Ergun AŞÇI
“Entel barların romantik tayfası ” 50 liracık için canını tehlikeye atan zorunda kalan masum köylü” filan diyor ama. Haftada iki sefer yaptığında ayda 15 bin lira kazanıyor o masum!”
Bu cümle kendini Beyaz Türk zanneden taşralı zevatın büyük üstadı, , taşranın fikirlerini sadece fikirsizlik ve nefret katan Yılmaz Özdil’in yazısından alıntı.
Cümlenin sonundaki ünlem işareti Özdil’i severek okuyanların dikkatini çekmiş midir?
Özdil’in tespitlerine göre kaçakçılık yaptıkları için masum değiller, öyle ya kaçakçılık dediğin devletin kanunlarına göre suçtur hem de ayda 15 bin lira kadar kazanılabilen bir suç.
Suç işleyen masum olabilir mi hiç? O halde cezasını görmeli, Özdil’in Beyaz Türk mantığı böyle işliyor.
35 kişinin ölmesi de devletin iş kazasıdır, hele de ölenler köylü ve de Kürt ise canlarının hiç değeri yoktur, öyle ya Kürt dediğin ya AKP’ye meyyaldir ya da BDP’ye. Kendini efendi sananlar için bu yurttaşlarımızın ne zaman değeri olmuş ki, bidon kafalı diye nitelendirdiği bu yurttaşlarımızın Yılmaz Özdil için değeri olsun.
Devletin tercih yapmasını istiyor masum olmadıkları için öldürülmelerinde beis olmayan bu kişilere yani Kürtlere karşı. Anıracak mısın, kişneyecek misin diye.
Herkesi hatta devleti de kendin gibi sanırsan devletin tepkilerini de anırmak ve kişnemek arsında ki tercihe indirir, kendi kendine hakaret edersin.
Tabii ki bu yazıyı(Özdil’in 6 Ocak tarihli yazısı) büyük bir beğeni ile okuyanların ne yerine konduklarını da durup düşünmek lazım.
Türkiye’de kaçakçılık Cumhuriyet kurulduğundan beri hatta onun öncesinden beri var.
Cumhuriyet kurulduğunda içe kapanmacı bir yol seçip Doğu ve Güneydoğu’da dış ülkeler ile ticaret yapabilmek imkânsız hale gelmiştir. Dolayısı ile var olan üretim de düşmüştür.
Yokluk baki olunca insanlar eskiden ticaret olarak yaptıklarını artık kaçakçılık adı altında yapmaya başlarlar. Devlet de duruma göre bu kaçakçılığa göz yumar, aynen ormanların yakılıp fındık bahçelerine dönüştürülmesine göz yumduğu gibi.
Sınır il ve ilçelerinde yaşayanlarla konuştuğunuzda kaçakçılığın son derece normal değerlendirildiğini bir sektör gibi algılandığını fark edersiniz. Düzce ve ilçelerinde de ormanları yakıp fındık bahçesi yapmanın öyle algılandığı gibi.
Kaçakçı devletin gümrük kanunlarına uymamaktadır, açma yapanlarda devletin orman kanunlarına.
Özdil ve Özdil’i büyük beğeni ile okuyanların mantığına göre açma yapan Düzceli köylüler devlet tarafından ormanı yakan teröristler mantığı ile öldürülürlerse onlar masum değildi ki mi diyeceklerdir ünlem işaretleri ile birlikte.
Böyle bir durumda devletimiz açma yapan köylülere kişnemeli midir yoksa anırmalı mıdır? Diye sorar mıydınız? Böyle çirkin bir üslubu babalarınıza dedelerinize reva görebilir misiniz?
Yılmaz Özdil’in , yalnız ve güzel ülkemizin her şehrinde her kasabasında en az birkaç tane fahri temsilcilikleri bulunur,yokluklarından sıkıntı çekilmez.Bu fahri temsilciler Özdil kalitesinde(!) olmadıkları için ÖZDİLCİK olarak tanımlanmaları gayet uygundur. Bu Özdilcik’ler Yılmaz Özdil gibi önce Cem Uzan sonra Aydın Doğan, işine son verilse de başka zengin patron bulacak olanlardan değillerdir, kanaatkârdırlar, üçe beşe bakmazlar.
Özdilcik’ler; patronlarını kendileri bulurlar. Çoğu zaman durumdan görev çıkarırlar kendilerini siper ederler, sonra da patronlarının gözünün içine bakarlar gör bizi diye. Sorun şu ki; şehirlerinde temsilcilikler tek olmadığı için diğerleri siper olma yarışına girerler, sonuç olarak da paylaşacakları hiçbirine yetmez.
Özdilcik’ler için de Uludere faciasının önemi yoktur. Uludere faciasından ya da benzeri facialardan dolayı acı çekmezler, üzüntü duymazlar. Ülkemizdeki herhangi bir şeyin marka değeri daha önemlidir onlar için.
Postmodern vahşi kapitalizminde en sadık hizmetkârları Özdilcik’lerdir, insanlıklarını marka değerlerine feda etmekte bir saniye bile durup düşünmedikleri için.
Uludere faciası ülkemizin üstüne bir kâbus gibi çöküp, başta hükümet olmak üzere bu basiretsizliğe kılıf uydurmaya çalışanların çabası kalbimizi acıtırken Yılmaza Özdil’in pespaye yazıları ve bu yazıların fahri temsilcileri olan Özdilcik’lerin tavırları kalbimizin acısını daha da artırıyor.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2022
13.04.2021
28.01.2021
24.01.2020
30.10.2019
10.10.2019
26.09.2019
23.08.2019
4.02.2019
28.09.2018