Demir Küçükaydın
“Ne Yapmalı?” Rus aydınlanmasında, devrimci demokrasisinin ve Rus Devrimini yapan aydın ve devrimci kuşakların oluşumunda büyük yeri olan Çernişevski’nin Romanının adıydı.
Troçki’nin de dikkati çektiği gibi, Romandaki Rahmetov tipi, bir sanatçı sezişiyle bir benzeri bir daha gelemeyecek Rus devrimci kuşağının erken yapılmış bir öngörüsü ve prototipi gibiydi.
Ne Yapmalı romanı, yazılışından bir asır sonra, 12 Mart rejiminin karanlıkları dağılırken Türkiye’de de yayınlanmış ve o dönemde radikalleşip politikleşmeye başlayan “78’liler” denen kuşağın sosyalizm ve sol düşünceyle bağlantı kurmasında da çok önemli bir işlev görmüştür.
Lenin, Çernişevski’nin geleneği ile bağı vurgulamak için, örgütlenme konusundaki en önemli eserlerinden birine aynı ismi vermişti: “Ne Yapmalı?”
Daha sonra dünyanın birçok ülkesinde, genellikle sosyalist parti ve gruplar çıkardıkları gazete veya dergilere bu ismi vermişlerdi: Le Amel?(Arapça), Was Tun? (Almanca), Que Fer? (Fransızca), What is to be done? (İngilizce)
Almanya’da çalıştığım Dördüncü Enternasyonal Almanya Seksiyonunun yayının adı: “Was Tun?” idi.
Ben bile Avrupa’da göçmenlere yönelik olarak 80’li yılların ortalarında çıkarmaya başladığım dergiye bu ismi seçmiştim. Ne Yapmalı?
*
Marks’ın dediği gibi İnsanı arıdan ayıran yapacağını önceden kafasında tasarlamasıdır.
Hegel provakatif bir şekilde, “bir katilin işleyeceği cinayeti önceden kafasında tasarlamasından daha muhteşem bir şey var mıdır” diyordu.
Hegel, elbette bir sanat eserini kafasında canlandıran bir sanatçıdan da söz edebilirdi, kasıtlı olarak, dikkati önceden tasarlamanın önemine, harikuladeliğine, muhteşemliğine çekmek, tasarlamayı, tasarlan şeyden soyutlamaya zorlamak için böyle provakatif bir formülasyonu seçiyordu.
Ne yapmalı sorusu, hayalleri zorunlu kılar?
Ve gerçekliğin özü, onun akıl dışılığı, ancak hayallerin aynasında görülebilir.
Hayaller bizleri kaba olguculur olmaktan; objektivistler olmaktan çıkarır ve objektif değerlendirmeler yapmaya zorlar.
Ne yapmalı “fıtratında” devrimcilik bulunan bir sorudur.
*
Son günlerde giderek arkan ölçüde bu soruyla karşılaşmaya, görmeye, duymaya başladık?
Örneğin 1 Kasım’da T24 yazarı Nurcan Baysal “Peki şimdi ne yapmalıyız kardeş?” diye soruyordu.
Ertesi gün Diken’de Levent Gültekin “Ne yapalım, ne yapmalıyız?” diye soruyordu.
Bu çok önemli bir gelişmedir?
Bektaşi gibi namazı kılınmış olanlar bu soruyu sormazlar.
Onlarda zaten bu sorunun cevabı vardır. Yapılması gereken o verilmiş cevabı daha çok çalışmayla, daha büyük sebatla, daha iyi yapabilmekten ibaret olur.
Bu soruyu sormaya pek gerek duymayanların cevapları niteliksel değil, niceliksel olur. hep “daha”lardan ibarettirler.
Elbet zımnen bu da ne yapmalı sorusunu ve onun cevabını içerir ama bir tartışma açmaz; düşünmeye çağırmaz, tabiri caiz ise ne yapılacağını “tebliğ” eder.
Çoğu zaman, sorular soruyu sormanın, düşünüp taşınmaya, tartışmaya davet etmenin değil; sadece verilmiş cevabı tekrar ifade etmenin bir aracı olurlar.
Elbet her durumda, sadece soruyu ortaya atmak isteyenin bile kafasında bir cevap vardır. Ama bunu bildirmek başkadır, tartışmak, eleştiri süzgecinden geçirmek için ortaya koymak, başka cevapları bilmek ve onlarla yüzleşmek ve bunun için de vesileler yaratmaya çalışmak başkadır.
