Erol KATIRCIOĞLU
Devletin Kürt illerinde uyguladığı baskı ve şiddetin, Kürtler arasında ‘Türkiyelileşme’ projesine olan inancı azalttığına dair sözler duyuyorum. Kürtlerin Türklerle zaten zedelenmiş gönül bağlarının iyiden iyiye yok olmakta olduğunu, Kürtler arasında parlementoya olan inancın sarsıldığını, bu nedenle de seçimlere katılım oranının düştüğünü söylüyorlar.
Benzer bir kırılmanın HDP’ye oy vermiş Kürt olmayan kesimler arasında yaşandığına dair de konuşmalar var. PKK’nin gereksiz bir biçimde devletin davetine icabet etmesine tepki duyarak Kürtlerle bir kırılma yaşayan kesimlerin varlığından sözediyorlar.
Bütün bunlar olabilir.
Çünkü AKP Hükümetinin ve devletin çözüm sürecini rafa kaldırıp, kabul edilmesi mümkün olmayan bir savaş halini yürürlüğe sokmuş olmasının Kürt kimliği üzerinde derin bir kırılmaya yolaçtığını düşünmek çok zor değil. Aynı şekilde, Kürtlerle dayanışarak yeni ve demokratik bir Türkiye’nin kurulabileceğine inanan Kürt olmayan kesimlerin PKK’nin askeri ‘misillemeleriyle’ başka bir amaca yöneldiği duygusuna kapılıp Kürtlerle bir kırılma yaşadığını düşünmek de zor değil.
Sanırım bu durumda yapılması gereken en makul şey Türkiyelileşme kavramını yeniden düşünmek ve yeniden tartışmak. Çünkü önümüzdeki sürecin bütün kesimler açısından anlamlı bir biçimde yaşanabilmesi ve doğru politikalar üretilebilmesi ancak böyle mümkün.
Türkiyelileşme, başından beri Kürtlerin Türkleşmesi olmadığı gibi, Kürtlerin Türkiye siyaseti içinde olup olmadıkları konusuyla da ilgili bir kavram değildi. Kürtlerin Türkleşmesi, yani asimile olmaları bugüne dek gerçekleşebilmiş bir amaç olmadığına göre bundan sonra olabileceğini düşünmek de saçma. Öte yandan Kürtlerin Türkiye siyaseti içinde olmadıkları iddiası da saçma bir iddia. Çünkü bu iddiaya, Meclis çalışmalarına kısa bir göz atmakla cevap verilebilir. Meclis kayıtları gerek eski BDP’nin ve gerekse yeni HDP’nin Türkiye sorunlarıyla çok yakından ilgili olduklarını açıkça ortaya koyar. Öylese ne? Türkiyelileşme ne demek?
Türkiyelileşme düşüncesi, ortak bir yaşam duygusu üretememiş bir toplumda böyle bir duyguyu yaratma düşüncesidir. Maalesef kuruluş döneminin zorlukları ve zorlamaları nedeniyle, Osmanlı bakiyesi farklı toplumsal kümelerin olduğu bu toplumda ortak bir yaşam duygusu yaratılamamıştı. ‘Duygu’ diyorum yani gönüllerde gönüllü bir biçimde yaratılmış ortak bir bağlayıcıdan sözediyorum. Yoksa zorla, kılık kıyafetten, dil ve din gibi sosyal alanlarda yaratılmış ve dayatılmış bir ortak yaşamdan sözetmiyorum. Öylesi zaten, birincisi yaratılamadığından dolayı tek seçenekti. O nedenle de Türkiye denilen coğrafyada yaşayanların uydukları ve uyguladıkları ortak bir yaşam, gönüllü bir biçimde oluşmadı. Bugün yaşadığımız sıkıntının ana mecrası da bu.
Ama yaşadığımız bu sıkıntının yalnızca bizim yaşadığımız bir sıkıntı olduğunu düşünürsek de yanılırız. Benzer sıkıntılar, bence yalnızca zorla ulus-devletleşmiş toplumlarda değil günümüzün Batı ulus-devletlerininde de yaşanmakta. Tabii yaşananların, her ulus-devletin kendi gelenek ve görenekleri içinde yaşandığını da unutmamak gerek. Bizde ya da Filipinlerde ‘savaş’ gibi yaşanan bu sorunlar Batı ülkelerinde, mesela İspanya’da ya da İngiltere’de ‘referandum’ gibi yaşanmakta.
Bu nedenle de bugün Kürt siyasetinin, özellikle Abdullah Öcalan’ın ülkenin gündemine getirdiği bu siyaset perspektifi, öyle olur olmaz bir şekilde gözardı edilebilecek bir perspektif değildir. Böyle bir perspektifin toplumda kendi yolunu açmasına karşı birileri direnilebilir ama bence bu yolu kapatmaları pek mümkün değildir. Bu hem Kürtler ve hem de Kürt olmayanlar için de atlanmaması gereken bir gerçektir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025