Esat KORKMAZ
HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
(ACILI YAŞAM/ÖDÜNSÜZ KAVGA)
ÇERAĞ UYANDIRMA
Çerağımızı uyandırarak Hasan Hüseyin Korkmazgil’i etkinlik meydanımıza alalım: Bizleri selamlasın ve kendisi için ayırdığımız koltuğuna otursun; adına düzenlediğimiz etkinliğimizi izlesin. Kendisine son sözü verdiğimizde, dileriz bizlere ruhsat verir; verir de bizler O’nun ışığıyla aydınlanırız. Eyvallah!
SESE SÖZ VERME
(ÖNCE SES VARDI)
Anı/Tartışma: Hasan Hüseyin içeriksiz eleştiriye tahammülü yoktu; ancak gerçekler bilinçle savunulursa, hangi konuda olursa olsun eleştiri getirenin hakkını teslim ederdi.
Bir gün, resim sergisinde bir araya geldikleri Hakkı Torunoğlu ile ‘Evrende ilk kez ne vardı?’, üstüne tartışmaya girişirler: Torunoğlu ilk kez resmin, Hasan Hüseyin ise ilk kez sözün olduğunu ileri sürer. İş büyür, karşılıklı bağrışmaya kadar varır. Bunun üzerine Hüseyin Kılıç devreye girer ve ‘-Hayır!, der; -Resim de çok sonradır, söz de. Başlangıçta yalnızca madde vardı; bir de onun hareketi ve bu hareketin çıkardığı ses.
Bu akılcı giriş her şeyi tatlıya bağlar: Başlangıçta ses vardı; biz biliyoruz ki hareketin, varlığını kanıtlayan, onu ölçen iki nitelik var; biri ses, diğeri zaman. Ses yoksa hareket de yok, zaman da yok. Anlaşılacağı gibi hareketin de, zamanın da anası ses.
Ses, bağlamanın yapısına sırlanmış bir olanaktır. Sır olarak tanımlanan bu olanağı ancak, bağlamasını sevgili görüp onunla sevişenler keşfedebilir. Keşfedenler çıkmazsa eğer, sessiz, yani sevgilisiz kalırız.
Ozan, halkın taşıyıcısı-sözcüsü bellektir. Bu bellek Telli Kuranı okuyarak ses olur ve bizi, yaşama taşır; yaşamın aklıyla buluşturur. Ses olabilmesi için bağlamasıyla sevişir ozan. İki eşik arasında kalan yaşam alanında, parmaklarına basarak gezinmeye başladığında, bir sevişme sesi kaplar ortalığı; kulağın yetersiz kalınca seçeneksiz gözünü de eklersin; duyguların ve heyecanın göz olur ve seste, kendi öykünü izlemeye başlarsın. Zamanı tersine çevirir, ulularımızın başlangıç zamanına taşınırsın, geçmişi yakalar-geleceği kurarsın. Geçmişin sana yaklaşır, sen geçmişine…
Öyle değil mi? Güzellikler dünyaya şölenle gelmiyor: Annemiz inlemese, biz ağlamasak yaşama –Merhaba!, diyemeyecektik.
Bu nedenle sesin sahibi olan ozanların, sözün sahibi olan bilgelere göre anlatacak daha çok şeyi olduğuna yönelik genel bir kabul vardır. Kabul gereği, sese acıkan her Kızılbaş, ses içebilmek için ozanına koşar; ozanı, ses olup kendine koşanı kucaklar.
Hasan Hüseyin Korkmazgil’in sesine koşmak ve Hasan Hüseyin Korkmazgil ile kucaklaşmak için şimdi canımız bize bir üçleme yaparak anma etkinliğimizi açacak.
-Ses yürüsün! Erenler..