Verimli olan bu ikincisidir?
Önemli olan yeni ve doğru sorulardı. Eski ve yanlış sorulara doğru cevaplar aramak değil.
*
Bu nedenlerle bu tartışmayı önemsiyoruz ve yine tartışmalara; başkalarının da aynı soruyu sormalarına vesile olmak için biz kendi önerimizi sunmaya çalışıyoruz.
“Bir araya gelmeliyiz”, “birleşmeliyiz” bu soruya verilen en temel, en kısa ve en kategorik cevap.
Kanımca bu cevap yanlıştır. Aslında bir cevap olmayan hatta soru bile sormayan bir cevaptır.
Her birleşme aynı zamanda bir bölünme olduğu için yanlıştır. Hem de harcı alem bir yanlıştır.
Çünkü her üretim bir tüketimdir; her temizlik bir pisliktir; her galibiyet bir mağlubiyettir; her kazanç bir kayıptır; her birleşme de bir bölünmedir.
Suyu kirletmeden çamaşırlarınızı, bulaşığınızı temizleyemezsiniz. İşgücünüzü tüketmeden bir şey üretemezsiniz ve de ancak bir şeyleri tüketerek o işgücünü tekrar üretebilirsiniz. Burjuvaziyi kaybetmeden, köylülüğü kazanamaz işçiler. Bir takımın kazanması diğerinin ancak yenilgisiyle mümkün olur. Bölünmeden birleşemezsiniz. Kanarya sevenleri birleştirmek istiyorsanız, onları kanaryadan nefret eden ve gördüğü yerde kafasını koparmak isteyenlerle bölmek zorundasınızdır.
O halde, birleşmek cevabı aslında bir cevap değildir. Cevap olmadığını görmek için, her birleşme bir bölünme olduğuna göre, denklemdeki birleşmenin yerine bölünmeyi koyalım. Ve cevabı öyle formüle edelim: “bölünmeliyiz”.
Ne kadar saçma gibi görünüyor değil mi?
Bilimsel olarak bu cevabın birleşme cevabından hiçbir farkı yoktur. Sadece psikolojik olarak rahatsız edicidir veya birleşme ahlaki olarak pozitif bir anlama sahip olduğundan yanlış gibi görülür.
Ama psikolojik veya ahlaki olarak olumsuz bulunan bu cevap, rasyonel olarak çok daha düşündürücüdür, kendi yanlışlığını gösterdiği için çok daha doğrudur, provake edicidir.
*
Aslında birleşme (veya bölünme) cevabının ardında Aristo’dan beri bilinen, “bütün parçaların toplamından daha büyüktür” formülü ve varsayımı vardır.
Güçsüzler birleşirse, toplamlarından daha büyük bir güç oluşturup daha iyi savunabilirler.
Ama burada, unutulan iki nokta vardır.
Birincisi, birleşmek, zaten aynı olanların, yani aynı amacı paylaşanların güçlerini organize etmesi, örgütlenmesi, pratik iş yapan bir güç haline gelmesi anlamına gelir. Dolayısıyla öncesinde kiminle bölünüleceğine ilişkin bir cevabın verildiğini varsayar. Bu anlamda ne yapmalı sorusuna cevap bile değildir.
İkincisi, Aristo “bütün parçaların toplamından büyüktür” denklemini formüle ettiğinde henüz sıfır bilinmiyordu, eksi sayılar yoktu ve üstüne üstlük cebir de yoktu; kaba matematik geçerliydi. Bu nedenle, bütün zamanların en büyük ve en sistematik düşünürü olan Aristo’nun cevabı bu tarihsel sınırlılıkla maluldür.
Sıfırın keşfinden sonra eksi sayılar ve cebir bulunmuştur (örneğin Romen rakamlarında sıfır yoktur), dolayısıyla bütünün parçaların toplamandan büyük olabileceği gibi küçük de olabileceği bulunmuştur.
Bütün modern politik ve sosyal mücadeleler tarihi bunun yüzlerce örneği ile doludur. Birleşen güçlerin hepsinin önünde bir artı işareti bulunmaz. Kimilerinin önünde eksi vardır ve eksi ile toplanan veya çarpılan artı rakamlar toplamdan küçük veya çarpmada eksi sonuçlar verirler.
