Fehim TAŞTEKİN
Kıbrıs’ta barış neden sağlanamıyor? Barıştan kim ne anlıyor? Meselenin anlaşılması için Rumlara kulak verip, Rum mülklerine yerleştirilen ve yarın endişesi taşıyan Türkiyeli Türklerin arasından geçip, 1974'ten beri siyasal ve kültürel olarak asimile edilmekten ve ekonomik olarak Türkiye'ye bağımlı hale gelmekten yakınan Kıbrıslı Türklerin hissiyatını bilmekte fayda var.
Kıbrıs adasının Akdeniz’i yaran ince uzun burnunda bir köy Dipkarpaz. Yolun altında yüksek tavanlı bina Rum kahvesi. Yolun üstünde de Türk kahvesi. Aşağıda Laikon kahvesi içiyoruz, yukarıda Türk çayı. Yandaki cemaatsiz kilise kahvehanelere yukarıdan dikizliyor.
Türkiye 78’liler Girişimi’nin daveti ve Birleşik Kıbrıs Partisi’nin (BKP) ev sahipliğinde bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte, barış görüşmelerinin hiç olmadığı kadar ciddiyet arz ettiği bir dönemde, Lefkoşa’da “Dört Bir Taraftan Kıbrıs” başlıklı yuvarlak masa toplantısına katıldık, adanın nabzını tuttuk, yollarını arşınladık.
Lokmacı Kapısı nasıl ki Lefkoşa’nın bölünmüşlüğünü resmediyorsa, Karpaz Yarımadası da Kıbrıslı Rum’a düşen faturayı temsil ediyor.
Dipkarpaz köyünden Rumlar gitti, yerlerine Türkiye’den getirilenler yerleştirildi. 9-10 yıl öncesine kadar Rumların güneye göçü devam ediyordu. 1974’ten bu yana 7 bin Rum’dan geriye kalan 270-300. Köylülerin anlatımına bakılırsa 1974 müdahalesinden sonra da gidişin sürmesinin sebebi ekonomik ve siyasi koşullardır; güneyle duygusal ve ailesel bağlardır. Aileler bölündü, gelecek umudu kalmadı, savaş korkusu da geçmedi. Rum’a ekebileceği tarla da kalmadı. Kimi ekmek için Türklerden arazi kiralıyor!
Dipkarpaz Türk Spor Kulübü tabelasını taşıyan kahvehanede oturduğumuzda Belediye Başkanı Suphi Coşkun’a naifçe sordum: “10 yıl öncesine kadar gidiş devam ediyordu dediniz. Bu son gidenler mülklerini satarak mı gitti?”
Gülerek yanıtladı: “Biz Türkler hep aldık, hiç vermedik!”
Evet Türkler düne göre Rumlarla biraz daha komşular. 1976’da altı yaşındayken ailesiyle bu köye yerleşmiş olan Coşkun kısa bir süre önce Rumların cenazesine katıldığında ve belediye olarak ilk kez kiliseyi onardıklarında karşılaştıkları şaşkınlığı anlatıyor. “Birlikte yaşayamayız” dedikleri günlerin artık geride kaldığını vurguluyor.
Köylüler umutlu, hatta biri “Rumlardan kız bile kaçırdık” diyerek artık Rumlarla birlikte yaşayabileceklerini vurguluyor.
Yine de bunca yıl sonra iki toplum arasında güven olmadığı gibi empati de sınırlı. Kıbrıslı Türkler, Karpaz’da Akdeniz’e nazır görkemli Apostolos Andreas Manastırı’nda Rumlarla birlikte dilek tutsa da birçok açıdan ‘savaş sonrası sendrom’ bitmiş sayılmaz.
Herkesin gündeminde, ‘Barış olursa Dipkarpaz kime gidecek’ sorusu var. Karpaz, Güzelyurt gibi müzakerelerin çetrefilli unsuru.
Barışın yolu birbirini anlamak ve fedakarlıktan geçiyor.
ŞU TOPRAK MESELESİ
Kıbrıs’ta barış neden sağlanamıyor? Barıştan kim ne anlıyor? Meselenin anlaşılması için Rumlara kulak verip, Rum mülklerine yerleştirilen ve yarın endişesi taşıyan Türkiyeli Türklerin arasından geçip, 1974’ten beri siyasal ve kültürel olarak asimile edilmekten ve ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı hale gelmekten yakınan Kıbrıslı Türklerin hissiyatını bilmekte fayda var. Bunu yapmak adaletin de gereğidir.