ETKİNLİK HAYIRLISI
-Aşk ile…
Bir etkinliği adına çağırmak, o etkinliği düşünmeye başlamak anlamına gelir. Bu nedenle biz de sizleri etkinliğimize çağırdık ve adını andığımız Hasan Hüseyin Korkmazgil’i Anma Etkinliğimizi birlikte düşünelim istedik. İstedik ki anma etkinliğimiz kapsamında, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in anılarını salonumuza çağıralım: Çağıralım ki kendimizi bıraktığımız yerde bulabilelim ya da kendimizi gelecekte beklemeyi hak edelim.
Konuşurken, ötesinde dinlerken sorgulayalım: Sorgulayalım da yaşanan anın ve geleceğin tehdidini ortadan kaldıracak olan başkaldırımız bizden uzaklaşmasın.
Bizi toplumsal bir güce taşıyacak olan araçlarımızı harekete geçirelim: Geçirelim de resmi siyaseti ve devleti terbiye edecek korkunun yaratıcıları olabilelim.
İçimizi elden geçirmenin zamanı geldi de geçti bile diye bağıralım: Bağıralım da bizi bizden ayırma girişimleri boşa çıksın.
Birbirimize -Nasihat sahibi olalım, diye seslenelim: Seslenelim de asıl nasihat sahibi yaşama sözcülük yapabilelim; anılarımızı, zamandan özgürleştirmeye, kendi yarattığımız dünyada, dünyasız hale gelmemeye bakalım; yurtsuzluk yazgımız olmasın; sonucu bizden saklanan bir geleceğe salalım kendimizi: Salalım da insan kalan yanlarımıza bir ağrı girmesin.
Kendimizi dölleyip gelecek zamanın çocuğu olmaya soyunalım: Soyunalım da geçmişimiz bizden ürkmesin. Ancak umudun geleceğe açık olduğunu, şimdiyle ilgilenmediğini bilelim: Şimdinin mahkûmu olmaktan sakınalım da umudu düş-kırıklığına uğratmayalım.
Gün gecesine kapanmaya başladığında karanlık olup, kapkaranlığı kovalım; gün sabahına uyanmaya başladığında kapkaranlık olup, karanlığı kovalım: Yani, kendi akşamımızı ve kendi sabahımızı kendimiz belirleyelim; buyruk almadan kendi gönül akşamımızda uykuya çekilelim, dürtülmeden kendi gönül sabahımıza uyanalım ve yaşama -Merhaba!, diyelim: Diyelim de ölüm bize teşekkür etsin.
İşte böyle böyle sözü ele alalım: Alalım da dört kitapta bulamadık yerimizi diye haykıralım; haykıra haykıra ses olup yaşamın aklına taşınalım ve evrenin dilini çözelim.
Eyvallah!
HELALLİK HAYIRLISI
I
-Merhaba Hasan Hüseyin Korkmazgil. Canın bedenini terk edeli tam 32 yıl oldu: Bedenin toprağa döndü, canın Canan’a, bilincin-inancın ise ortada kaldı. Girecek beden bulamadığı için bilincin-inancın yıllar yılı ağlayıp durdu. Yaşarken dirilemediğimiz için biz hiçbir ağlama sesi duymadık.
Ölmeden evvel ölelimki daha fazla ağlatmayalım Hasan Hüseyin canımızı: Canına can olalım, aklına akıl, inancına inanç. Dondan dona yürüyelim; sızıntılarını toplayalım Gürün’ün dağlarından, ovalarından, insanından; sevgili eşi Azime Korkmazgil’in beden kayıtlarından; yazdığı şiirlerden; yaptığı resimlerden; okuduğu türkülerden; daktilo tıkırtılarından; bozuk düzende doğruyu ihbar eden mizahından; o hapishaneden-bu hapishaneden; Kavel işçilerinin direnişinden; içilen asker sigaralarından ve içki evlerinden.
Topladığımız sızıntılardan derecikler, dereciklerden ırmaklar, ırmaklardan denizler oluşturalım: oluşturalım da dost gülüşlü, ozan gülüşlü Hasan Hüseyinimizle buluşalım.
