbakan Bayar, aday ismi ortaya atılmaksızın seçim yapılacağını bildirir ve gizli oyla yapılan seçimde İnönü’nün tek aday olarak benimsenmesi kabul edilir. Asım Us’un anlatımına göre, İnönü için verilen oyların dışında sadece Hikmet Bayur, Bayar lehine oy kullanmıştır. Elbette ertesi günkü gazeteler bu tek oydan hiç söz etmeyeceklerdir. Meclis grubu toplantısından hemen sonra meclis genel kurulu toplanır. Artık genel kurula düşen bu ilk seçimi onaylamaktan ibarettir. İnönü ise bütün bu gelişmeler sırasında Pembe Köşk’tedir. Ne parti toplantısına ne de genel kurula katılmıştır. Çakmak ile Altay meclis toplantısında izleyiciler locasında yerlerini almışlardır. İnönü’nün evinin çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alınmıştır. Askerler, Çakmak’ın emriyle evi denetim altına almışlardı. Meclis oylamasında her ne kadar Şükrü Kaya oylamaya katılmakta geç kaldığından oyunu kullanma imkânı bulamamış olsa da, İnönü ittifakla cumhurbaşkanı seçilecektir. Seçimden hemen sonra İnönü günlüğüne şunları yazmaktan kendisini alamamıştı: “İktidarda olmayan, hatta iktidar mevkiindekilerin sevmedikleri, korktukları bilinen, bir çekilmiş adamın [Cumhurbaşkanlığına] getirilmesi, rızayla, serbest reyle yapılmış hakiki bir intihap olarak tarihe geçecektir.”
Ordunun son kararı İnönü
Ya ordu diyeceksiniz? Tabiî bu önemli seçim öncesinde ordunun da tutumunu bilmek gerekir. Genelkurmay ikinci başkanı Asım Gündüz, anılarında bu konuda genelkurmayda toplantı yaptıklarını ve yeni Cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilmesi gerektiğine ve ordunun bu seçimden uzak durmasına karar verdiklerini yazıyor. Toplantıdan sonra genelkurmaya gelen Bayar’a bu karar ordu adına Çakmak ile Gündüz tarafından açıklanır. Bu açıklamaya rağmen Bayar Çakmak’a son kez aday olmasını önerir. Meclis Çakmak arzu ederse kendisini seçmeye hazırdır. Ne var ki mareşal bu öneriyi de reddedecektir. Diğer yandan, ordunun kararı bu kadar da basit değildir. Söz konusu ordu toplantısından çok kısa bir süre sonra bu kez birinci orduda yeni bir toplantı daha yapılır. Gündüz anılarında bu toplantıyı da anlatmaktadır. Buna göre, birinci ordu komutanı Fahrettin Altay, genelkurmay başkanlığına gelir ve Gündüz’le görüşür. Gündüz kendi aldıkları kararı Altay’a nakledince, Altay bu karara itiraz eder. Çünkü birinci ordu komutanlığında kolordu ve tümen komutanlarıyla yapılan toplantıda aksi bir karar alınmış ve İnönü’nün ordunun adayı olarak seçilmesine karar verilmiştir. Bu görüşmeden sonra Gündüz durumu Çakmak’a anlatır ve genelkurmayda da İnönü üzerinde mutabakat sağlanır. Ordunun bu yeni ve son kararı başbakanlığa ve meclise de yansıtılır. Tam bu sırada Ankara’da hükûmet toplanır ve bu toplantıya Genelkurmay Başkanı Çakmak ile İnönü de katılır. İnönü artık tek adaydır.
Cumhurbaşkanı İnönü
Seçimden hemen sonra Yunus Nadi Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazısında İnönü için ikinci Atatürk sıfatını kullanmıştı bile. Yeni hükûmet elbette Bayar tarafından kuruldu. Sadece Tevfik Rüştü Aras ile Şükrü Kaya artık kabine üyesi değillerdi. Atatürk’ün değişmez bakanları için politikanın sonu gelmişti. Kaya bir daha milletvekili de seçilemeyecek ve sessizce ortadan kaybolacaktır. Aras ise sadece iki ay sonra Londra büyükelçiliğine atacak ve yurttan uzaklaştırılacaktır. İnönü Aras’a kendisi için uygun bulduğu formülü uygulamıştır denilebilir. Aras da politik kariyerinin sonuna gelmişti. Hasan Rıza Soyak’a gelince; Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinden alınacak fakat milletvekilli seçilecektir.