Barış isteyenlere kızmak, Türkiye’ye “İşgalci” deme noktasına getirilmiş Kıbrıslı Türklere “Besleme” ya da “Benim şu kadar şehidim var” diyerek parmak sallamak meseleyi asla kolaylaştırmıyor. Bu fasıl açıldığında Rum’un ödediği bedel de, Kıbrıslı Türk’ün kaçırdığı tarih de yüzümüze vuruluyor. Türkler güneyde 450 bin dönüm toprak bırakmış, Rumlar ise kuzeyde 1 milyon 550 bin dönüm. Rumların bıraktığı toprak KKTC’nin yüzde 76’sı. Yuvarlak masa toplantısına da katılan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek’in Yeni Düzen’deki yazısından aktarıyorum:
“Kıbrıslı Türkler 1963-67 arasında büyük kayıplar yaşadılar. 25 bin insan evinden barkından ayrılmak zorunda kaldı. 300 kişi kayıplara karıştı ve 224 kişi öldü. Yani, toplam ölü sayısı 524’ü buldu. Fakat madalyonun öteki tarafında da şöyle bir durum var: Garanti Antlaşması’nın verdiği tek taraflı müdahale hakkı sonucunda Kıbrıslı Rumlar büyük acılar yaşadılar. 182 bin Kıbrıslı Rum yerinden edildi. 2500 ölü ve ölü olduklarından kimsenin şüphe duymadığı 1508 kayıp Kıbrıslı Rum var. 1.5 milyon dönüm arazi, yüzlerce fabrika, hotel ve işyeri Türk tarafının eline geçti.”
Barışı tıkayan en önemli nedenlerden biri de bu tablonun arz ettiği mülkler ve araziler sorunu. Kıbrıslı Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ile Nikos Anastasiadis beşli ve çoklu zirve öncesi Cenevre’de buluştuğunda muhtemelen karşılıklı haritaları verecek. Manzara biraz daha netleşecek.
Kıbrıs’ta barış olacaksa pahalı bir barış olacak. 20-25 milyar dolarlık bir maliyetten söz ediliyor. Bunu kimin karşılayacağı meçhul. Tam bu noktada toplantımızın diğer konuşmacısı Prof. Dr. Ahmet Sözen, işi kolaylaştırmak için tarafların cömertçe davranması gerektiğinden bahsediyor:
“Müzakere sürecinde 19 ayda hatırı sayılır ilerleme oldu, garantiler başlığı hariç. Kıbrıslılar değil liderlerin liderliğinde giden bir müzakere. Toplumu buna katmak ve hazırlamak gerekiyor. Güven artırıcı adımlar atılmalı. Çözüm formülü çok basit: Kıbrıs Türk tarafı Rumlara cömert davranacak, onlar da Türklere.”
Tabii toprak takası ve tazminatlar kadar masayı dağıtan diğer faktör garantörler ve egemenlik hakları.
Liderler Annan Planı’ndan farklı olarak baş başa müzakere ederek birçok meselede uzlaşıp güvenlik ve garantiler başlığını garantör ülkelerin kucağına attı. Garantör ve güvenlik babında Türk askeri varlığının geleceği kilit önemde. Top Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin ayağına gittiğinde işin rengi hep zaman değişiyor. Annan Planı, Türkiye’nin 10 yıl içinde askerlerini çekmesini öngörüyordu.
Niyazi Kızılyürek’in müzakerelerle ilgili öngörüsü şöyle:
“Rumlar dönüşümlü başlığı, Türkler de toprak meselesini liderler masasına götürerek hata yaptı. Türkler toprak istiyorsanız garantörler meselesinde bizim istediğimiz olmalıdır demeye getiriyor. Malum, 1974 müdahalesiyle Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, Türkler de toprağı ele geçirdi. Anlaşma toprağa karşı yönetim üzerinden olacaktır.”
Kızılyürek’e göre, Türkiye’ye anayasal düzeni ve toprak bütünlüğünü korumak için müdahale hakkı doğdu ama müdahaleyle başka bir şey yaptı. Türkiye bölerek, Yunanistan darbe yaparak garantörlük anlaşmasını ihlal etti.
BARIŞ GARANTÖRLERİN İKİ DUDAĞI ARASINDA
Peki, 2004’te Türklerin kabul ettiği, Rumların reddettiği planda olduğu gibi olumsuz sonuç tekrarlanır mı? Ahmet Sözen’e göre, yeni referandumda ‘evet’ garanti değil. Sonuçlar tamamen çıkacak pakete bağlı.
Garantör ülkelerin tutumu da belirleyici. Kuzeyde birçok gözlemci özellikle Türkiyeli Türklerin yüzde 60’ının oyunun Türkiye’nin kararına bağlı olduğunu düşünüyor. Yani barış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iki dudağının arasında.
2015’te yapılan bir ankete göre Rumların yüzde 29’u evet, yüzde 16’sı hayır derken kararsızların oranı yüzde 55. Türk tarafında hayır oranı yüzde 40, evet oranı yüzde 28, kararsızlar yüzde 32. Kararsızlar her iki kampa da gidebilir.
