Hadi ULUENGİN
HALEP oradaysa arşiv buradadır, bu satırlar yazarı Esed hanedanına tavır almak için Ankara- Şam ilişkilerinin bozulmasını beklemedi. Tam tersine!
Peder zamanında zaten ara açıkken Baas oligarşisine nasıl karşı çıktıysa, hükümet daha sonra mahdumla halvete girdiğinde de yeni dostluğa itibar etmedi ve “el insaf” dedi.
***
ZİRA genel olarak totaliter rejimlerin, özel olarak da Suriye yönetiminin karakterine vâkıf olanlar için güney komşumuzun “içeriden” değişemeyeceği çoktan kesinlik kazanmıştı.
Ailevi- mezhebî diktatorya öylesine bir mekanizma üzerine inşa edilmişti ki, tek bir kart çekildiğinde bütün şatonun yıkılması kaçınılmazlık arzediyordu.
Nitekim hayatın seyri yukarıdaki gerçeği ispatladı. Beşşar Esed oligarşik iktidarı koruyabilmek için babasına bile rahmet okutan katliamlarla ülkesini bugünkü kaosa sürükledi.
Dolayısıyla, nabza göre şerbet vermeyen bu satırlar yazarının tutumu hem en baştan beri ahlâki, vicdani ve siyasi açıdan ilkesel oldu; hem de bugün Suriye konusunda kopartılan “sulhperest”yaygarayla uzlaşmayan tavrı yine gerçeklerin inatçılığından kaynaklandı.
***
TABİİ bu “sulhperest” kelimesini kullandığınız an “barış” demagoglarının sırtınıza “savaş kışkırtıcısı” (!) yaftasını yapıştırması rizikosunu baştan kabullenmiş oluyorsunuz.
Cürmü kadar yer yakar, kabullendim! Ama yine de “i”lerin üzerine nokta koyacağım.
Hayır, rejiminden tiksinsem dahi Suriye’yle arbede istemiyorum! Nitekim Türk jeti aynı ülke hava sahasında düşürülünce ilk yazıdan itibaren TSK açıklamasını ciddiye almadım.
Şam’ın meşru müdafaa hakkı kullandığını belirttim ve misillemeye karşı çıktım.
Tekrar aynı şekilde, sivil Suriye uçağının önceki gece Ankara’ya indirilmesini de saçmalık addediyorum. Böylesine alarga davranışlar haklı zemini haksız kılmaya yarıyor.
Demek ki burada da ilkeli ve gerçekçi duruyorum ve “savaş narası” falan atmıyorum.
***
PEKİ de o narayı “barış”a dönüştürerek kim atıyor? Koroyu hangi şefler yönetiyor?
Biraz iyi bakın, biraz cilâ kazıyın ve biraz cemaziyel’evvel araştırın!
Kim ki dün soyut bir emperyalizm öcüsü arkasına saklanarak Kuveyt işgalinde Bağdat Saddam’ını; Bosna ve Kosova kıyamında Belgrad Miloseviç’ini; İkiz Kuleler katliamında Kâbil Taliban’ını veya Arap Baharı’nda Trablus Kaddafi’sini canla başla sahiplenerek iyi niyetli fakat saftirik “kuş”ları“barış” (!) yemiyle tavlamaya kalkışmıştı, işte bugün de onlar Beşşar Esed’i ve Baas oligarşisini yaşatmak için aynı tür vaveyladan medet umuyorlar.
Ne yukarıdaki rejim ve kişilerin hep totaliter karakter arzetmesi, ne de tatavacıların hep ortak kimlik, hep ortak kurum, hep ortak ruhiyat yansıtması ise tesadüf oluşturuyor.
Damar tektir ve “sol” (!) lâfazanlık kullanan “ulusalcı” manipülatörlerin ta kendisidir!
Bunu görmemek, saptamamak, anlamamak için de kör, sağır ve dilsiz olmak gerekiyor
Üstelik Şam oligarşisiyle Türkiye’deki bir bölüm yurttaşın mezhebî aidiyet paylaşması “duygusal yakınlık” yaratıyor ki, önceki dezenformasyon kampanyalarına kıyasla 5. Kol öncülerin koroya hanende ve sazende devşirmesi şimdi daha kolay bir ortamda gerçekleşiyor.
***
TABİİ, tabii ki barış! Aksini kim isteyebilir? Fakat asla “barışperestlik” değil!
Kavramlar arasındaki hayati farkı es geçtiğimiz ölçüde tüm totaliter ideolojilerin kendi savaşlarını kazanmak için karşı safta daima “sulhperestlik” körüklediği gerçeğini ıskalarız.
Dolayısıyla da “barış” gibi sonsuz meşru bir talebin ancak demokratik toplumlarda dile getirilebildiğini unutarak Esed ve avenesinin ceberut toplum muhafızlığına hizmet ederiz.
Suriye konusundaki ikilem savaşla barış arasında değil özgürlükle esaret arasındadır.
Bir de tuzağa düşen “kuş” saftirikliğiyle ufku tarayan kartal bakışı arasındadır!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015