Fehim TAŞTEKİN
Hamas’ın 7 Ekim baskınını soykırım için fırsata çeviren İsrail’in durdurulmaması halinde savaşın bölgeselleşme riski her geçen gün artıyor. Kritik eşiğe gelinip gelinmediğini görmek için tüm taraflar Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 3 Kasım’daki konuşmasına kilitlenmişti. Nasrallah, Hamas’ın beklediği türden bir savaş için düğmeye basmazken İsrail’i kuzeyde yormaya devam edecekleri mesajı eşliğinde kırmızı çizgilerini hatırlattı. Savaştan sorumlu tuttuğu ABD’nin tehditlerine meydan okudu.
Savaş deklarasyonu çıkmadı, zaten beklenmiyordu ama konuşma savaşsız savaş halinin süreceği anlamına geliyor.
Nasrallah’ın ‘Direniş Ekseni’nin durumu ve Hamas’ın 7 Ekim baskınına dair çift yönlü okumaya açık mesajları vardı ki bunlar caydırıcılık inşa etmeye dönük sert uyarıların gölgesinde kaldı.
Yarın daha net konuşulacak bazı şeylerin beklemeye tahammülü yok. Baskın ve savaşın gidişatı Hamas’ı çevreleyen denklemi hayli karmaşık hale getiriyor. Hamas ile ‘Direniş Ekseni’ arasındaki ilişkiler Suriye’deki karmaşa sırasında türbülansa girmişti. Müslüman Kardeşler, Esad yönetimine karşı vekalet savaşında Batı-Körfez blokunun vekil gücüne dönüşürken Hamas da siyasi bürosunu Şam’dan Doha’ya taşıyarak Suriye’ye sırtını dönmüştü. Suriyeliler bunu arkadan hançerleme olarak görüyor. İsrail de Golan cephesinden IŞİD’in Suriye yapılanması Nusra Cephesi ve diğer İslamcı örgütleri destekledi. Hizbullah ise 2013’te Suriye savaşına girerek Sünnî-Selefî-Cihadî örgütleri pek çok cephede ezdi. Böylece Lübnan’a cihatçı sıçramayı da önledi. Türkiye ve Katar’ın gazıyla Şam’dan çıkan Siyasi Büro Şefi Halid Meşal’i kızağa alan Hamas’ın nedamet göstermesi, Hizbullah’ın Filistin davasını ayrı tutma hassasiyeti ve İran’ın stratejik davranma kararına bağlı olarak ilişkiler tamir edildi. Müslüman Kardeşler’e “hain tabiatlı” demeyi sürdüren Esad yeni sayfa açılmasına karşıydı.
Ve birlik görüntüsü oluşmuşken Hamas 7 Ekim’de ‘Direniş Ekseni’nden bağımsız, diğer dostlarından da habersiz tek taraflı bir hareket geliştirdi. Hatta saldırı planı Gazze’deki Hamas liderliği ve İzzeddin Kassam Komutanlığı’nda dar bir çevrede tutuldu ve Doha-İstanbul merkezli siyasi liderlere de karartma uygulandı.
Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin baskını İstanbul’da televizyondan görüp şükür namazı kılması, Ankara’nın panikle Hamas liderlerini Türkiye’den göndermesi, İran dini lideri Ali Hamaney’in ilk konuşmasında üç kez saldırıyla ilgilerinin olmadığını vurgulaması, yeterince inandırıcı gelmese de Hamas kaynaklarının baskının sadece sınıra yakın askeri kışlayı hedef almak için tasarlandığını, sınırlar yıkılınca operasyonun genişlediğini ve kontrolden çıktığını, takas için 20 kadar rehine hedeflenirken savaşçıların 200’ün üzerinde rehineyle döndüğünü söylemesi ve nihayetinde Nasrallah’ın epey sessiz kaldıktan sonra savaşın 27’nci gününde çıkıp bütün kararların Hamas tarafından alındığını vurgulaması herkesi zorlayan çetrefilli bir tablonun oluştuğunu gösteriyor.
Ama İsrail soykırım yaparken 7 Ekim değerlendirmesinin sonraya bırakıldığı görülüyor.
Yine de Hamas, Hizbullah’tan İsrail’i dümdüz edecek bir başka tufan bekliyordu.
***
Tabii saldırı kendinden bağımsız planlanıp uygulansa da Hizbullah eli kolu bağlı durmadı; 8 Ekim’den itibaren işgal altındaki Şeba bölgesinde İsrail’in gözetleme kuleleri, radarları, kamera sistemleri ve devriye araçlarını vuran kontrollü bir çatışma stratejisini devreye soktu.
