Eşref ÇAKAR
1976 yılının Kasım ya da Aralık ayında saflarına katıldığım TKP ile örgütsel bağımı, 1989'da yapılan 6.ncı Kongre ile sonlandırmış ve sonrasında kurulan TBKP ile duygu bağlarım dışında bir ilişkim olmamıştı. Nedeni de, TBKP'nin yurtdışı çalışmalarını sonlandırmış olmasıydı.
Hep belirtmişimdir. Parti saflarında olduğum süreçte çok yeni bilgiler kattım hayatıma, o nedenle o yaşamla barışık yaşadığım anlarım, anılarım oldukça fazladır. Çoğu zaman da şanslı hissederim kendimi.
Partili yaşamımda mahpusluk da yaşadım, sığınmacı da oldum. O yaşamın da bana kattıkları oldu.
Mahpusluk yaşamımızı, 2003 yılında TÜSTAV'ın internet yazışma grubunda yazmaya başladık ve sonucunda kapsamlı bir tanıklık yaptığımız belge ortaya koyduk. Bu nedenle katkı veren tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
Aslında beni yazmaya teşvik eden sevgili arkadaşım Ertan Uyar'dı. TÜSTAV'ın yazıları ona gelirdi ve benimle paylaşırdı. Yapabileceklerimizi düşünürdük birlikte.
Maalesef, biz 2003 yılında yazmaya başladığımızda Ertan, bu yazılarımızı göremedi.
2003'te yazmaya başladığımızda, tarihimizin en büyük tutuklamalarının nasıl başladığını, ne gibi yanlışların yapıldığını, sorgulamak gibi bir amacım yoktu. O sıralar 300’e yakın TKP üye ve sempatizanın o küçücük koğuşta birlikte başardıklarını anlatmak ve tarihe bir not düşmek niyetindeydim. Yazışmalar devam ettikçe, ister istemez nasıl tutuklandığımız da gündeme
gelmeye başladı.
Konca Yazışmaları sırasında, Ulvi Oğuz'un “film yok” gibi bir yazısı, benim, “nasıl olur böyle yok saymak, partili yaşamımda görev aldığım bir alan ve ben ilk yüzleşmemde; ‘Yoldaş, filmler ele geçti; yapacak en iyi şey Parti’yi mahkemelerde
savunmak olacaktır’ diyen Parti İl Sekreteri Oktay Zor’un görüntüsünü nasıl unuturdum”
Gözaltındayken unutamadığım bir kaç olay daha var filmlerle ilgili. Tutuklamalar başlamadan bir kaç ay önce, bölgemizdeki Parti üyelerinin durumuyla ilgi olacak sanırım, yeni bir film çalışması yaptıydım. Oldukça kapsamlı bir filmdi. O çalışmaları teslim etmiştim.
Oktay Zor “Filmler ele geçmiş, şimdi Parti’yi savunacağız” dediğinde, ele geçen filmlerin o filmler olduğunu anlamakta zorlanmadım.
Ancak bu film işini Oktay ve benden başka bilen kimse yoktu Zonguldak bölgesinde.
Film çekme işine başladığınızda, ister istemez, elinizdeki metin gözünüze çarpar. Tutuklandığımda, henüz filmlediğim ama teslim etmediğim 5 (beş) adet yeni üyelik dilekçesi elimde kalmıştı. O yoldaşlardan birini de tanıyordum ve o da gözaltındaydı. Henüz sorgusu
tamamlanmamıştı. Oktay bana “filmler ele geçti” dediğinde, o yoldaşın, orada olmaması gerektiği aklıma dank etmişti. İlk fırsatta Oktay ile konuştum ve durumu aktardım. Ve gözaltında olan diğer 2 (iki) yoldaş ve onları partiye alan yoldaşlarla yaptığımız konuşmalar
sırasında durumu açıklığa kavuşturduk. Diğer 2 (iki) yoldaş zaten gözaltına alınmamışlardı. Sanıyorum onları partiye alan yoldaşım, yeni üye yaptığı bu yoldaşları çoktan saklamayı başarmıştı. Konca Yazışmaları sırasında Bahattin Arı da tanıklıklarımıza karışıp, aramızdaki
konuşmayı aktarmıştı. Neydi o konuşma? Sayfa 41’den itibaren Bahattin Arı’nın konuşmalarını okuyabilirsiniz. Hiç bir itirazım olmadı.
