Ferdan ERGUT
CHP’nin temel sorunu tarihle. Aslında, memleketin temel sorunu tarihle! Toplum olarak bizi uçurumun eşiğine getiren sorunların bir bölümü kapitalizmden kaynaklıysa (sınıf ve ekoloji sorunları), bir bölümü de (benim “tanınma” sorunları dediğim kimlik-merkezli mağduriyetler) doğrudan doğruya Türkiye’de ulus devletin kurulma sürecinin özgüllüklerinden kaynaklanıyor, yani tarihten kaynaklanıyor. (1)
Aslında sadece CHP değil, solun önemlice bir bölümü de bu iki sorun arasında hiyerarşik bir ilişki kurmamak gerektiğini henüz bilincine çıkarmış değil maalesef. Hala sınıfsal sorunların, tanınma sorunlarını en üst kertede belirlediğini düşünüyorlar. Oysa her ikisi de yaşamsal önemdeki bu sorun alanlarının birbirlerinden özerk dinamikleri var.
Hele de söz konusu olan Türkiye gibi bir ülke olunca tanınma (yani tarih!) sorunları çok daha yakıcı oluyor. Bu sorunlar en kaba ifadesiyle dağılmakta olan bir imparatorluktan ulus devlete geçiş sorunlarıdır. Bu ülkede tarih, her ülkede olduğundan daha canlıdır. Tarihçilerin siyasal sorunları çözmek için bu kadar sık göreve çağrıldığı, her gazetenin bir “tarihçisinin” olduğu, televizyonlarda en çok izlenen saatlerin tarih programlarına ayrıldığı başka bir ülke bulmak kolay değil! Tarihle kurduğumuz/kurmadığımız bu marazi ilişkinin sebebi işte bu 100 yıllık tarihin aslında güncel bir mesele olmasından kaynaklanıyor. Bizde geçmiş, geçmiyor! Alevi Sorunundan Kürt Sorununa, Avrupa ile kurduğumuz/kuramadığımız ilişkiden gayrı Müslimlerin sorunlarına kadar çok önemli sorunlarımızın hepsi aslında tarihsel sorunlar. AKP ile başlamadı, AKP ile de bitmeyecekler…
Türkiye toplumunun değişik kesimlerinin değişik tanınma ve katılım taleplerine ve mücadelelerine yanıt veremeyen bir siyasetin toplumda bir karşılığı olacağını sanmıyorum.
Tanınma sorunlarının bir bölümü elbette ulus devletin kurulma döneminin öncesine uzanır. Fakat bütün bu mağduriyetlerin politikleştiği, merkezi bir devlete yönlendiği, örgütlendiği ve en önemlisi mücadele yöntemlerini belirledikleri dönem ulus devletin inşa dönemidir. O devletin pratiklerine bir yanıt olarak bu mücadeleler kendi yollarını çizdiler.
CHP işte bu tarihin kurucu unsurudur. Bir kurucu unsurun, kendi tarihiyle arasına mesafe koymasını beklemek belki de insafsızlıktır. Kendini solda tanımlayan birçok insan bence bu insafsızlığı yapıyor ve CHP’den kendi tarihiyle arasına mesafe koymasını bekliyor. Dahası, parti içinde azınlıkta da olsalar bir grup CHP’li bunu yapmaya da çalışıyor gerçekten. Fakat maalesef “tarih” dediğimiz o heyulanın bir gücü varsa işte böyle anlarda ortaya çıkar. Tarih, insanların yapıp ettiklerinden ibaret değildir. İnsanlar kadar kurumlar, üretim tarzı, coğrayfa, din, kültür, doğa da tarih “yapar”. Tarih, son tahlilde insanların yapıp ettikleri ile içlerinde bulundukları değişik yapıların etkileşimidir.