Buluştuğumuzda, hak ettik deyip topladığımız anıları içelim: içelim de mest olalım; vicdanımızın sayfalarına Hasan Hüseyin’in duygusunu, özlemini, öfkesini ve kavgasını kaydedelim.
Boşuna dememişler Hasan Hüseyin can; Yaşam, yaşayanlardan çok ölenlerden ibarettir, diye. Çoğunluk, yaşayanların geleceği kör Hasan Hüseyin can: Biz, senin geleceğinle aydınlanmak istiyoruz.
32 yıl önce can ısmarlayan Hasan Hüseyin can için yapacağımız bu dâr’dan indirme erkânı, Hakk’a yürümüş bilgelerimizin tanıklığında, dileriz gönül defterine kaydedilir; unutulmaz, hep hatırlanır.
Canına bedenolacağımıza söz veriyor, bizleri dâr’dan indirmeni senden niyaz ediyoruz, Hasan Hüseyin can.
Eyvallah!
YAŞAM SERÜVENİ
Hasan Hüseyin Korkmazgil, 1927 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu. 1936’da üç yıllık Kurultay İlkokulu’nu bitirince, beş yıllık Cumhuriyet İlkokulu’na verildi. Öğretmeni İzzet Öz’ün keman çalıp resim yapması, onda müzik, resim ve şiir yeteneğini harekete geçirdi. 1939’da ilkokulu bitirdi; Ziraat Bankası’nda çalışan babasının yanında çalışmaya başladı; temizlik ve ayak işlerine bakıyordu. Bu arada yazı makinesinde yazı yazmayı öğrendi ve banka mektuplarını yazma işini artık o yapıyordu.
Bankaya gelip giden Kâmuran Bozkır adlı ozanın koşuk türünden etkilenip onun gibi şiirler yazmaya başladı. 1940’lı yıllarda yazdığı şiirlerinde Serhan takma adını kullandı.
Bolu Ortaokulu’nda öğrenci iken Gürün’e yaz tatiline gelir ve arkadaşıyla anlaşarak Sivas’ta yapılacak olan ortaokullar için Devlet Parasız Yatılı Sınavlarına girmeye karar verirler. İki arkadaş 1942 yılının Ağustos sonlarında bir sabah el ele tutuşup yola koyulurlar: 80 km’lik yolu yata kalka iki günde alırlar. Kendisi kazanır ancak arkadaşı başarılı olamaz: Hasan Hüseyin Niğde Ortaokulu’na verilir. Bu dönemde klasiklerle, Yurt ve Dünya dergilerini okur; Halkevi’nin müzik öğretmeninden keman dersleri alır. Voltaire ve Dickens’i elinden düşürmez.
1945’te okulunu bitirir ve babasının çalıştığı Ziraat Bankası’nda Geçici Tahsildarlık göreviyle işe başlar. Parasız yatılı olarak Adana Erkek Lisesi’ne verildiği için ders yılı başında Adana’ya gider. Adana onu etkiler: Toplumsal, politik ve felsefe kitaplarına merak salar. Hecede Karacaoğlan ve Pir Sultan’a; aruzda Yahya Kemal’e; özgür koşukta Nazım Hikmet’e özenerek şiirler yazar. Ama sonunda heceyi ve aruzu bırakır; özgür koşukta karar kılar.
YAŞAM SERÜVENİ
1948’de liseyi bitirdikten sonra memleketine döner.30 ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının sönük ve resmi geçmesine dayanamaz, kürsüye fırlar ve “Bu ülkeyi göksel varlıklar değil, Anadolu insanı kurtarmıştır”, diye haykırır. Törenden sonra tutuklanırsa da savcı öğütler verir ve serbest bırakır.