Bir açıklama yapmalıyım: Parti saflarına camiden katılmadım. 13 yaşımda briç ve poker oynardım. Abimden öğrendim. Tam bir fetbazdı. O askere giderken ben 14 yaşımda bile değildim ve beni arkadaşlarına emanet etti. İyi de futbol oynardım. Kağıt oyunlarını iyi bilirim. Derin illegale geçtiğim yıllarda, legal planda görünmekten kaçınmak ve bir yandan da sosyal yaşama devam etmek zorundaydım. Bildiğim en iyi ilişkilere döndüm. Kahveye gidip, kağıt oynamak. Kumar mı? İddiasına oynadığım çoktur. Parasına yoktur. Zaten abimin beni arkadaşlarına emanet ettiği kahveye gidiyorum. Tanığım Yüksel abidir. Mesela İsmail Kal gelirdi zaman zaman kahvemize.. Faşist hareketin liderleri de... Ve
Birinci Şube polisleri de... Meraktan gelirlerdi belki de, bilmiyorum. Bir de Yüksel abiyi seven bir polisimiz vardı. Belki Pol-Der'li idi. Bizimle içer,
o gün Zonguldak’ta yaşadıklarını anlatırdı. “Bunları bilin” dercesine... Alırdık biz de payımızı... Bilinsin istedim
Bu “film yok” meselesi, beni çok meşgul etti. TKP MK üyesi biri (Ulvi Oğuz) “film yok” diyor. Bunu polis sorgusunda falan değil, 2003 yılında başladığımız yazışmalarda dile getiriyor. Bu film meselesini gündeme getiren sadece ben değilim. Bizim Parti yaşamımızda filmleme olayı var. Dahası buna “mikro film” diyordu polis zabıtları. Yazışmalarımız sırasında ortaya çıktı ki, Bülent Karataş, Ulvi Oğuz ile aralarında geçen bir konuşmadan söz ediyor. Bülent, o sıralar Birol Başören içeride olduğundan (bu durum hiç konuşulmadı maalesef. Neden Birol Başören Mart 1981’de tutuklu durumdaydı?) Kocaeli İl Komitesi Sekreterliğini üstlenmiş.
Bülent Karataş, Konca Yazışmaları kitabımızda Ulvi Oğuz ile ilgili şöyle bir anıya yer veriyor. Sayfa 125’ten aynen aktarıyorum.
“ Ulvi ile bir toplantımız oldukça ilginç oldu. ‘Birol’un evinde iki film olmalı’ dedi. Biri tam üye listesi. Gerçek isimler ve parti adları. Diğeri yedek randevular listesi ve yedek randevuların parolaları. Bu filmleri bul ve bana getir.’ Dedim ki ona ‘Birol’un evini didik didik ararım, bulursam filmleri yakarım, bulamazsam başkaları da bulamaz.’ ‘O zaman şimdi Birol'un evine gitme, yarın tekrar görüşelim. Sapancı’yı çağıracağım’ dedi. (...) Neyse filmler konusuna geldik. Aydan ‘filmleri bul , Sarıca’ya ver’ dedi. Ben de; ‘bulurum yok ederim’ dedim. (...) Neyse, filmleri buldum ve yok ettim. Ertesi günkü buluşmamızda, Sabancı ve Sarıca’ya sonucu söyledim. Sarıca çok kızdı, Sabancı iyi etmişsin dedi. Bu yüzden, sorgu ve işkencede ben; Oktay’dan, Cengiz’den ve Marmara Bölgesi’nin diğer il sekreterlerinden daha şanslı oldum. Onlar kendi toplantılarında bu filmleri Sarıca’ya verdiler. Sorguya başladıklarında, önlerinde kendi illerinin tam üye listeleri ve yedek randevu listeleri vardı.” (Sapancı: Aydan Bulutgil; Sarıca: Ulvi Oğuz)
Filmlerin varlığı bir gerçekti. Pek çok ilde bu iş için yetiştirilmiş elemanlar vardı ve bunların yok sayılması, inkar edilmesi, önemli bir gerçeği gizlemek olduğunun göstergesiydi. Maalesef bu gerçeğin üzerinde yeterince durulmadı.
Filmlerin ele geçmesi sonucu, Zonguldak’taki 5 (beş) kişi hariç, bütün Parti üyeleri gözaltına alınmış oldu. Sorumlu yoldaşlar, sorgularda çok az bilgileri gizlemek durumunda kaldılar. Tutuklamaları en az zararla atlatan, İzmit şehri oldu. O durumu da Bülent Karataş, Konca Yazışmaları’mızda anlatıyor.
Bitirirken, gerçeklerin ortaya çıkmasına yardım etmekten başka bir amacımın olmadığını belirtmek isterim.
29 Temmuz 2020 Essen/Almanya
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2011
25.10.2011
14.07.2011