ABD bir taraftan İsrail’i “kuzeyden cephe açılmasına yol açacak şekilde Hizbullah’ı kışkırtacak hesapsız bir şey yapma” diye baskılarken diğer taraftan uçak gemilerini Akdeniz’e gönderip siyasi-diplomatik kanalları devreye sokarak ikinci ve üçüncü cepheleri önlemeye çalıştı.
Beyrut, Tahran ve Şam’a farklı kanallardan uyarılar gitti. Amerikalılar Lübnan hükümetini, ordusunu ve istihbaratını markaja alıp Hizbullah’ı dizginlemeleri için baskı yaptı. Yine de Hizbullah, İsrail’in yanıtlarına bağlı olarak angajmanın derinliği ve genişliğini kademe kademe artırdı. Neredeyse tüm güney sınırından İsrail’i vurmaya başladı. İlk başlangıçta hayli tehditkar giden ABD, müdahaleler korkulan düzeye yani teşekküllü savaş haline geçmediği için Hizbullah’ın iyi kalibre edilmiş kontrollü çatışma stratejisini ‘kabul edilebilir’ bulma eğilimine girdi.
Bu noktada Hamas’tan sitemkâr açıklamalar gelmeye başladı. Hamas’ın siyasi büro üyesi Musa Ebu Merzuk, El Cezire’nin Hizbullah’tan ne bekledikleri sorusuna “Kendimize güveniyoruz ve tüm dostlarımızı bu çatışmada bize katılmaya davet ediyoruz ancak başkalarını yargılayamayız. Herkesin takdir ettiği ölçüde katılmasını istiyoruz” yanıtını verdi. Sorular tekrarlanınca Merzuk bu kez “İnsanlar bu savaşta müttefiklerimizden çok şey bekliyordu” dedi. Bu yanıt bir hayal kırıklığı olarak yansıtıldı.
Beklentinin yükseltilmesinde Hizbullah’ın ‘Nasrallah kararını verdi’ izlenimi yaratan videosu da etkili oldu. Bu video 2019’daki çöküşten beri ekonomisi tepetaklak giden Lübnan’daki iç durumu ve bölgesel dengeleri de gözeten Nasrallah’ın ‘belirsizlikler’ üzerine kurulu caydırıcılık stratejisiyle uyumsuzdu.
***
Nasrallah ağırlıklı olarak ABD’yi hedef alsa da ‘Direniş Ekseni’nin durumuna dair bazı kritik noktalara değindi. 7 Ekim baskının Hamas ve Filistin'deki diğer direniş grupları tarafından gerçekleştirildiğini belirtip “Yüzde 100 Filistinlilerin kararıydı. Komşu ülkelerle hiçbir ilgisi yoktur. Yaşananlar, İran'ın direniş grupları üzerinde herhangi bir vesayetinin olmadığını teyit etmiştir" dedi. Bu söz ilk bakışta Lübnan ve İran’ı koruma çabası olarak görülebilir. Aynı zamanda Hamas’a örtülü bir mesaj olarak da değerlendirilebilir. Hamas’ın kendi kararı olduğu vurgusu ‘tek taraflı karar aldığına göre hesabını ve hazırlığını ona göre yapmıştır’ diye tevil edilebilir.
Batı-Körfez ekseni Hizbullah’ı “Lübnan’ı yakma” diye dizginlemeye, diğer taraf da “ne pahasına olursa olsun cephe aç” diye bastırdığı için Nasrallah bu konuya biraz detaylı girdi. Nasrallah aslında 8 Ekim itibariyle savaşa girdiklerini belirterek “İslami direniş yalnızca sınırda bulunanların hissedebileceği gerçek bir savaş yürütüyor. Bu operasyonlar, düşman arasında bölgenin savaşa sürüklenebileceği ihtimaline dair panik ve korku yarattı. Bu gerçekçi bir olasılıktır ve düşman bunu dikkate almalıdır” dedi.
Nasrallah güney sınırlarında İsrail’in 1948’ten bu yana görmediği bir yanıtla karşılaştığını vurgulayıp ‘tatmin etmeyen’ çatışmanın sonuçlarını anlattı:
- “Direniş İsrail ordusunun üçte birini Lübnan sınırına çekmeyi başardı.”
- “İsrail deniz gücünün yarısı Lübnan ve Hayfa'nın karşısında konuşlandı.”
- “İsrail füze savunmasının yarısı Lübnan'a yöneldi."
Bunun anlamı; Hizbullah kontrollü çatışma stratejisiyle İsrail’in gücünü bölüp Gazze’ye yüklenmesini önlüyor.