1948-1949 öğrenim döneminde İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü’ne girer: Ne var ki Çapa Eğitim Enstitüsü, Yüksek Öğretmen Okulu’na dönüştürülür. Hasan Hüseyin de son sınıf öğrencisi olarak Gazi Eğitim Enstitüsü’ne nakledilir. 1950 Haziranı’nda okulunu bitiren Hasan Hüseyin önce depo tayiniyle Ankara Kurtuluş Ortaokulu’na, sonra da kura ile Afşin Ortaokulu’na Türkçe ve müzik öğretmeni olarak atanır. Yılın sonunda Maraş’ın Göksun ilçesine sürgün edilir. Göksun’da görev yaparken 15 Mart 1951’de bir gece evi basılarak tutuklanır: 141-142. Maddelere aykırı eyleminden dolayı mahkemeye verilir. Kitapları alınıp yok edilir; yazdığı iki şiir kitabı alıp götürülür ve geri verilmez. Yargılama sonunda 7 ay 25 gün ağır hapis cezasına çarptırılır ve kamu haklarından mahrum bırakılır. Bir süre Göksun ve Elbistan hapishanelerinde yatar; daha sonra Nevşehir Cezaevi’ne nakledilir: Burada, Barışseverler Derneği üyelerinden Aziz Nesin ve Adnan Cemgil ile tanışıp dost olur. Aziz Nesin ona yardımcı olur: Gülmece öykülerinin Akbaba dergisinde yayımlanmasına aracılık eder. 1960’lı yıllarda kendi gazetesi Zübük’te öykü, taşlama ve fıkra yazmasını sağlar. Korkmazgil takma adını da ona Aziz Nesin verir.
Cezasını çekip çıkar; işsizdir. Bu kez de asker kaçağı işlemi başlatırlar: Bir süre jandarma karakolunda yatar-kalkar; ardından Kayseri’ye götürülür ve askerlik muayene işlemleri gerçekleştirilir. Birinci Ordu emrine verilir: İstanbul’da Harbiye’de sorgulaması yapıldıktan sonra kelepçeli olarak Sivas’a gönderilir. Sivas’ta hem talime çıkar, hem de katırların temizlik işlerine bakar. Burada aynı birlikte askerliğini yapmakta olan ressam İbrahim Balaban’la tanışır. Çile bitmez üç hafta sonra bu kez Erzincan’a sürülür: Burada da Arslan Kaynardağ ve Altan Erbulak ile tanışma olanağını bulur. Ve 1953 yılında askerliğini bitirir.
İşsizlik günleri başlar: İş bulma umuduyla İstanbul’a gelir; İstanbul onu hayal kırıklığına uğratır; otel parası olmadığı için bir süre köprü altında yatar-kalkar. İzlenimlerini Yedi Çatallı Kazık adlı şiirinde anlatır.
HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL ŞİİRİ/YAZINI
Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirlerinde destansı bir hava, sağlam bir düşünce, engin bir duyarlılık ve uyumlu bir ses vardır. Şiirlerinde, toplumculuk, yaşam, yurt sevgisi; umut, acı, sömürü, aşk, yalnızlık, ayrılık, özlem, bunalım, yolculuk, kadın, çocuk, direnç, kurtuluş, insan ve doğa konularını işler. Korkmazgil’e kardeşliğin, barışın, insanca yaşamanın, sevgi ve saygının ozanıdır demek yanlış olmaz. Ona göre şiir, cılız olduğu zaman hiçbir işe yaramaz. Bomba gibi güçlü olduğu zaman soygunu, sömürüyü dize getirir. Ruhu Su, nasıl sesine Anadolu’yu yüklemişse Hasan Hüseyin de sözüne-şiirine Anadolu’yu yüklemiş ve kavga geleneğini sürdürmüştür: Geçmişle gelecek arasında güçlü ve çağdaş bir köprü kurmaya çalışmıştır.
Sanat yeteneğini, işçilikle özdeş görür; ona göre ozan, öncelikle işçiliğiyle ozandır. İşçilik ise yaratıcılıkla akrabadır. Ozanlık, şiirle boğuşmaktır.