Siyasi partilerin ‘evet’ten yana tutumları yanıltıcı olabiliyor. 2004’teki referandumda toplam oy oranları yüzde 64’ü bulan AKEL ve DİSİ’nin evet kararına rağmen, Rumlar planı ezici çoğunlukla reddetmişti.
Kilisenin tavrı da önemli. Fakat Karun’dan farksız olan Rum kilisesinin amentüsü de para. Bu kez koşullar 2004’ten farklı. 2004’te AB biletini cebine koymuş olan Rumların eli güçlüydü ve barış için bedel ödemekten kaçındılar. Aradan geçen zaman içinde AB hayal kırıklığı yarattı, ekonomik kriz Rumları çok sarstı ve şimdi Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgazın Türkiye üzerinden transferi gibi ekonomik faktörler barış cephesinin şansını artırıyor. Buna karşın Türklerin refleksi daha fazla Rumlaştı.
Güneyden AKEL temsilcisi Haris Polikarpu’ya göre son 12 yılda nüfusun yüzde 90’ının, nüfusun yüzde 10’u lehine daha da fakirleştiği Rum tarafında ekonomik faktörlere bağlı olarak bu kez barıştan yana umut var. Ancak Polikarpu bir ters etki olarak gelir dağılımındaki bozulmanın aşırı sağı büyüttüğünü ve Elam gibi bir partiyi meclise taşıdığını da not ediyor.
Gazeteci ve akademisyen Nicolaos Stelya da bir diğer garantör ülke olan Yunanistan’da popülizm ve aşırı sağın tırmandığına, Syriza’nın da dış politikada sağ partileri aratmadığına dikkat çekiyor. Bütün bunlar barışın önünde birer takoz.
VESAYET REJİMİNDEN NASIL ÇIKILIR?
Kıbrıslı Türklerin çözüme yüklediği anlam sadece adada bölünmüşlüğün bitmesi değil Türkiye’nin haklı müdahalesiyle oluşan haksız anormalliklerin sona ermesiyle de ilgili. Bu konuda BKP Başkanı İzzet İzcan’ın söylediklerini farklı kesimlerden de duymak mümkün:
“Çözüm olmazsa militarist yapıdan kurtulamayız. İktidarlar geliyor, gidiyor. Bütün partiler hükümet oluyor. Ama iktidar olamıyor. Vesayet düzeninden kurtulmak için çıkış yolu çözümdür. Geçici anayasa maddesi durdukça bütün denetim Türk Silahlı Kuvvetleri’ndedir. Burada temel kararlar koordinasyon konseyinde alınır. Parlamento eksik kalan kısımları tamamlar. Kendinizi iktidar ya da parlamentoda işlevsiz hissediyorsunuz. AKP ile birlikte Sünni İslam’a dayalı yaşam ve örgütlenme hayata geçiriliyor. Eğitim ve ekonomik alan entegre ediliyor. Türkiye’nin hegemon sermayesi büyük bir hamle içinde Kıbrıs’taki mülkiyet yapısını değiştiriyor. Özelleştirme adı altında kamuda ne varsa Türk sermayedarlara peşkeş çekiliyor. Elçilikte her bakanlığın masası var. İşler buradan kontrol ediliyor. Asimilasyon siyaseti devam ediyor. Türkiye’den bir bakan gelip ’28 bin vatandaşlık istiyorum’ diyebiliyor. Türk toplumu egemen yapının avucunun içine alınmıştır. Biz burada mahsur kaldık. Türkiye’nin hastalıkları buraya taşınıyor. Yolsuzluk yapan bir tek kişiyi yargılayamadık. Hak ihlalleri, işkence, dayak var. Türk toplumu yok olma ve asimile olma süreci yaşıyor.”
Kıbrıslı Türkler basitçe kumarhanelerden genelev işlevi gören gece kulüplerine, derin devletin gizli aygıtlarından elçilik ve Türk barış gücü komutanlığı marifetiyle kurulan vesayet düzenine kadar birçok sorunun kaynağı olarak Ankara’nın izlediği politikaları görüyor.
NAMLUNUN UCUNDAKİ AFRİKA
Anlatılan çok şey var ama sadece Afrika gazetesinin başına gelenler, sözünü ettiğimiz derin devlet olgusuyla bağlantılı anormalliği anlatmaya yetiyor. Afrika tazminat davalarıyla baş edemeyip Avrupa olan adını 1999’da Afrika olarak değiştirmiş bir gazete. Birleşmeden yana, sansür tanımayan, dili hayli keskin, muzip ve müzmin muhalif bir gazete. Tazminat davası çok; cumhurbaşkanına hakaretten dava, yabancı devlet başkanına hakaretten dava, KKTC ile Türkiye’nin arasını açmaktan dava, ‘Katil Bush’ manşetinden dolayı dava. Rumlara casusluk suçlamasıyla dava. Yayın Yöntemeni Şener Levent, son davadan kendisi iki yaşındayken babası casusluk suçlamasıyla öldürülmüş Yargıç Emine Dizdarlı’nın baskılara direnmesi sayesinde aklanmış. Dizdarlı şimdi ombudsman.
