Fehim TAŞTEKİN
‘Asena’nın Altılı Masa’ya attığı falsolu tekmenin sosyolojik tabana, iktidar karşısındaki yeni denkleme ve sandığa etkilerini komşu yazarlara bırakayım diyorum.
Meral Akşener’in Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını önlemeye kendisini ne kadar şartlandırdığını...
“Alevi’den başkan olamaz” gizli kodunun nasıl bekçiliğini yaptığını...
CHP liderinin Ekmeleddin İhsanoğlu ile başlayıp Muharrem İnce ile devam eden hep ötekine yol veren olgunluğu üzerinden kendi siyasi geleceğine nasıl yatırım yaptığını...
Devletin bağırsak katındaki ‘derin’ adamlar ve ayrıcalıklı sermayenin mesajlarına ne denli açık olduğunu...
İktidar tarafında MHP’nin üstlendiği rolü muhalefet alanında kendisinin yürüttüğünü...
Dediği olmadığı takdirde CHP’ye de mayın atmakta nasıl tereddüt etmediğini...
Siyasal alanda vesayet çabasının erişebildiği çirkinliği vs.
Belli ki Kılıçdaroğlu birleştirici rolüyle zehirli ve kutuplaştırıcı iktidar sarmalının ayarlarını bozarken masanın ikinci büyük ortağını da bilemiş. Kılıçdaroğlu deprem felâketi karşısında “İktidarla hizalanmayı reddediyorum. Erdoğan’la, sarayıyla ve rant çeteleriyle hiçbir zeminde buluşmayacağım. Halkımızın kavgasını vereceğim” derken Akşener “devlete zeval gelmesin” modunda kaldı.
Selahattin Demirtaş’ın Kılıçdaroğlu’na pas atması da masanın milliyetçi kanadında Kürt desteğine olan alerjiyi körükledi.
Kılıçdaroğlu adım adım önündeki “seçilebilir aday” koşulunu aşarak Akşener’in kafasındaki siyasi tasarımın dışına çıktı. Bu süreç Altılı Masa’nın toplantısına kadar fırtınayı olgunlaştırmış olmalı ki Akşener tufan kesildi. Ama Erdoğan’ın yüzünü güldürse de diğer yandan taşların yerine oturtulmasına imkan sunuyor. Eğer Kılıçdaroğlu istifini bozmaz da HDP ve sol partiler dahil üstü çizilmişlere de bakabilirse kimi iğreti taşlar yerini bulabilir. Aynı yaklaşım, merkez sağ iddiasıyla tabanını genişletmiş İyi Parti’deki şişkinliği giderebilir. Bu açıdan Bekir Ağırdır’ın MHP’den gelen kadrolar ile sosyolojik tabandaki farklılığa değinen değerlendirmesi çok önemli. (https://t24.com.tr/haber/bekir-agirdir-iyi-parti-intihar-etti-2018-deki-oyunu-da-alamaz-imamoglu-ve-yavas-aksener-in-cagrisina-yanit-vermez-meral-hanim-kotu-bir-liderlik-sinavi-veriyor,1095796)
Bu notları iliştirdikten sonra meselenin iç siyasi boyutunu uzmanına bırakmış olayım...
DIŞ POLİTİKA PERSPEKTİFİNDE NE VARDI, NE DEĞİŞİR?
Peki Akşener’in çekilmesi, Altılı Masa’nın deklare ettiği ortak politika belgesinin dış tarafını etkiler mi? O belge çıktığında üzerine yazı yazmak önceliğim olmamıştı, bunu itiraf edeyim.
Devletin kırmızı çizgilerine dokunulmazlık atfeden CHP’nin Suriye, Irak ve Libya’da iktidarın dümenine su taşıyan sicili ortadayken; Suriye batağının mimarı ile İhvan’ın diğer iki siyasal versiyonu o masadayken; ülkenin en karanlık döneminde İçişleri Bakanlığı yapmış, insanlık suçlarını olumlamış ve şimdilerde merkez sağdaki boşluğa oynarken profiline makyaj çekmiş, yine de “muhalefetteki MHP” rolünden vazgeçememiş milliyetçi bir lider kendi çizgisini dayatırken kendi kendime şunu sormuştum: Ortak politika belgesi ne kadar şaşırtıcı ya da tutarlı olabilir ki?
