Erol KATIRCIOĞLU
Son günlerde HDP’nin kapatılması ya da hazine yardımının kesilmesi üzerine özellikle MHP’li siyasiler tarafından canhıraş bir kampanya başlatıldı. Her ne kadar AKP’den açık bir destek gelmediyse de Devlet Bahçeli öfke ve nefret dolu tweetlerle bu kampanyayı canlı tutmaya çalışıyor. Şimdilik AKP’nin bu tartışmadaki katkısı Selahattin Demirtaş’a terörist, HDP’lilere de katiller demek çerçevesinde. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın, “Seni Başkan yaptırmayacağız!” diyen Demirtaş’a olan öfkesinin bir tezahürü olarak…
Türk siyasi elitinin Kürt sorununa bakışı, karlı dağlarda yürürken kart kurt sesleri çıkaran ve bu nedenle de adlarına Kürt denilen Türkmen boylarından, Kürt yoktur’a ve şimdi de Kürt sorunu yoktur’a evrilen milliyetçi ve hatta ırkçı bir hattadır. Kürtlerin varlığı konusunda bu ısrarlı inkarcılığın nedeni ise, bu elitlerin, Kürt sorununu çözmek için demokrasinin gelişmesinin gerekliliğinin “Memleketin bölünmesine yol açacağı!” endişesidir.
Bu nedenle de bu siyasetin, ürkek bir çözüm girişiminden sonra geldiği nokta, “Kürt sorunu yoktur”, “İtlaf edilmelidirler” ve “HDP kapatılmalıdır” gibi sözlerle ifade edilen bir noktadır. Ki bu noktanın da nafile bir nokta olduğu çok açıktır. Çünkü partiler, çoğunlukla seçmenlerini yaratamazlar, aksine seçmenler taleplerini gündeme getirmek ve çözmek için parti kurarlar. Bu nedenle de HDP’nin kapatılması, HDP’ye oy veren kitlelerin yok olmaları anlamına gelmez, olsa olsa bu kitlelerin yeni bir parti kurarak yollarına devam etmeleri anlamına gelir.
AİHM kararı HDP’li siyasetçiler üzerine iktidarın oynadığı oyunları faş edince, iktidarın Kürt sorunu karşısındaki çaresizliği, en sonunda, karşı bir hamle olarak 6-8 Ekim olayları ya da Kobani olayları adı verilen 108 sanıklı yeni bir dava sürecini başlatmasına yol açtı.
İddianamedeki konuların tümünü bir tarafa bırakıp yalnızca şu “6-8 Ekim olaylarında ölen vatandaşlarımızın katilleri HDP’lilerdir, Selahattin Demirtaş’tır iddiasını” ele alırsak iktidarın çaresizliğinin nasıl kendine dönecek bir potansiyel taşıdığını da görürüz.
Bilindiği gibi bu olaylar, IŞİD’in, bizim Kürt vatandaşlarımızın akraba ve dostlarının da yaşadığı Kobani’yi ablukaya aldığı ve bir katliam yapmasının beklendiği günlerde yaşanmıştı. Bu olayların planlı olaylar olduğunu iddia etmek doğru değildir. Ama bu olayların toplumda çözülmemiş çok yüksek bir kutuplaşma olgusuyla ilişkili olduğu doğrudur. Çünkü kutuplaşma olgusunun var olduğu bir sosyolojide çatışma, linç ve galeyana gelme olasılıkları çok yüksektir. Nitekim bu çerçeveden baktığımızda o günlerde (hala da), ülkemizde Türkler ve Kürtler arasında ciddi bir kutuplaşmanın olduğu bilinmekteydi. İŞİD gibi barbar bir grubun inanılmaz katliamlar yapıyor olması, Türkiyeli Kürtlerin akrabalarıyla ilgili kaygılarının artmasıyla toplumdaki huzursuzluk da genel olarak artmıştı. Bir başka deyişle toplumun “galeyana gelme” eğilimi yükselmişti. İşte tam bu momentte Erdoğan’ın Antep’de yaptığı bir konuşmada “Şu anda Kobani’de düştü, düşüyor” diyerek konuşması olayların başlamasına neden olmuş ve sonuçta 37 kişi hayatını kaybetmişti.
Demem odur ki, bu olaylar planlanmış olaylar değildir. Bir toplumun sosyolojik dokusunda çözülmemiş, aksine neredeyse iktidar tarafından sürekli olarak körüklenmiş bir kutuplaşmanın yarattığı basıncın, yine iktidarın en yetkili kişisinin, sonuçlarını öngörmeden neden olduğu toplumsal bir “galeyan gelme” olayıdır. Gerçek bu iken, olayların çıkış nedenleri iktidarla ilişkiliyken, yapılanları HDP’ye yıkmak belki zekice olabilir ama ahlaksızca olduğu açıktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025