Hizbullah’ın geçen hafta yayımladığı bir bilançoya göre de 8 Ekim’den bu yana 105 askeri nokta ve 9 tank-zırhlı hedef alındı; 120 asker öldü ya da yaralandı; sınırı izleyen 33 radar ve 40 kamera imha edildi; işgal altındaki 28 yerleşim yerindeki 65 bin yerleşimci boşaltıldı.
Hizbullah’ın kendi kayıpları 60’ı geçti.
Nasrallah Irak, Suriye ve Yemen’de direniş eksenindeki güçlerin sürece dahil olduğunu da hatırlattı.
Irak ve Suriye’de ABD’nin bulunduğu 11 üsse onlarca kez roket ve kamikaze İHA saldırıları oldu. Yemen’de Ensarullah’ın attığı füzeler ise Kızıldeniz’deki Amerikan gemileri ya da Suudi Arabistan ve Ürdün hava savunmasını aşabilirse İsrail’e doğru yol alıyor. Suudi Arabistan ve Ürdün hava savunması mevcut haliyle İsrail’e çalışıyor.
Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin kritik dönemde Beyrut’ta olduğu da dikkate alınırsa bütün bu cephelerin koordineli hareket ettiği söylenebilir. Fakat Hizbullah uzmanları Lübnan-İsrail cephesinde bütün inisiyatifin Nasrallah’ta olduğunu vurguluyor.
Bölgedeki hareketlilik "İsrail durmazsa savaşın alacağı boyutu göstermeye" ve ABD’yi farklı bir tutuma zorlamaya yönelik.
ABD ısrarla İran’la savaş istemediğini belirtirken Tahran’ın yanıtı da “Biz de istemiyoruz ama durumun kontrolden çıkmaması ABD’nin elinde” diye özetlenebilir.
***
Hedefleri “saldırının durdurulması” ve “direnişin Gazze'de zafer kazanması” diye koyan Nasrallah resmen savaş ilan eden taraf olmaktan kaçınıyor ama ciddi bir uyarıyı da peşi sıra ekliyor: “Güney Lübnan cephesi tüm seçeneklere açık.”
Savaşın genişlemesi konusunda iki kırmızı çizgi çekti:
- Gazze'deki gidişat
- İsrail’in Lübnan'a karşı eylemleri.
Nasrallah spesifik olarak Lübnan’da sivillerin ölmesi halinde “sivile karşı sivil” denklemine döneceklerini belirtti. (Ve dün İsrail üç çocuğu öldürünce Hizbullah ağır bir yanıtın geleceğini duyurdu.)
Haftalarca Batı-Körfez blokunun bütün girişimlerine rağmen Nasrallah’tan “cephe açmayacağım” sözü alınamamıştı. Belirsizlik stratejisi sürdürülürken tepkilerden kırmızı çizgilerin tarifi çıkıyordu:
- Kara harekâtının başlaması.
- Direnişin çökmesi. (Denilen şuydu: Gazze düşerse sıra Lübnan’a gelir, buna izin verilemez.)
- Lübnan topraklarının saldırıya uğraması.
Kara harekâtı kısmen başlarken kırmızı çizgi Nasrallah’ın ‘gidişata bağlı’ ifadesiyle başka bir belirsizliğe bürünüyor.
Lübnan’ın saldırıya uğraması konusunda angajman şöyle işleye geldi:
Hizbullah vurduğunda İsrail misilleme yapıyor. Ya da İsrail vurduğunda Hizbullah misilleme yapıyor. Eğer Lübnan’da başka bir direniş grubu atış yapar da İsrail, Lübnan’ı bombalarsa Hizbullah buna da misilleme yapıyor. Bu salvoların çapı kademe kademe büyüse de iki taraf hala kontrollü gidiyor.
***
Nasrallah’ın İsrail’den ziyade ABD’ye verdiği mesajlar daha kritikti. Gazze’deki savaştan sorumlu tuttuğu ABD’yi mesajlarının odağına koydu. “Amerikalılara sesleniyorum” deyip ekledi: “Tehditlerin hiçbir işe yaramadı. Akdeniz'deki filolarınız bizi korkutmuyor. Onlar için de hazırlık yaptık. Bizi tehdit ettiğiniz gemilerinizi batıracağımızı bütün samimiyetimle söyleyeceğim. Siz Amerikalılar, İsrail'i durdurabilirsiniz, çünkü bu sizin saldırganlığınız. Bölgede bir savaş başlarsa bunun bedelini ödeyeceksiniz. Tekneleriniz ve askerleriniz hedef alınacak."