Elbette o belgede dış politikada fabrika ayarlarına dönüşe işaret eden bir dizi nokta sıralanabilir:
- “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesi esas alınıyor.
- AB’ye tam üyelik hedefi teyit ediliyor.
- NATO’ya katkının ulusal çıkarlar gözetilerek sürdürüleceği belirtiliyor.
- ABD ile müttefiklik ilişkisinin eşitler arası bir anlayış ve kurumsal bir temelde güvene dayalı olarak ilerletilmesinden bahsediyor. F-35 projesine dönülmesi hedefi konuluyor.
- Rusya ile ilişkilerin eşitler arası bir anlayışla, kurumsal düzeyde dengeli ve yapıcı diyalogla güçlendirilmesi hedefleniyor.
- Komşuların toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyulacağı ve iç işlerine karışılmayacağı belirtilirken uyuşmazlıkların barışçı diplomasiyle çözülmesi gerektiği vurgulanıyor.
- Yunanistan’la sorunların ulusal çıkarlara göre diplomasi, müzakere, uluslararası hukuk ve hakkaniyetle çözülmesi öngörülüyor. Fakat Ege’de egemenlik alanlarına zarar verebilecek hiçbpir gelişmeye müsaade edilmeyeceği belirtiliyor.
- Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve hidrokarbon kaynaklarının hakça paylaşımında çoklu müzakere süreçlerine öncelik verileceği söyleniyor.
- Kıbrıs’ta AKP’nin iki devletli çözüm yoluna girmiş olmasına karşın iki toplumun egemen siyasi eşitliğine dayalı çözümün altı çiziliyor.
- Azerbaycan’la kardeşlik bağları güçlendirilirken Ermenistan’la sorunların çözümüne yönelik adımların kararlılıkla sürdürülmesi öngörülüyor.
- AİHM kararlarına uyulacağı belirtiliyor.
- Dış politikada Dışişleri Bakanlığı’nın kurumsal rolünün öne çıkarılması öngörülüyor.
- Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesi için yapılacaklar belgede genişçe yer alıyor.
Ortaya konulan perspektif ya da vaatlerin içinin nasıl doldurulacağı çok daha önemli. AKP’nin uluslararası ortaklarla imzaladığı metinlerde de bunların birçoğunu görebilirsiniz.
“Suriye’de barışın sağlanması” hedefinden söz ediyor ve sorunun adı doğru bir şekilde konulmuyor. İşgal, vekalet savaşları, dış müdahaleler, terör örgütleri, milisler, (İsrail) korsan saldırılar, nüfuz mücadeleleri ve bölgesel hesaplaşmaların olduğu karmaşık bir durumu ‘savaş ya da iç savaş’a indirgeyen bir yaklaşımla sorun çözülemez.
Belgede eksik çok. Türkiye’nin uluslararası örgütler içindeki konumunun güçlendirilmesinden söz ediliyor ama küresel güç Çin’in adı bile geçmiyor. Yine Türkiye’nin askeri olarak müdahil olduğu Libya belgede hiç yok. Türkiye’nin pek çok yerde yollarının kesiştiği ve çıkarlarının çatıştığı İran da bir kez olsun zikredilmiyor. Türkiye’yi birinci dereceden alakadar eden Ukrayna da es geçilmiş. Rusya maddesi çok içeriksiz. Aslında içeriksizlik ABD, AB ve NATO ile ilişkiler için de geçerli.