Örneğin, İşçi sınıfı ve sosyalistleri nerede ve ne zaman hem burjuvaziyi, hem de köylülüğü (veya ezilen sınıfları, ırkları, cinsleri vs.) bir araya getirmeye çalışırlarsa, burjuvazininin önünde eksi işareti olduğu için, köylüleri ve/veya işçileri kaybederler. Burjuvaziyi kaybetmemek ve kazanmak için onun programını kabul etmek, köklü ve radikal değişikliklerden vaz geçmek demektir. Bunlardan vaz geçme ise bu umutla o harekete katılanların hayal kırıklığı anlamına gelir. Sonunda dağılma, moral bozukluğu ve yenilgi kaçınılmazdır. İspanya iç savaşı bunun en klasik örneğidir.
O halde birleşme cevabının ardındaki o büyük bir güce erişme var sayımı, cebirin ve eksi sayıların keşfinden önceki bir dönemin cevabıdır.
Birleşme (ya da aynı şey olan bölünme) her zaman birleşenlerin toplamından büyük bir gücün ortaya çıkmasına yol açmaz.
Esas soru her zaman kiminle birleşileceği veya daha doğru ve provakatif bir formülasyonla kiminle bölünüleceği sorusudur.
Ne yapmalı sorusuna verilecek cevaplar esas buna cevap olmalıdırlar.
*
Bu soruların cevabı verildiğinde, o zaten birleşebilecek veya bölünebilecek olanların kimler olduğunu belirlemiş, hatta onları bu soru ve cevap kendi aranış sürecinde birleştirmiş olur. O nedenle, buna strateji tartışması dersek, strateji tartışmasını davet eder “Ne yapmalı?” sorusu.
O halde, “Ne yapmalı?” sorusunu şöyle formüle etmek gerekir daha somut olarak: Nasıl bir program (Amaçlar), nasıl bir strateji (Hangi güçlere dayanılacak, hangi güçler tarafsızlaştırılacak, hangi güçler kazanılacak ve hangi noktada yoğunlaşılacak) taktikler (bir savunma mı yoksa bir yükseliş ve ilerleme aşamasında mı bulunuluyor) buna uygun taktik içinde taktikler (Yani hangi örgüt ve mücadele biçimleri ve parolaları)
Şunu da elbet unutmamak gerekir: strateji ve taktik aslında aynı şeyin iki yüzüdür de. Bir strateji ya da program, daha genel, büyük ve kapsayıcı bir amaç açısından bir taktik anlamındadır.
Örneğin, benim için en önemli ve acil sorun yeryüzünden ulusların ve ulusal devletlerin yok edilmesi; tüm insanların buna karşı savaşa ve direnişe çağırılmasıdır.
Ancak buna ulaşmak için, Türkiye’de ve Ortadoğu’da gerçekten köklü bir demokratik devrim taktik bir amaçtır. Keza Türkiye’de demokratik bir devrim için de, Erdoğan’ın bir halk hareketiyle uzaklaştırılması ve bu Erdoğan’ın darbe rejiminin yıkılması taktik bir amaçtır. Bu böylece bir zincir gibi bu yazıyı yazmama kadar bile uzatılabilir.
Elbette derdi sadece Türk devletinin bekası, bunun için de olağan işleyişe dönülmesinden başka bir amacı olmayan birisi açısından programatik olan benim için, taktik bir anlama sahiptir. Bu nedenle politikada geçici ittifaklar zorunludur. Ve bu nedenle, vuruş yönünü yakalanacak ana halkayı doğru belirlemenin büyük önemi vardır.
O halde, Ne yapmalı sorusunu şöyle de formüle edebiliriz daha somut olarak: Vuruş yönü, yakalanacak ana halka ne olmalıdır?
*
Elbette bu tartışma benim nihai hedeflerim açısından taktik bir anlama sahiptir ama birçok başkaları bakımından programatik ve stratejik bir anlamdadır.
Bu nedenle ben burada kendi programatik hedeflerin açısından değil, en azından bir araya gelebileceğini düşündüğüm, nesnel çıkarları öyle olan güçler açısından burada program ve stratejiyi tartışmak istiyorum.
Bugün, programatik hedef Erdoğan’ın Kaçak Saray’da kurduğu, paralel ve illegel, tıpkı bir beyni ele geçirmiş bir virüs gibi, tüm devlet cihazını da ele geçirmiş olan darbe rejimine son verilmesi ve Erdoğan’ın düşürülmesidir.