Özgün şiir ve yazın insanı olarak Hasan Hüseyin, kendisini şöyle tanımlamaktadır:
‘Ben, iki kişiyim. Biri, ozan Hasan Hüseyin; öbürü, gazeteci ve mizah yazarı Hüseyin Korkmazgil. Hasan Hüseyin ile Hüseyin Korkmazgil sürekli olarak boğuşurlar birbirleriyle: ‘Zamanımı çalıyorsun’, diye.
Hüseyin Korkmazgil, Hasan Hüseyin’in kölesidir; ekmek parasını o kazanır. Onun için de günün her saatinde, zorunlu sosyal ilişkilerden yakasını kurtarabildiği oranda, durmadan yazmak zorundadır: Mizah öyküsü, fıkra, taşlama, eleştiri, röportaj, makale… Gazetecilik yaptığı için, konu bulmakta güçlük çekmez. Nerede olursa olsun, eline yazı makinesi geçti mi, hemen konusunu bulur, adını kor ve hızlıca yazar. Tek sıkıntısı, yazılarını elle yazamamaktır. Mizah öykülerinin bazılarının dışında, yazılarını iki kez yazdığı pek olmaz.
Hasan Hüseyin’e gelince… Şiirlerini çoğunlukla geceleri yazar. Bazen de sabahın erken saatlerinde kalkar. Günlerce, hatta aylarca şiir çalışmadığı olur. Sonra birden sancısı tutmuş gibi, oturur yazı makinesinin başına, günlerce yazar. Sıkıntılı, öfkeli, tedirgin ve sinirlidir. Başka bir dünyada yaşıyor gibidir; dünyada yapayalnız kalmışçasına bir hüzün çöker üzerine. Yazı makinesinin başında yüksek sesle konuşarak, bazen mırıldanarak, saatlerce çalıştığı olur. Tek bir şiir üzerinde çalışamaz. Masasının üzerinde birkaç şiir taslağı birden vardır. Birini bırakıp birini alır. Şiir son biçimini almamışsa somurtkan, alıngan ve kavgacıdır. … Bitmemiş şiirlerini kimseye okumaz…Bazen, on yıl önceki bir dizeden kocaman bir şiir çıkarır.’
YAŞAM SERÜVENİ
Gürün’e döner: Bir gün berber dükkânında otururken kömür kalemle berberin resmini yapar: Görenler resmi çok beğenir, kendi resimlerini de sipariş ederler. Böylece otel ve yemek parası çıkar.
1956 yılında radyoya yolladığı iki oyununu Saim Alpago, mikrofona koyar; Hasan Hüseyin aldığı parayla hemen bir yazı makinesi alır. Şiirlerini henüz hiçbir yere göndermemiştir. 1957-58 dönemine değin ruhsal durumunu yansıtan Ağustos Şiiri, 1959’da Dost dergisinde yayımlanır. 27 Mayıs 1960 olayını sevinçle karşılar: Ankara’ya gelir ve iş aramaya başlar. Akis dergisinde düzeltmenlik işine girer.
1962’de Aziz Nesin kendisinden bir şiir kitabı ister: Hiroşima adını verdiği kitabını gönderir; ne yazık ki Düşün Yayınevi’nde çıkan bir yangında, bir kopyası daha bulunmayan bu kitap yok olur.
Bu yıllarda Kavel Kablo Fabrikası işçileri, henüz grev hakkı yasası çıkmadan bir eyleme girişirler: 1962’yi 1963’e bağlayan günlerde, İstanbul/İstinye’de, Kavel işçileri tarafından destansı bir direniş başlatıldı. Gerek içerik, gerekse gerçekleştiriliş biçimi açısından örnek olan bu eylemin yarattığı kararlılık ve coşku, İstinye Koyu’ndan bir fırtına olup koptu; dalga dalga emekçi tabana yayıldı ve Türkiye’yi yönetenleri tedirgin etti, örseledi.