Evet belge pek çok açıdan fabrika ayarlarına dönüş çağrışımı yapıyor. Aynı zamanda AKP’nin politikalarında devama işaret eden hususlar da var. Fabrika ayarlarındaki ayarsızlığı ya da arızaları AKP’nin felâket savrulmaları karşısında olumlayan yaklaşımın izlerini de görüyoruz. Doğrusu yeni bir şey getirdikleri ya da üçüncü bir yol önerdikleri söylenemez. Eskinin restorasyonu! Ama son 20 yılın kimi tortularını da muhafaza ederek.
KÜRTLER VE CİHATÇI GRUPLAR: ORTAKLIK KİMİNLE?
Akraba toplulukları ve soydaşlar olarak Türklerden başkası yine görülmüyor. Kürt sorunu belgede tamamen yok sayıldığı gibi Kürt akrabalığı da yok hükmünde.
Suriye ile normalleşmenin parametreleri belirsiz. Masada kalanlar muhtemelen HDP’ye hariçten bir destek kolonu gözüyle bakıyor. Şimdi denklem daha farklı bir yerde kurulur mu bilmiyoruz. Masanın beşli halinde Kürtlerin Suriye ve Irak tarafındaki hassasiyetleri karşılık bulabilir mi? Kürt oylarının hatırına... CHP devletin kırmızı çizgilerini kendine sınır yaptığından bu konuda iyimserliğe yer bırakmıyor. Fakat milliyetçi çengel düşünce Kılıçdaroğlu’nun şahsında tablo biraz esneklik kazanabilir mi? Belki.
Şam’la normalleşmeye masanın tüm paydaşları aynı açıdan bakmıyor. Belgede Şam’la temas ve diyalogun yanı sıra terör örgütü olmayan muhaliflerle birlikte çözümden söz ediliyor. Bu yaklaşım çok sorunlu. Açıkçası listede olmayan tonlarca selefi cihatçı örgüt varlığını Türkiye’nin himayesinde sürdürüyor. Hem Şam’la barıştan hem bunları Suriye’nin geleceğine taşımaktan söz eden bir siyasi akıl yürütülüyor. Ya da akıl tutulması! Bunun kaynağı malum. Bu noktada Gelecek, Saadet ve DEVA ile kurulan dengeyi görüyoruz. Muhaliflerle iştigal AKP’nin yeni yöneliminden çok farklı değil. Erdoğan da Rusya lideri Vladimir Putin’e terör örgütlerini elimine etme ve ‘makul’ muhalifleri Astana ve Cenevre’ye taşıma sözü vermişti.
Buradaki asıl mesele selefi-cihatçı örgütler ve Kürt aktörlerin hangi kefeye konulduğu. Muhaliflerle diyalog Kürtleri içeriyor mu? Özerk yönetimin statü arayışını boğma konusundaki mevcut yaklaşıma eklemlenmiş bir yapıda esneme var mı?
HDP’ye masanın altından el uzatıp HDP’nin konumundaki PYD’yi terör örgütü sayan yaklaşım özünde AKP’nin devamlılığını temin ediyor. ‘Asena’dan sonra bu değişir mi? Sanmam. AKP son tezkereye kadar CHP’den de destek aldığı ‘terör koridorunu dağıtma’ safsatasında daha fazla ilerleyemediği için artık PYD-YPG’yi Şam’la birlikte ortadan kaldırma kartına oynuyor. Şam’la normalleşmenin alt metninde bu var: Esad’ın gücü yetiyorsa kendisi yapsın, yoksa birlikte yaparız!. “Adana Mutabakatı II” işte bu noktadan yükleniyor. Altılı Masa’nın kalan ortakları iyimser bir tahminle “sınırlar içinde ve sınırların ötesinde terörle mücadele” diyen politikada küçük bir parantez açabilir. Biraz cesaret gösterebilirlerse “Türkiye ile ilişkileri düzelmiş bir Suriye’de toprak ve siyasal bütünlüğü temin edecek şekilde Kürtler için üretilecek iç çözümü sabote etmeyiz” diyebilirler. Bu Türkiye’nin kendi Kürt sorununun çözümü için de anahtar olabilir. Saldırmazlık garantisi başlı başına Kürtlere uzanan yolu açabilir. Yine de bu fasıl çok iyimserlik kaldırmaz. Devletin kırmızı çizgileri bu masanın da kırmızı çizgileri!
