Gürbüz ÖZALTINLI
Davutoğlu’nun tespiti gerçeği yansıtıyor. Yüzde altmış blok mantığı çöktü. AKP’yi yalnızlaştırmak ve Erdoğan’ı tasfiye etmek için kurgulanan bu strateji bazı küresel / yerel güçlerin hevesini yansıtıyordu. Devlet Bahçeli’nin daha seçim gecesi HDP karşıtlığı üzerinden verdiği “üzerime gelmeyin bu oyunda yokum” mesajına rağmen, Cemaat ve CHP, kamuoyu önünde azarlanmaya yol açacak derecede ısrarlı davrandılar. Blok kavramını ortaya atan Kılıçdaroğlu, Bahçeli’ye başbakanlık rüşveti teklif etmeye kadar götürdü işi. Kürt hareketi de “AKP’siz hükümet” formülüne açık olduğunu gizlemedi. Fakat bu zorlamalar stratejinin işlemesine yetmedi. Plan çöktü.
Buradan bazı sonuçlar çıkartabiliriz.
Öncelikle MHP’nin tutumu çoğu yorumcuyu hiç şaşırtmamış gözüküyor. Birçok kalem, Bahçeli’nin tutumunun doğal; Cemaat ve CHP’nin zorladığı yolun hayalci olduğu üzerinde durdu. Bahçeli’nin daha ilk gece aceleyle ortaya koyduğu tutum da bu değerlendirmeleri haklı çıkartıyor. Sonuçta “tasfiyeci blok” aklının siyasi karşılığının olmadığı anlaşıldı. Ancak yine de şimdi tanık olduğumuz başarısızlığın baştan beri öngörülebilir olduğunu, “Blokçuların” bir hayale yatırım yaptığını ben pek düşünmüyorum. Dolayısıyla, MHP’nin siyasetini “doğal” karşılamak yerine, üzerine kafa yorulmaya değer buluyorum.
Birincisi; ortaya çıkan tablo, biraz kapalı kutu olan bu partinin bir dönem konspiratif yöntemlerle üzerine gidilmesine; gerek yerel seçimlerde gerekse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ile blok siyasetine yaklaşmasına rağmen dizayn edilemediğini gösteriyor. CHP’ye söz geçiren çevrelerin MHP üzerinde etkili olamadığı açıkça gözüküyor. MHP, kendi parti çıkarlarını merkeze koyan bir akıl tarafından yönetiliyor ve dış etkilere karşı belirgin direnç taşıyor.
İkincisi; Bahçeli kendisine yapılan teklifi, temsil ettiği milliyetçi hassasiyetler karşısında sadece HDP’nin dışarıdan desteğini kabul etmekten ibaret bir “günah” la sınırlı görseydi belki yine bir derecede katlanılabilir bulabilirdi. Bunun temel şartı, Türkçülüğü kabul edilebilir sınırlara çekerek merkez sağa açılan kalıcı bir iktidar partisi olabilme şansının varlığına inanmasıydı. Bunun koşulu ise Kürt sorununun “çözülebilir bir iç mesele” olarak tanımlanabilmesiydi. Dolayısıyla, gelinen noktada bu yönelimin MHP için ütopik kalacağı açık.
Bu iki değerlendirmeye bağlı olarak üçüncüsü; Bahçeli’nin, içine çekilmeye çalışıldığı oyunun kurucuları hakkında fikri olmadığını düşünemeyiz. Bu oyunda kendisinin kaldıramayacağı rollere itileceği; kişiliksizleşerek harcanan oyuncu olacağı endişesinin ağır bastığı anlaşılıyor. MHP’ye duyulan ihtiyacın Erdoğan’ın tasfiyesi ve AKP’nin istenen çizgiye çekilmesiyle sınırlı olduğu açık. Bölgede Kürt dinamiğinin aldığı yön ve Batı’nın tutumuna bakıldığında, Erdoğan’dan sonra sırada kendisinin olacağını düşünmemesi için neden yok. Bizzat AKP deneyimi, bu güçlerle dans etmenin zorlukları hakkında yeterince öğretici.