İnönü, Atatürk için İstanbul’da yapılan cenaze törenine katılmayacak, fakat Ankara’daki törende bulunacaktır. Yabancı basın, İstanbul’da İnönü’nün eksikliğini kayda geçirmekte tereddüt etmez. Ardından CHP olağanüstü kurultayında partinin değişmez genel başkanlığına getirilir. Ardından Atatürk döneminin ünlü muhalif isimlerini partiye ve meclise geri çağırır: Kâzım Karabekir ile Rauf Orbay siyasî itibarlarını yeniden geri kazanırlar. Karabekir milletvekili ve meclis başkanı olacak; Orbay ise milletvekilliğinden sonra Aras’ın yerine Londra büyükelçiliğine de atanacaktır. Yılların muhalifi Hüseyin Cahit Yalçın gazetecilik hayatına geri döner. Artık CHP’nin yanında olacaktır. Fethi Okyar, Paris büyükelçiliğinden Ankara’ya geri döner ve milletvekili ve bakan olur. Daha Atatürk’ün sağlığında meclise geri dönmüş olan Ali Fuat Cebesoy, önce bakan ve daha sonra da meclis başkanı olacaktır. Dahası Rıza Nur da ülkeye geri döner; tıpkı Adnan Adıvar ile Halide Edip Adıvar’ın dönüşü gibi. Yeni yıla girildiğinde Bayar hükûmetinin durumu kritiktir; Atatürk’ün son kabinesi döneminde yapılan yolsuzluklar hakkında açılan davalar, Bayar hükûmetini yıpratmış ve dahası basında bütün mahkeme safhaları ayrıntılarıyla kamuoyuna da açıklanmıştır. Bayar istifa eder ve yerine İnönü’nün yakın siyaset yoldaşı Refik Saydam başbakan olur. Geçiş dönemi tamamlanmıştır.
Bayar’ın bir kenara atıldığını düşünmek de yanıltıcı olacaktır; aksine İnönü, Bayar’ın bu zor dönemdeki imtihandan başarıyla çıktığı kanısındadır. Ne var ki, iktisat politikasındaki görüş ayrılıkları, Bayar’ın çekilmesini gerekli kılmıştır. Yoksa İnönü Bayar’ın dürüstlüğüne çoktan ikna olmuştur. Bunu günlüğünde açıkça belirtir. Nitekim yıllar sonra 1946’da bir muhalefet partisine ihtiyaç duyulduğunda Bayar adı ilk akla gelen isim olacaktır!
Dündar Seyhan anlatıyor
“Atatürk öldüğü zaman harp okulunun ikinci sınıfında idim. (...) Günün en mühim meselesi, Atatürk öldüğü zaman yerine kimin geçeceği idi. Başvekil Celâl Bayar ve Atatürk’ün yakın arkadaşları olarak bilinenlerin, Atatürk’ü sevenler ve ona bağlı gençlik indinde pek makbul şahsiyetleri yoktu. Bu, belki de o devirdeki kulak gazetesinin propaganda tesiridir. Ne olursa olsun, o zaman iktidardan uzaklaştırılmış bulunan İsmet Paşa’ya karşı büyük bir hayranlık ve itimat besliyorduk. Biz Harbiye olarak İsmet Paşa’yı daima sevmiştik. (...) İnönü, başvekillikten uzak bulunduğu günlerde Harbiye civarında sık sık at gezintisi yapardı. Onun geçtiğini gören biz Harbiyeliler, hangi durumda olursak olalım, hemen pencerelere fırlayarak, büyük tezahürat yapardık. Hulâsa, İnönü sevgisini, onun başvekillikten uzaklaştırılması, bizim genç kalplerimizden söküp atamamıştı. Harbiyeli olarak, Atatürk’ün yerine mutlaka İnönü’nün geçirilmesini istiyorduk. Atatürk’ten ayrılmanın ağır hüznü ve rûhî baskısı altında harp okulu iç bahçesinde toplanıyor ve bu arzumuzu açıkça belirtiyorduk.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları













































































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016