Erdoğan elbette uluslararası politikasının sıkışması ile memnuniyetsizliğin birikmesiyle pek ala bir darbe ile de düşebilir.
Ama bizim hedefimiz bu değildir. Böyle bir değişim aslında askeri bürokratik oligarşinin tekrar kurtarıcı gibi gelmesi ve eski gücünü geri alıp pekiştirmesi; demokratik bir değişimin uzun yıllar gecikmesi anlamına da gelir.
Önemli olan Erdoğan’ın darbe rejiminin demokratik yollarla; demokratik bir kitle hareketiyle yıkılması, onun diktatörlüğüne son verilmesidir.
Demokratik yollar ise sadece seçimler değildir, milyonlarca insanın pasif bir direnişi, tavrı da olabilir. Böyle bir “Pasif” direnişten daha aktif bir şey olamaz.
O halde, hedef Erdoğan’ın hak hukuk tanımayan fiili darbe ve diktatörlük rejimine son verilmesi; bunun yolu olarak da kitlelerin demokratik direnişi.
*
Sorun burada bu direniş nasıl örülebilir, kurulabilir?
Şimdiye kadar olan şudur:
Bir gösteri düzenlenirse, toplananlardan daha fazla bir polis gücü gelir, gazlar, coplar dağıtır; gözaltına alır; tutuklar.
Zaten böyle olacağı bilindiği için ancak çok küçük bir aydın ve militan kesimi gelir. Çok küçük bir kesim geldiği için de polis daha bir fütursuzca davranır. Böylece kendi kendini tüketen bir fasit daire ortaya çıkar.
Ya da bir basın toplartısı yapılır, bildiriler dağıtılır vs.
Hepsi bu zaten bir iki gün sonra yeni bir saldırı ve aynı şeylerin tekrarı.
TKP tarihinde, “bildiri tevkifat fasit dairesi” vardır. TKP’nin birkaç yüz hanesiyle var olduğu zamanlarda, birkaç iş yeninde birkaç bildiri dağıtır, bildiriler işçilerden önce işveren ve polisin eline geçer ve tevkifat olur işkence görür ve cezalara çarptırılırlar. Sonra olmadı baştan yine aynısı. Bugünkü durum TKP’nin tarihindeki bu döneme benziyor.
1930’larda Hikmet kıvılcımlı, Elazığ hapishanesinde yazdığı Yol adlı çalışmasında (Ki o da aslında “Ne Yapmalı?” sorusuna cevap arar) bu çıkmazdan çıkmak gerektiğini, bunun için en küçük bir legaliteden bile yararlanmak gerektiğini yazar. Plan yapar.
Ve çıktığında bunu gerçekleştirir. Ne yapar?
Tamamen legal bir yayın evi kurup yayınlara başlar. Ta o dönemin tek parti diktatörlüğünde Marksist klasikleri yayınlar. Kendi telif eserlerini yayınlar. O birkaç yüz kişilik TKP kadroları ve ilişkileri ağının dışına çıkar. Gerek kitlelere yayılma gerek teıorik ve entelektüel eserler verme babında, belki de TKP’nin 70’lere kadar bütün tarihinde yaptığından daha fazla iş yapar.
*
İşte yapılması gereken öncelikle böyle bir şeydir.
Bugün biçim bakımından, hukuken politik olmayan ama sosyolojik ve politik olarak tamamen politik bir mücadele biçimleri gerekmektedir.
Çünkü artık politik haklar fiilen yoktur.
Erdoğan, en küçük bir politik direnişe tahammül göstermiyor. Polis, vali kaymakam yasa dışı biçimde hakları çiğneyerek yasaklıyor. Yasağa rağmen bu hak kullanılmaya kalkılırsa polis şiddetle bastırıyor bu sefer gelecek sefere daha da az insan protestoya geliyor.
O halde kesinlikle politik hakların kullanılmasına girmeyecek bir biçim düşünmeli.
Politik ifade, protesto, fikir ve örgütlenme özgürlük ve hakları fiilen yok edildiğine göre, en geri noktaya çekilip, savunma mevziini orada tutmak gerekiyor.
Yani yurttaşların ve insanların en temel en vaz geçilmez hakları noktasına çekilmek gerekiyor.
