Figen Çalıkuşu
Türkiye’de 2024 yılında 10 milyon civarında olan madde bağımlısı sayısı, 2025 itibarıyla 15 milyona yaklaşmış.
Verilerde insanın içini titreten başka bir bilgi de var; uyuşturucu kullanım yaşı 12’ye kadar düşmüş.
Yılın sonuna doğru ünlülere yönelik uyuşturucu operasyonları tam gaz devam ederken, Dünya Uyuşturucu ile Mücadele Federasyonu verileri de çıkageldi.
Ünlülere yapılan bu operasyonlar, bu sayının düşmesine yardımcı olacak mı?
Benim adliyelerdeki dosyalardan gördüğüm ipin ucu torbacılarda kesiliyor, torbacılara uyuşturucular gökten zembille iniyor sanki.
Kolombiya’dan İzmir’e gönderilmek istendiği Kolombiya resmi yetkilileri tarafından açıklanan 4.9 ton kokainden tutun da Özgür Özel’in KKTC ile ilgili vahim açıklamalarına kadar benzer gelişmeler zaman içinde unutturuldu.
Peki, 15 milyon insanımız bağımlı hale gelirken güvenlik bürokrasimiz tatile mi çıkmıştı?
Çocuklarımız, gençlerimiz ile milyonlarca insanımızın bağımlı hale gelmesi esaslı bir güvenlik sorunu değil mi?
Yıl boyunca “güvenlik” tartıştık ama sanırım esas güvenlik meselemiz olarak aklımıza ülke insanımız gelmedi, gençlerimiz gelmedi, çocuklarımız gelmedi.
Çünkü Ankara ve güvenlik bürokrasisini meşgul eden “esas güvenlik sorunu” başka: Suriye’nin istikrarı ve güvenliği…
Ve elbette ulusal güvenliğimiz için tehdit olarak kabul edilen SDG.
Öyle ki Savunma Bakanı Güler, “Suriye'de istikrar ve güvenliğin sağlanmasının, terör örgütleriyle mücadele edilmesinin milli güvenlik açısından hayati önemde olduğunu” söylüyor.
Dışişleri Bakanı Fidan da vurguluyor:
“Suriye’nin istikrarı, Türkiye’nin istikrarı demektir.”
Her iki isim de ısrarlı bir şekilde SDG’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda varlık göstermesinin hem Türkiye hem de Suriye için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu söylüyor ve yılsonuna kadar askeri entegrasyon olmaz ise askerî harekât uyarısını yapıyorlar.
Hafta başında da Şam’a hızlı bir ziyaret yapıldı. Fidan’ın “3+3 formatı” olarak isimlendirdiği MİT Başkanları, Genelkurmay Başkanları ve Dışişleri Bakanları bir araya geldi.
Suriyeli yetkililerle Şam'ın "SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG ile yürüttüğü müzakerenin” gidişatıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını ve İsrail'in "bölgede yayılmacı" politikalar izlemek yerine, bölge ülkeleriyle karşılıklı rızaya dayanan bir anlaşma ve anlayış birliğinde olmasının Suriye’nin istikrarı için önemli olduğunu aktardılar.
Kısacası açlık sınırı altında belirlenen asgari ücret gibi yakıcı toplumsal durumlar bir yana, Suriye bir yana… Uyuşturucu sorunu bir yana, Suriye bir yana.
Çok eskilerden beri bölge ile derin bir ilişkisi olduğu anlaşılan ABD eski Ankara büyükelçilerinden Peter Galbraith ise bize aynı bugünkü Suriye’deki duruşa benzer bir tavır alıp da sonra tam tersini yaptığımız benzer bir örneği anımsatıyor:
“Türkiye, Suriye Kürtleriyle yeni dönemde nasıl ilişki kuracağını değerlendirirken bence Irak Kürtleriyle olan ilişkilerinin tarihine bakmalı.
1988’de Celal Talabani, Washington’a geldiğinde ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmesini ben ayarlamıştım.
O zaman Türkiye’nin Cumhurbaşkanı hala Kenan Evren’di. Ve Evren, Talabani’den bir gün sonra Washington’daydı. ‘Neden Kürt teröristlerle görüşüyorsunuz?’ diye tepki göstermişti.
Bugün Türkiye’nin tüm komşularını düşünün.
En iyi ilişkilere sahip olduğu komşusu hangisi?
Irak Kürdistanı. Peki Irak Kürdistanı’na en çok yatırım yapan kim? Türkiye.
Beni dinleyeceklerini sanmıyorum ama bana sorsalar Türklere tavsiyem, Suriye’de işlerin kendi seyrinde ilerlemesine izin vermeleri.
Çünkü nasıl yönetilecekleri Suriyelilerin çözmesi gereken bir mesele.”
Çok yabana atılacak bir örnek ve öneri değil.
Irak’ta yapılan hata aynen tekrarlanıyor gibi.
Hep aynı terane:
Güvenlik, güvenlik, güvenlik.
Özgürlüklerimizin yok edilmesine vesile de olan bu güvenlik tutkusunun sonunda bir bakıyoruz ki güvenlik adına yanlış politikalar izlemişiz.
Güvenlik diye tutturanlara sormak lazım: çocuklarımızın, gençlerimizin, milyonlarca insanımızın bağımlı hale gelmesi esaslı bir güvenlik sorunu değil mi?
Acaba siyasi iktidarlarımız, Nasrettin Hoca gibi “içerde kaybettiklerini dışarda” mı arıyorlar?
Eğer öyleyse aradıklarını hiçbir zaman bulamayacaklar.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.12.2025
12.12.2025
5.12.2025
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025