Şener Levent iki suikast girişiminden sonra masasına kamera görüntülerinin yansıtıldığı monitör koymuş. “Ogün Samast vakıaları”na kurban gitmemek için bir gözü ekranda.
Namlunun ucundaki bir adamın başına gelenlerle ilgili sorumlu makamlar ve Türkiye’nin tutumu Hrant Dink davası gibi utanç verici. “Şimdi bu monitör ne diye merak edeceksiniz” deyip anlatıyor:
“Bir delikanlı geldi, Ali Osman Tabak kapıyı açtı. ‘Şener Levent ile görüşeceğim’ dedi. Ali Osman şüphelenip içerde olmadığını söyledi. Silahını doğrultup ateş açtı. Ali Osman erken davranıp kapıyı kapattığı için kurtuldu. Adam giderken “Gelecek sefere böyle olmayacak” diye kapıya not bıraktı. Silahı Ercan Havaalanı’ının otoparkında bulundu. Üç ay sonra Türkiye’den beni aradı, ’10 bin lira verirsen emri kimin verdiğini ifşa ederim’ dedi, benimle pazarlık yaptı. Dört ay sonra başka biri geldi. O daha tehlikeliydi. Yine kapı çalındı, ‘Şener Levent’e bir zarf teslim edeceğim’ dedi. İçeri aldık. ‘Sana itiraflarda bulunacağım. Seni öldürmemi istediler’ dedi. ‘Beni niye vuracaktın’ dedim. ‘Seni vurursam kahraman olacağım’ dedi. ‘Peki niye vazgeçtin’ diye sordum. ’15 gün burada kaldım, seni sordum, herkes iyi biri dedi, ben de seni vurmaktan vazgeçtim’ dedi. ‘Gelmişken hatıra resmi çektirelim’ dedim, kabul etti. Birlikte fotoğraf çekildik. Sonra parası olmadığını söyleyince uçak biletini aldık ve Türkiye’ye gönderdik. Bir süre sonra tekrar geldi. Bu kez arkadaşlar ‘Şener Levent içerde değil, notun varsa telefonunu bırak biz seni arayalım’ dedi. Not bırakacakmış gibi yapıp silahını alınca arkadaşımız onu dışarıya itti, kapıya kurşun yağdırıp gitti. Eşgali bizdeydi ve polis yakaladı. İki yıl yattıktan sonra Türkiye’ye iade edildi, şimdi hapiste mi bilmiyorum. İki kez de matbaamızı bombaladılar. Bitmedi, milliyetçi parti karşı daireyi kiralamak istedi. Benim için geldiklerini biliyordum. Ev sahibi durumu anlatıp ‘Gelin siz kiralayın, beni de kendinizi de kurtarın’ deyince orayı da kiraladık. Gazetenin karşısındaki bina parlamento, diğer bina Cumhurbaşkanlığı Sarayı, ötekisi Türkiye Büyükelçiliği. Bu üç binanın ortasında oluyor bunlar.”
Mesaj açık, Afrika kendiliğinden susmazsa silahla susturulacak.
“Barış normalleştirir” tespitinin kapsamı geniş. Minareli Köyü’nde Türkiye’den gelip yerleşmiş Kürtlere kulak verdik. Kürtlerin nüfusu 20 bin civarında. Kürt’ün mazlumiyeti burada da değişmiyor. Anlatılanlara bakılırsa siyasi suçlardan arananlar KKTC vatandaşı olsalar bile yaka paça Türkiye’ye gönderiliyor, aileler bölünüyor, kötü muamele dersen ondan çok yok. Biri “Türkiye’ye gittiğimizde KKTC kimlik kartını tanımıyorlar, yere atıyorlar. Biz suç işlersek KKTC polisi aradan çekiliyor Türkiye’den JİTEM, Özel Harp Dairesi devreye giriyor” dedi. Kürtlerin Lefkoşa’da Doğu ve Güneydoğu Derneği adıyla bir sivil örgütleri de var. Pir Sultan Abdal Derneği’ne de gittik; Aleviler de çok dertli.
Özetle Kıbrıslı Türkler için barış, adanın birleşmesi kadar normalleşmesi ve vesayetin bitmesi için de bir umut. Ama gel gör ki stratejik çıkarlar her şeyin üstünde.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları














































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025