Eser KARAKAŞ
İnternet üzerinden gazeteleri okurken gözümü tırmalayan konuları bir internet dosyasında biriktiriyorum.
Bugün tarım, tarım fiyatları, enflasyon üzerine bir yazı yazmayı planlıyordum ama gözümü, aklımı, vicdanımı tırmalayan akçeli-siyasi konular çoğalınca tarım meselesini bir süre erteledim.
Son günlerde gözüme çarpan dört akçeli-siyasi konuyu aşağıda özetleyeceğim:
1-Birinci konu senelerdir yıkılması/tıraşlanması gündemde olan Zeytinburnu’ndaki 16/9 adı verilen ve İstanbul tarihi yarımadasının o muhteşem siluetinin ırzına geçen binalar. Yargı kararına göre bu binalar kamulaştırılıp yıkılabiliyor ama kamulaştırılma parası için iki milyar TL gerekiyormuş ve bu para da Belediyede olmadığı için İstanbul’un tarihini katleden binalar taş gibi duruyorlar orada. Geleneksel silueti oluşturan binaların başında Kanuni döneminde Mimar Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camii ve hemen ötesindeki Fatih Camii geliyorlar. Anadolu tarafından Boğaz köprüsüne girdiyseniz ırzına geçilen tarihe Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı, Nuruosmaniye Camii, Beyazıt Camii, Beyazıt Kulesi de dahil olabiliyorlar, bizim sözde muhafazakarlara da yakışan bu anlaşılan.
Benim bu hikayeden anladığım, iki milyar bir türlü bulunup kamulaştırma yapılamadığına göre, kendilerine muhafazakar diyen Cumhurbaşkanlığı, Ankara merkezi hükümeti ile İstanbul yerel yönetiminin gözlerinde, kalplerinde Kanuni’nin, Mimar Sinan’ın, Fatih’in değeri iki milyar bile etmiyor, etseydi bu rezalete tahammül etmezlerdi.
Bu muhafazakarlar bir daha hamasi tonlarda Kanuni, Fatih falan derlerse ağızlarına biber sürmek lazım.
2- İkinci hayati konu Şehircilik Bakanı Özhaseki’nin dile getirdiği imar rantları meselesi. Bu konunun hangi boyutlarda olduğunu, kupon araziler meselesini ülkemizde yaşayan herkes biliyor. Nüfusu artan, kentleşmenin hala canlı olduğu bir ülkede kent rantlarını sıfırlamak mümkün değil ama yolsuzlukları azaltmak için yapılabilecek de çok iş var. Bunlardan en önemlisini, kimse dinlemeyecek biliyorum, dile getirmek istiyorum; parsel bazında imar değişikliğini yasaklayın bakalım, kent rantlarında nasıl bir değişme yaşanacak, bunu herkes biliyor ama azgın ve arsız bir rant çetesinin bu değişikliği duyduğu zaman tüyleri diken diken oluyor ve bu çete(ler) aynı zamanda siyasetin finansmanına da katkı yaptıkları için parsel bazında imar değişikliği yasağı asla gündeme gelmiyor. Kent rantlarının rahatsız edici yolsuzluk boyutu dile getiriliyor ise mutlaka bu rahatsızlık beraberinde bir de öneri ile dile getirilmeli. İşte bendenizden naçiz bir öneri; bakalım kim ne diyecek? Sayın Özhaseki rant yolsuzluklarından şikayetçi ama bu parsel bazında imar değişikliği meselesine hiç değinmiyor mesela.
3-Üçüncü hayati konu kamu parasının şeffaflığı meselesi. Kaçıncı defadır bu konu basında yer alıyor, Cumhurbaşkanlığı müessesinin danışmanlarının maaşları açıklanmıyor, açıklanmamakla da kalmıyor, insanı kahkahalarla güldürecek bir gerekçe ile yanıt da veriliyor. Basında çıkan bu hiper komik haber şöyle: Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığı'nın, Cumhuriyet gazetesi muhabirinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kaç danışmanı olduğu ve bunların ne kadar ücret aldığına ilişkin bilgi edinme talebini reddettiği aktarıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne geçtikten sonra sayılarının daha da arttığı belirtilen Erdoğan’ın danışmanlarının aldıkları maaş da "kamuoyunu ilgilendirmediği" gerekçesiyle açıklanmadı.
Danışmanlara ödenen maaşlar kamu parası (“public money” derler Anglosaksonlar) olacak ama kamuoyunu ilgilendirmeyecek, böyle bir şey bir demokraside, bir hukuk devletinde olabilir mi?
Rahmetli Demirel, demokrasinin en muhteşem kurumu bütçe hakkıdır derdi, yani kamunun, makul bir örtülü ödenek dışında, harcanan her kuruşunun mutlak saydamlığı demokrasinin olmaz ise olmazıdır ama gel de bu en temel konuyu birilerine anlat. Üstelik bu birileri de milli irade, demokrasi laflarını ağızlarından düşürmeyenler. Kamu parasını mutlak saydam yapmayacaksın ama sonra demokrasi, milli irade masalları okuyacaksın. İsmet Paşa herhalde bunlar için “Hadi canım sen de” demiştir diye düşünüyorum.
4-Türkiye bir yolsuzluklar ülkesi, bunu ben demiyorum, Haşa demem de, uluslararası mukayeseli çalışmalar söylüyor. Yolsuzluk dediğiniz şey de gökten inmiyor, kurumsal mekanizmaları var, yolsuzlukla mücadele edecekseniz, bu kurumsal mücadeleyi de verecekseniz, meselenin ahlaki boyutu mutlaka var ama sadece ahlaki söylemlerle de olmuyor, kurumsal, yasal değişiklikler yapacaksınız, yoksa sahtekar durumuna düşersiniz.
Türkiye’de yolsuzlukların iki temel ayağı var, birincisi imar rantları ise ikincisi de kamu ihaleleri; imar rantları meselesine yukarıda çok kısaca değindim.
Kamu ihaleleri kökenli yolsuzlukların önüne geçmenin de tek bir yolu var, o da kamu ihalelerini önce ulusal rekabete, beraberinde de AB rekabetine açmak.
AB ile müzakerelerde önünde siyasi engel olmayan üç dosya var, bunlardan biri de kamu ihale dosyası. Bu dosyayı AB ile müzakerelere açarsak, bunu hemen yapabiliriz, herkes emin olabilir ki, yolsuzluklar azalacak ama bu yolsuzluklar üzerinden ziftlenen birilerinin de, buna her düzeyde, merkezi ve yerel, siyasetin finansmanı da dahil, ayaklarına basılmış olacak.
Siyaseti, siyasi muhalefeti akçeli konular üzerinden götürürseniz çok daha berrak sonuçlar alabiliyorsunuz.
Bonus olarak da, Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığı’nın “danışmanların aldığı kamu parası temelli maaşlar halkı ilgilendirmez” gibi komiklikler karşınıza çıkıyor ve bu ortamda dahi gülüyorsunuz; hem de kahkahalarla.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025