İşçiler ve sendikalar arası dayanışmanın somut ürünlerini verirken, yarattığı sonuçlarla grev ve toplu sözleşme haklarını düzenleyen yasanın çıkma sürecini hızlandırdı; daha sonra gerçekleştirilen işçi eylemlerine bayrak oldu.
Kavel işçilerinin davası, Meclis’teki milletvekillerini de etkiledi; yasalaşmak üzere olan 275 Sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’na bir madde eklenerek, daha önce grev nedeniyle kovuşturmaya uğramış işçiler hakkında açılan davalar düşürüldü. Yasaya eklenen bu özel madde, Kavel işçilerinin direnişi sonucu gerçekleştiği için, Kavel Maddesi diye anıldı. İşte Hasan Hüseyin Korkmazgil, Kavel adlı şiir kitabıyla bu eylemi tüm dünyaya duyurur.
KAVEL
|
YAŞAM SERÜVENİ
Bilgi Yayınevi 1973’ten sonra Hasan Hüseyin’in ürünlerini arka arkaya yayımlamaya başlar. Ünü ülkenin her yanına yayılır. Acılara tutunarak yaşayan Hasan Hüseyin 12 Şubat 1983 günü hastalanır: Üşüttüğünü zanneder, gerekli ilaçları ama geçmez. 22 Şubat 1983’te, evde kimsenin bulunmadığı bir saatte, balkonda yere düşer ve bayılır. Hastaneye kaldırılır, 26 Şubat 1984 Pazar günü, yaşama gözlerini kapar.
Bir de kendi ağzından şiir diliyle yaşam öyküsünü dinleyelim:
ALACAKARANLIKTA KİMLİK
‘gürün’de doğdum
allahın bol
yoksulluğun kol gezdiği
babanın gurbet
ananın ağıt düzdüğü
ve öküzün örümcekle çiftleştiği yerlerin birinde
doğdum
arttı kaşık
bir eklendi
mutlu günlerin dışında
ekmek kavgasının içinde doğdum
tutsak sabahlar yaşadım masmavi özlemlere
kandım
artmadı bulgur
kavak yapraklarında sakız gibi güneşler
ve yitik bereketler ardında çırılçıplak
düşlerde savrulup gitti çalınmış
çocukluğum
gezdim
sevdim
okudum
topraktan kaldırıp ellerimi
alnıma koydum
yangın yerlerinde güneşe karşı
öfkeyle gülen gözler
yıpranmış yalın eller
ve kitaplar çekmiş perdeleri kapkara gördüm
birden bire bölündü yol
öğütler köleleşti
kargalaştı öncüler
sığmaz oldu türkülere
kanayan şaşkınlığım
ey kitaplar
ey bilgeler
benim tepetakla öğütçülerim
‘ben bu yolun kangısma gideyim?’
acıydı sevinçti korkuydu hınçtı
kerem’di garip’ti karacaoğlan’dı
yunus’tu sinan’dı Mustafa kemal’di
destanlar ortasında çalkaladım durdum
kurşunlarla delik deşik
urganlarla kan içinde
karahaber ulakları
kan lekeli tutanaklar
soğulmuş kuş gözleri
kırık kanatlar
işsizlik
itilmişlik
ve cüzzamlı yalnızlığı
yolunda ölünülen yuvada
zorlu dağlar
orlu beller
geçitler
ve yorgun tarlalarda zorlu acılar
insan yüzlü onursuzluk
kanatılan umutlar
onların yüzlerinde gördüm ağrımın aynasını
gözbebeklerimde yaşadım
insan dedim
barış dedim
vuran demedim
bir kancık dönemeçte bir ölümlü gün
yirmiüç baharımda
kelepçe değil kollarımda
yiğitler anası memleketim!’