CHP’nin değiştiğini iddia edenler (daha doğrusu değişmesini arzulayanlar) bu tarihi göz ardı ediyorlar. Kurumların da kendi tarihleri, hafızaları olduğunu görmezden geliyorlar. Öznelerin kurumları dönüştürme kapasitelerini çok önemsiyorlar, kurumların özneleri biçimlendirme kapasitelerini çok küçümsüyorlar.
- CHP’de elbette “yenilikçiler” olarak adlandırmayı hak eden bir grup var. Sorun, bunların güçlerinin, fikri hazırlıklarının 100 yıllık tarihi yenip yenemeyeceğinde… Benim şüphelerim var. Kılıçdaraoğlu’nun CHP başına geldiği günlerin rüzgarını hatırlayalım. O rüzgar, gelenden çok gidenin yarattığı bir rüzgardı aslında! AKP ile başa çıkamayacağı anlaşılmış bir lider, görünürde siyasal olmayan bir nedenle ayrılmak zorunda kalmış ve yerine yeni bir umut belirmişti. O günlerde de yazmıştım: Bu ümidin altı boştu. Kılıçdaroğlu ve - o dönemde varsa- ekibinin Baykal CHP’sine muhalefet ettiğini gösteren hiçbir işaret yoktu; bir muhalefet platformu kurduklarına ya da herhangi bir politik metin ürettiklerine dahi şahit olmamıştık. Tam tersine, Kılıçdaroğlu yıllarca Baykal CHP’sinin merkez yöneticiliğini yapmıştı. (2)
Sonuç olarak CHP’deki lider değişimine giden sürece damgasını vuran, CHP’yi özgürlükçü bir hatta sokmaya çalışanların mücadelesi olmadı. Sürece damgasını vuran ana dinamik, kişiler etrafında birleşen ve hangi programatik zeminlerde ayrıştıklarını (veya tekrar buluştuklarını) bilemediğimiz koalisyonların iç hesaplaşması oldu. Koalisyonların bu kadar çabuk kurulup, bu kadar çabuk yıkılmasının esas nedeni ise programatik ve ilkesel bir tartışmanın söz konusu olmamasıydı.
Kılıçdaroğlu liderliği böylesi bir iç mücadelenin içinden gelmediği içindir ki, bütün amacını parti bütünlüğünü korumaya adadı. Bana öyle geliyor ki, Onun temel hedefi, “eski” CHP’nin teorik/pratik eleştirisi üzerinden “yeni” CHP’yi yaratmaktan çok, parti içindeki “yenilikçiler” ve “ulusalcılar”ı fedaratif bir yapıda tutmaktı. Daha fazlasını hedefleyemezdi. Zira, başta Kürtler olmak üzere Türkiye toplumunun tanınma taleplerinin ulaştığı düzeyin radikalliği düşünüldüğünde CHP’nin bu taleplere kendi tarihi içinden bir yanıt vermesi mümkün değildi. Kılıçdaroğlu, tarihin gücüyle karşı karşıya gelmişti. Ve bu güçle mücadele etmeye değil, uzlaşmaya karar verdi. Tanınma taleplerine yanıt vermesi durumunda CHP’nin 100 yıllık patikasının oluşturduğu bütün dengeler alt üst olacak ve parti dağılacaktı. Son dönemde parti içinde yaşananlar gösteriyor ki Kürt Siyasal Hareketi mevzi kazandıkça “ulusalcılar”ın dünyası bir varoluş mücadelesine dönüşüyor ve artık Kılıçdaroğlu’nun bu uzlaşma çabası bile onlar için önemsizleşiyor.