Bütün bunlardan hareketle; Bahçeli’nin davet edildiği oyuna kendi tabanı ve politik yatırımı açısından bulabileceği en işlevsel gerekçeye sığınarak kapıyı kapattığını düşünüyorum. Teklifi ilk günden elinin tersiyle iterken kurduğu “HDP ye tavizsiz karşı duruş” söyleminin samimi doğal bir nedenden çok, politik okumaya dayanan bir tutumun gerekçesi olduğunu düşünüyorum.
Bütün bunlara bağlı olarak da MHP’nin iktidar dışında kalma arzusunda samimi olduğunu sanıyorum. Bölgesel dinamiklerin Türkiye’yi çok zorlayacağı, önemli güçlerin iktidar üzerinde baskıyı arttıracağı böyle bir dönemde muhalefet rolünü daha işlevsel görüyor olması şaşırtıcı olmaz. AKP- MHP koalisyonu zannedildiği gibi en yakın ihtimal olmayabilir.
Tasfiye planının gösterdiği başka bir sonuç da CHP’ye ilişkin. Bu partinin yönetiminde Başkan’ın ve görünen yetkili kurulların formel bir işlevi olduğu bilinmeyen bir şey değildi. Süreç bunu açıkça teyit etti. CHP’nin özerk bir siyasi aktör olmaktan çıkartılıp doğrudan kumanda edilebilir yapıya dönüştürülmesi Baykal’ın tasfiyesi ile başladı. Bu partinin tapeleri elinden düşürmediği 17-25 Aralık performansı; Sarıgül’lü, Mansur Yavaş’lı adaylarla girdiği yerel seçimler; Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinden çatı aday politikası; ulusalcıların sessiz ve derinden tasfiyesi ve nihayet “% 60 blok” zorlaması ”görünmeyen” oyuncular hakkında yeterince fikir veriyor. Bu partiyi Cemaatin ele geçirdiği hakkında en azından ben bilgiye dayalı bir iddiada bulunabilecek durumda değilim. Fakat izlenen “paralel” politikalar göz çıkartacak kadar açık. Yine de, CHP’de tek bir güçten ziyade, hesapların çakıştığı daha geniş bir konsorsiyumun etkili olduğunu varsaymak daha gerçekçi.
“Tasfiye Bloku” politikasının çöküşünün bu parti üzerinde ve genel siyasette Gülenist yapının daha da etkisizleşmesine yol açacağını bekleyebiliriz. Olası bir AKP- CHP koalisyonunun bu örgütün korunmasına hizmet edebileceğini sanmıyorum artık. AKP tasfiyecilerin tasfiyesinde ısrarlı olacaktır ve buna gücü yeter.
Ben de, bütün güçlüklerine rağmen hem AKP, hem CHP hem de Türkiye açısından en –hatta tek- uygun seçeneğin AKP-CHP koalisyonu olacağını düşünenlerdenim. Bu projenin Erdoğan’ı tasfiye ve AKP’yi teslim alma aklını güçlendirmeye değil, tersine uzlaşmaya fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. AKP’yi de, içeride ve dışarıda dönüştürücü enerjisini yenileyebileceği kesimlere açma potansiyeli taşıdığına inanıyorum. Toplumsal gerilimin azalmasına; Kürt sorunun taraflarca daha rasyonel zeminde ele alınmasına ve daha geniş toplumsal kesimlerin demokratik değişime ikna edilmesine hizmet edebilir.
Buna alternatif olarak tartışılan AKP-MHP koalisyonunun ise hem ilgili partilere hem de Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunların çözümüne hiçbir yarar sağlamayacağını, tersine gerilimli, riskli bir iklim yaratacağını söyleyebiliriz.
Olağanüstü bir temsil yeteneği taşıyan bu Meclisin, siyasetin normalleşmesi fırsatına dönüşebilmesi için uzlaşıcı sağduyunun sesini yükseltmesi gerekir.
İntikamcı çağrılar, güç tehditleri, meydan okumacı tutumlar, bu ülkede yaşayan hiç kimseye iyi bir gelecek vaat etmiyor…
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023