Askeriyeden bir örnek. Türk Ordusu, Yunanlılarla savaşında, Top seslerinin Ankara’dan duyulduğu Sakarya nehri kenarlarına kadar çekilmişti. Sonra o birikimden aldığı hızla, ta İzmir’e kadar gidebildi.
*
Yani örneğin yürümek, bir yerden bir yere gitmek, oturmak, herhangi bir kıyafeti giymek, bir rozet takmak, t-Shirt’inde bir yazı veya resim bulundurmak gibi şeyler politik haklar ve gösteriler alanına girmez.
Bunları yapmak hukuken politik bir gösteriye girmez. Ama hukuken politik denemeyecek bu davranışlar sosyolojik olarak pek ala politik bir hareket olabilir ve politik olarak da politik bir mücadele biçimi olabilir.
Böyle bir biçim, direnişin ihtiyacı olan geniş katılımı; o gösteri, polis saldırısı gelecek sefere daha küçük gösteri fasit dairesinden çıkmayı sağlar. Direnenlere muazzam bir haklılık ve meşruluk kazandırır.
Herhangi bir sembolik yazı, şekil veya nesne olabilir.
Örneğin herkesin, kağıttan bir pervane yapıp, onu küçük bir çıtaya çakıp, günün belli saatlerinde belli yerlerde yürüdüğünü, oturduğunu, dolaştığını varsayalım. Hiçbir slogan, pankart, gösteri yok. Sadece oralarda bulunmak, dolaşmak, oturmak, yürümek ve bunu sessizce, en temel bir yerde bulunma, seyahat etme, oturma veya oturmama, istediğini taşıma gibi haklar temelinde yapmak.
Daha da somutlamak için şöyle diyelim. Örneğin İstiklal caddesi neredeyse gün boyu bir miting gibi kalabalıktır. Aynı kalabalığın, ellerinde kağıttan pervaneler oluğunu düşünelim. Yine herkes her zaman olduğu gibi kendi yoluna gitsin işini yapsın. Ama bu muazzam bir politik eylem olur.
Buna onu taşıyanların ve toplumun ne anlam verdiği önemlidir.
Bir kağıt pervane taşımak, hukuken bu hiçbir suç oluşturmaz. En temel bir yurttaşlık ve insan hakkıdır. Böyle bir eyleme herkes katılabilir ve destek verebilir. Kimsenin siyasi, ideolojik görüşü burada bir bölünmeye yol açmaz. Slogan yoktur. Parkart yoktur. Ama milyonların direnişi vardır.
Kabaca böyle. Hangi söz ya da nesnenin en toparlayıcı ve pratik olacağı tartışılabilir.
Böyle bir hareket başlayabilir. Kimin başlatacağı da önemlidir. Ve asgari bir kritik kütleyle ve bilinen insanlarla yeterince duyularak başlarsa, kısa sürede nüfusun yarısı buna katılabilir. Çünkü Laikler, Aleviler, Kürtler ve sağduyu sahibi muhalif Müslümanlar daha baştan katılır. Biraz istikrarlı gider ve başarı umudu görülürse, birden Erdoğan’ın etrafı boşalır.
Örneğin her gün iş çıkışı saatlerinde veya özel olarak da belli günlerde, şehirlerin en merkezi ve yoğun yerlerinde böyle bir eylem başlatılabilir.
Polis insanların pervane taşıyarak durmasını, oturmasını, yürümesini suç olarak görüp engellemeye kalkarsa, o daha büyük tepki çeker.
Erdoğan’a kala kala hızla kendi halkına karşı örgütlediği mafia ve özel savaş dairesine dayanan lümpenlerden ve ırkçılardan oluşmuş çeteleri sokağa sürmek kalır.
Ama bu aynı zamanda onun da sonunu getirir. En temel insan haklarına çetelerle bir saldırı, her türlü meşru savunmayı herkesin gözünde haklı kılar.
Evet, ne yapmalı sorusuna, büyük ölçüde sorunu ele alışın metodolojisine ayrılmış bizim cevabımız böyle.
Bu öneri yanlış olabilir.
Ama sizlerin cevabınız nedir?
Nasıl bir program, strateji taktikler ve mücadele biçimleri öneriyorsunuz.
Herkes kendi önerilerini sunmalı.
Bu tartışmanın başlaması, herkesin önerilerini yazması bile başlı başına büyük bir adım olur.
Demir Küçükaydın
3 Kasım 2016 Perşembe
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020