CHP’nin aslında bu 100 yıllık uzun dönemli patikasının yanında bir de kısa dönemli (20 yıllık) patikası var. 1970’ler, yüzünü biraz olsun toplumsal sorunlara dönmeye başlamış CHP için belki de yeni bir patikanın başlangıcı olabilirdi. Ama 12 Eylül geldi ve süreç sert bir biçimde durduruldu. Bu noktada bir parantez açmalıyım: CHP gibi bir parti kapitalist düzeni aşma boyutuna gelmedikçe emekçi sınıfların ücret ve örgütlenme taleplerini göreli olarak daha kolay karşılayabilir; hatta bu taleplerin düzen sınırlarının dışına taşmaması için cevval de olabilir. Başlarken sınıf ve kimlik mücadelelerinin birbirine indirgenemeyeceğini söylemiştim. CHP bunun iyi bir göstergesidir. 1970’lerde sınıf mücadelesi yükseldiğinde bu mücadele ile –elbette sınırlı bir biçimde de olsa- etkileşmeyi başarmıştı CHP. Fakat aynı durum tanınma/kimlik taleplerinde gerçekleşmeyecektir. Zira Türkiye toplumunun temel fay hatlarını da gösteren bu talepler ile CHP’nin kurucu ideolojisi ve temel politik ilkeleri arasında kan uyuşmazlığı vardır.
Sonuçta, Baykal 12 Eylül’ün getirdiği bu zorunlu kesintiden de yararlanarak CHP’yi tekrar ana yatağına geri çekti ve “Cumhuriyet değerleri” ekseninde yeniden kurdu. Ben Baykal dönemini başarısız olarak değerlendirmiyorum. Bu dönemde, Kürtler ve Şeriatçılar olarak iki ana düşman tanımlandı ve bu düşmanlar üzerinden yaratılan korku sayesinde yüzde 20 mertebesinde bir oy tabanı konsolide edildi. CHP’nin topluma sunduğu mesaj çok netti. Ne dediği anlaşılır bir partiydi. Bu mesajın toplumdaki karşılığının da üç aşağı beş yukarı bu mertebede kalacağı biliniyordu elbette. Ve öyle de oldu. (3)
Oysa şu andaki görüntü bambaşka… Programatik/ilkesel zeminlerde şekillenmeyen bir süreç sonucunda lider değişti ve bütün partinin tek hedefi Baykal’a göre daha sempatik bir liderle daha fazla oy kazanmaya endekslendi. İlk başlarda kimse ilkesel meseleleri dert edinmiyordu. Laiklik söyleminin geriye atılıp iş ve aş meselelerini öne çıkarmanın yeteceği varsayıldı. Tanınma sorunları partinin hala gündeminde değildi. Kılıçdaroğlu’nun Alevi Sorununu her seferinde teğet geçmesini, Et-Balık Kurumunu bölgeye yaymak ile Kürt Sorununun çözümü arasında kurduğu bağlantıyı falan hatırlayalım. Bütün bu süreçte CHP merkezi, fincancı katırlarını ürkütmeden yol almaya çalıştı.
Oy kaygısının neredeyse tek belirleyen olduğu bir ortamda –çok manidar olduğu için bu örneği veriyorum- iki Aygün’ün birden milletvekili olmasında bir sakınca görünmedi mesela. Her biri kendi çevresinden oy getirecekti. Türkiye’de tanınma sorunlarının yarattığı talepler bu düzeylerde olmasaydı proje belki başarılı olabilirdi. Ama son tahlilde ulus-devleti tartışmaya açan bir Türkiye’de Hüseyin Aygün ile Sinan Aygün arasında salınan bir parti uzun süre iç bütünlüğünü koruyamazdı. Baykal döneminin ne dediğini bilen CHP’si, yerini işte bu CHP’ye bıraktı.
CHP içindeki gerilimin, sürdürülebilir olduğunu sanmıyorum. Bu gerilimi, kaçınılmaz sonuna doğru götürecek olan da Kürt Sorunudur. Bu sorun ulus devlet sorunudur; anayasa sorunudur. “Eski” ya da “derin” CHP dedikleri, tarihsel CHP Anayasa tartışmalarında daha fazla kendini gösterecektir. Nitekim şimdiden birçok kilit meselede MHP ile birlikte hareket ettiklerini gözlüyoruz.