ERDOĞAN NORMALLEŞME KARTINI MUHALEFETİN ELİNDEN ALINCA...
Gerilimli ilişkileri normalleştirme muhalefetin en büyük iddiası. Mesele şu ki Erdoğan bu beklentiyi çoktan satın aldı. BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’la kendi elleriyle ektiği düşmanlıklara son verdi. Takla ata ata! Son olarak yalandan da olsa yüzünü Şam’a döndü. Suriye ile normalleşme ve sığınmacıların geri gönderilmesi Millet’ten Cumhur’a ve iki masanın dışında kalan milliyetçi tonlarda paylaşılamayan vaat.
Özetle kağıt üzerindeki restorasyon, imzacı partilerin genel siyasal karakteri dikkate alındığında radikal bir dönüşüm beklentisine yetmiyor. Suriye ile yeni bir başlangıcın nasıl olacağı belirsiz. Normalleşmenin koşulları çok net ve bu konulara doğrudan değinilmiyor. Yeniden inşaya katılma bir vaat ama bunun sadece Şam’la el sıkışmakla ilgili olmadığı göz ardı ediliyor. Bu ambargocu ABD ve AB’yle sağlam bir pazarlığı gerektiriyor.
ABD’nin Şam’la normalleşme ve ülkenin yeniden inşasını bloke eden tutumu da ortada. Deprem sonrası insani yardım diplomasisinin açtığı kanallarla Şam’la normalleşme havası eserken ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley cumartesi çat kapı Rojava’ya gitti. IŞİD’e karşı savaş gerekçesiyle Amerikan varlığını hatırlatmak aynı zamanda Şam yolunu tutanlara bir ihtar. Sadece Araplara değil mesaj.
Irak’la su, sınır ötesi hareketler ve askeri üslerle ilgili sorunların nasıl çözüleceğine dair yaklaşım da belirsiz. Türkiye’nin onlarca üs kurduğu, Erbil ve Süleymaniye’yi baskıladığı, petrol ve doğalgaz anlaşmaları yaptığı, bu yüzden Bağdat’la mahkemelik olduğu Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkilerde nasıl bir yol alınacak?
Yunanistan, Kıbrıs ve Ermenistan’la düğümleri çözmeye yetecek düzeyde kararlı, risk alan ve ezber bozan bir çıkış olacağı izlenimi edinemiyoruz.
ÖNCELİK REJİM DEĞİŞİKLİĞİ OLUNCA...
Bittabi detaylar masayı dağıtır. İhtiyacımız olan şey acilen bütünlüğü sağlamak, ortak aday çıkarmak ve tek adam rejimini sonlandırmak. O yüzden ‘Asena’nın denklemden çıkması ya da bir ihtimal senaryosu olarak ağırlığını yitirmiş halde geri dönmesi öncelikli hedeften gayrısını talileştiriyor.
Dış politika konularında ‘kurumsal’ donmuşluğu, (masada oturanlardan birinin) üfürdüğü “proaktif dış politika” söylemi ve her şeyi batıran maceraperestlik dağıttı. Bunu toparlamak kurumsallık kadar milliyetçi prangayı kırmayı gerektiriyor.
Akşener’in çekilmesi herkeste az çok bulunan milliyetçi dozda ne kadar aşınma yaratır? Ya da Kılıçdaroğlu’nu hazmederek dönüşü... Milliyetçi ve statükocu düğüm biraz zayıflayabilir. Biraz.
“Bütün bunları konuşmanın sırası değil” diyebilirsiniz. Evet Türkiye’nin geleceği için ucube rejimden parlamenter sisteme dönüş öncelikli. Önce Saray! Siz de haklısınız amma velâkin…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025