HELALLİK HAYIRLISI
-Merhaba geride kalan sevgili canlar: 1927 yılında Sivas/Gürün’de doğdum; zâhir âlemde-can gölgemde bir ömür sürdüm ve 1984 yılının 26 Şubatında öldüm ben; bedenim, dünyaya gelmeme araç oldu, tuttu elimden ve beni gezdiğim kentlerle, yattığım cezaevleriyle tanıştırdı: özetle yedim-içtim, kondum-göçtüm. Doğa çağırdı-toprak acıktı, Hakk’a koştum.
Kim bilir; belki kiminizi üzdüm, belki kiminizin hakkını yedim. Yaptımsa bütün bunları bilmeyerek yaptım; ancak bilmemek, benim kusurlarımı ortadan kaldırmaz.
Acılara tutunarak yaşadım: Siz de acılarla akraba olun. Çektiğiniz acı, geleceğinizi kurmuyorsa hiç durmayın hiçliğinize taşının, geleceği kuracak acılara binin ve feryatlar içinde doğun. Çünkü güzellikler dünyaya şölenle gelmez; anneleriniz inlemese siz ağlamasanız doğmayacaktınız.
Geleceği kurma konusundaki mücadelenizi kutlayanlar olacağı gibi, lanetleyenler de olacaktır. Bunun bilincinde olun, lanetleyenlerin lanetlemesinden korkmayarak, selameti terk etmeye hazır olun. Acı içinizdedir; içinizin eteğine yapışın, içinizle hesaplaşın, içinize borcunuzu ödeyin. Acısını anımsamadan ağız dolusu gülenler, bilin ki bu-dünyanın pislikleridir. Siz siz olun; gülen birini gördüğünüzde, bunun acısı nerede?, diye sormayı unutmayın.
Acınıza âşık olun ve bunu üç türlü yaşayın: Zayıf ya da hasta yaşama acıyın, yani âşık olun; bu aşkınızı tüketerek hoşgörü üretin, hoşgörüyle kendinizi çoğaltın. Kavgası olana acıyın, yani âşık olun; bu aşkınızı fabrikalarda, tarlalarda, arka mahallelerde tüketin ve ezilenlerin son kurtuluşunu ilan edin. En önemlisi hiçliğinize acıyın, yani âşık olun; bu aşkınızı içinizden-dışınıza, karanlıktan aydınlığa, aydınlıktan karanlığa taşınarak tüketin ve bozuk düzende doğruyu ihbar edin.
Sözümü söyledim: İşte, hepinizin huzurundayım: Topraktan geldik, toprağa gideceğiz; haklarınızı helal edin: Bunu sizlerden niyaza geldim.
32 yıldır dâr’da bu anı bekliyorum: Beni bedensiz bırakmayın, bana acı çektirmeyin. Sırrımız ortada kalıp utancından kıvranmasın artık. Öyleyse soruyorum sizlere;
-Bana beden olup kavgamı sürdürmek istiyor musunuz? İstiyor musunuz? İstiyor musunuz?
-Onay sözlerinizi delil kabul ediyorum. Dâr’ımın mührünü çözüyorum, laiklik-demokrasi ve sosyalizm mücadelesini sürdürmeyi sizlere bırakıyorum. Sizleri bir yıl için dâr’dan indiriyorum ve kavganız kutlu olsun, diyorum.
Eyvallah!
SESLE MÜHÜRLEME
Yasaklı kültürlerin etkinlikleri sesle açma-sesle kapama geleneğine uyuyor ve muhabbetimizi mühürlemesi için sese söz veriyorum.
Ses yürüsün erenler…
ÇERAĞIN DİNLENDİRİLMESİ
Çerağımızı dinlendiriyor, ve anma etkinliğimizi sonlandırıyoruz. katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2016
28.11.2016
23.11.2016
16.11.2016
12.11.2016
4.01.2016
1.01.2016
12.08.2016
4.02.2016
29.07.2016