Müzakere süreci başarısız olursa –ki hiç uzak bir ihtimal değil- CHP örgütsel bütünlüğünü bir müddet daha sürdürür. Fakat müzakere başarılı bir biçimde ilerlerse, yani Kürtlerin ulus-devletin kuruluş mantığını aşan tanınma talepleri karşılık bulursa CHP bu haliyle yola devam edemez. Türkiye toplumu bütün kesimleriyle ana dilde eğitimi, bölgesel ve özerk yönetimleri, Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesini, genel affı v.s. tartışmaya başladığında, bu tartışmalar mesela MHP’de bir tahribata yol açmaz. Ama aynı şeyi CHP için söyleyebileceğimizi sanmıyorum. Tartışma süreci kırılmayla sonuçlanabilir. Kimin kalıp, kimin gideceğini elbette kestiremeyiz. Bana öyle geliyor ki tarihsel CHP’nin temsilcileri mülkiyeti elde tutmaya devam ederler. Sonucu görmek için çok fazla beklemeyeceğiz sanırım. Yerel seçim sonuçları bu açıdan belirleyici olur.
Yukarıda açıklamaya çalıştığım nedenlerle – ve elbette yanılgı payıyla birlikte- CHP içinde anlamlı bir dönüşümü mümkün görmüyorum. Ne kurumun tarihi, ne de böylesi bir dönüşüm için uğraş verenlerin kolektif örgütlülük düzeyi ve entelektüel/politik hazırlıkları bunu sağlamaya yetmeyecek diye düşünüyorum.
- AKP’nin hegemonik iktidarına bir karşı-hegemonya ile yanıt verecek yeni bir siyaset anlayışına ve zeminine ihtiyacımız var. Bu zemin, tarihin yüklerinden mümkün olduğunca arınmış, bütün politik gündemini AKP’ye hizalamamış bir zemin olmalıdır. Başta CHP olmak üzere, Türkiye’deki muhalefetin temel sorunu, önce AKP’nin eylemesini bekleyen ve ardından ona tepki veren bir strateji izlemesidir. Karşı-hegemonya kurmayı hedefleyen bir muhalefet ise tepkisel değil; öncelikle alternatif olmalıdır. Bu alternatif de esas olarak Türkiye’nin dört temel alandaki adalet taleplerine dair söz söyleyerek, çözüm üreterek olabilir diye düşünüyorum: İktisadi adalet, katılım adaleti, tanınma adaleti ve çevre ve iklim adaleti. Bu alanların her birinin özgül koşulları ve değişik özneleri var. Bu alanları, bütünlüklü bir siyasetin bileşenleri kılamadığımız müddetçe karşı-hegemonik bir siyaseti de kurgulayamayacağız demektir. Üyesi bulunduğum Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin, Türkiye’nin mağduriyet üreten temel alanlarını saptamış ve bu alanlar arasında hiyerarşik bir ilişki kurmayan siyaset anlayışıyla böylesi bir zemini oluşturma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyorum.
NOTLAR:
(1) Bu yazı Taraf Gazetesinin “CHP ve Sosyal Demokrasinin Krizi” başlığıyla hazırladığı soruşturmaya yanıt olarak yazılmıştı. Gazetedeki yer kısıtı nedeniyle ancak sınırlı bir bölümü 20/2/2013 tarihli gazetede yayınlanabilen yazının tamamını Turnusol’da paylaşıyorum.
(2) Kasım 2010 tarihli yazı için bkz. http://www.turnusol.biz/public/makale.aspx?id=7709&pid=19&makale=CHP%20yan%FDt%20olabilir%20mi?
(3) Biri uzun, biri kısa bu iki patikanın belirleyiciliği için bkz. http://www.turnusol.biz/public/makale.aspx?id=14975&pid=19&makale=CHP
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları









































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.01.2015
28.07.2015
30.05.2015
5.02.2015
27.10.2014
21.06.2014
3.06.2014
26.04.2014
4.04.2014
20.02.2014