Simgesel bir atış daha yaptı: “Amerikalıları 1980’lerin başında yenilgiye uğratanlar çocukları ve torunlarıyla hala burada.”
23 Ekim 1983’te Lübnan iç savaşı sürürken Beyrut tam kuşatma altındaydı. ABD Deniz Piyadelerinin konuşlandığı kışlaya bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 241 asker öldü, 60 asker yaralandı. İki dakika sonra Fransız askerlerinin kaldığı 8 katlı bina hedef alındı; 58 Fransız asker öldü, 15 asker yaralandı. Sorumluluğunu İslami Cihad Hareketi üstlendi. Yani bugünkü Hizbullah. ABD ‘Biz de zaten gidiyorduk’ minvalinde bir tutumla yanıt vermeden tası tarağı topladı.
Nasrallah bölgedeki Amerikan askeri varlıklarını ve çıkarlarını açıkça tehdit etmiş oldu.
Hizbullah lideri denklemi tersinden kurarak bölgesel savaşı önleme yükümlülüğünü ABD’ye yüklüyor. Nasrallah ikinci konuşmasını 11 Kasım’da yapacak. Lübnanlı gazeteci Ali Haşim “Bu, Nasrallah'ın ABD ve diğer etkili aktörlerin çatışmayı kontrol altına alması için belirlediği süreyi temsil ediyor. O zamana kadar farklı bir ton olabilir” diyor.
İsrail ordusunu çok iyi analiz eden, gerilimi nerede nasıl tırmandıracağına ve nerede duracağını kendisi belirleyen Nasrallah mevcut tabloda psikolojik savaş üstünlüğünü koruyor. Muğlaklık siyasetiyle muhatabını geriyor ve sınırlıyor.
Hizbullah, Nasrallah’ın konuşmasından bir gün sonra Cel el Alem’de İsrail karargahını cehenneme çeviren bir saldırının videosunu yayımladı. Bunun dışında 4 yerde daha İsrail askeri hedefleri vuruldu. İsrail misilleme olarak Lübnan sınır köylerini bombaladı. Fakat Cel el Alem’deki patlamalarla ilgili İsrail tarafındaki sessizlik ya da görmezden gelme hali hayli dikkat çekiciydi.
İsrail 2006’daki Lübnan yenilgisinden beri Hizbullah’ı ciddiye alıyor. Nasrallah’ı pür dikkat en fazla onlar dinliyor. İsrailli askeri uzmanlar 2006 savaşında Hizbullah’ın 15 füzesi, 40 bin savaşçısı olduğunu, bunları 10 kat artırdığını tahmin ediyor. Füze sayısını 150 bin hatta 200 bin olarak veren uzmanlar da var.
Merkava tanklarını etkisiz hale getiren Kornet füzelerini kullanıyor. Rus yapımı Katyuşaların yanı sıra füze stoku Fetih 110, Bedir 313, Zilzal-I, Zilzal-II füzeleriyle dolu. Suriye'den temin edilen gemi savar Yakhont füzelerine de sahip. Hizbullah İsrail’in elindekilerle asla kıyaslanamayacak derecede eski teknoloji ürünü tank ve zırhlı araçlarını da ara sıra sergiliyor. Bunlara istihbarat ve kamikaze İHA’larını da eklemek gerekiyor.
***
Pentagon Nasrallah’ın konuşmasını “Hizbullah tırmandırmayacak” diye yorumlamayı tercih etti. Bölgeye üçüncü kez giden Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’ye gösterdiği liderlik için teşekkür etti. Nasrallah’a teşekkür edecek hali yok ya!
Lübnan’da ise pek çok taraf ‘direkten döndük’ diye seviniyor. Hizbullah’a kendini tutması çağrılarında başı çeken Dürzi lider Velid Canbolat konuşmayı ‘gayet gerçekçi’ bulmuş.
Özetlersek Hizbullah savaş ilan etmeden derinliğini kendisinin belirlediği bir savaş yürütüyor. Bunun teşekküllü bir savaşa dönüşmesini kaçınılmaz görse de bunu önlemenin ABD’nin elinde olduğunu söylüyor. Blinken, Amman’da Arap dışişleri bakanlarına “insani mola” için çalıştığını anlatırken kalıcı ateşkes taleplerine olumlu yanıt vermedi. Yani ABD henüz İsrail’i durdurma noktasında değil. Savaşı bölgeselleştirecek bombanın pimi çekilmiş, atılması da an meselesi. İsrail kara harekâtını genişletmekte ısrar ederse bölgesel hesaplar bu dehşet dengesini daha ne kadar tutabilir?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025