Hadi ULUENGİN
YAZININ başlığına aldanmayın. Yani o enfes romanı da aynı adı taşıyor diye lâfı evirip çevirip son Orhan Pamuk vukuatına getirecek değilim.
Çünkü malûm, sırtına “komünist” yafta yapıştıran ve Stalinist anayla, Kemalist babanın zinasından peydahlanan şu hilkat garibesi ulusalcı çetelerden biri Pamuk’u geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde konuşturtmadı.
Ne diyeyim?
***
YAPABİLECEĞİM tek şey ancak aynı Üniversite öğrencilerine sitem etmek olabilir.
Yok, bu sitem kelimesi hafif, hem de çok hafif kalıyor. Öfkemi dışavurmaya yetmez.
Ama “yuh” dersem de fazla ağır kaçacak.
Dolayısıyla ikisi arasındaki bir “kınama” kelimesini kullanacağım.
***
EVET, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini kınıyorum! Üstelik de şiddetle kınıyorum!
Yukarıdaki zorbalık karşısında sinmelerine nasıl akıl sır erdirebilirim ki?
Nasıl oluyor da kampüsteki ezici, fakat yazık ki kuzular, daha doğrusu koyunlar gibi sessiz ve uysal çoğunluk ifade ve akademi özgürlüğünü tasallut altına alan bu ultra-marjinal; ultra-marjinal olduğu ölçüde de küstah güruha asgari bir demokratik tepkiyle karşı durmuyor?
Nasıl oluyor da, “Yetti! Burası ne Rus intelligentisiayı ölüme gönderdiğiniz Gulag, ne de Varlık Vergisi azınlıklarına taş kırdırttığımız Aşkale… Burası üniversite ve Ali de konuşur, Veli de konuşur” diye terslemek cesaret ve basiretini gösteremiyor?
O üniversite ki, adı üstüne, evrensel anlamındaki “universus” kökeninden türemiştir.
Yani kâinattaki her şeyin sorgulandığı ve tartışıldığı en hür ve en üst kurumdur.
Oysa şu işe bakın ki Türkiye’nin böyle bir kurumundaki sessiz çoğunluk tükürükle boğabileceği üç- beş ulusalcıya pes ederek Pamuk’un konuşturulmamasını sineye çekmiştir.
Üstelik de, sanki bir suçmuş gibi “liberal” olduğu gerekçesiyle söz hakkı gaspedilen yazar aynı Türkiye’nin Nobel ödülünü kazanabilmiş yegâne ve yegâne şahsiyetidir.
Dolayısıyla, ister pısırıklıktan, ister ilgisizlikten, isterse de korkudan olsun…
Sosyal-faşist cazgırlığa boyun eğerek en meşru “universus” haklarından müsrifçe feragat ettikleri için Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini kınamak da aynı ölçüde meşrudur.
***
SOSYAL-faşist ya!
Bu cins faşizm ulusalcılığın doğasında mevcuttur. Ta kendisidir. Onsuz da var olamaz.
Nitekim aynı ulusalcılığın “sol” boyayla cilalanmış bir totalitarizm olduğunu ve imkân bulduğu anda da, en yakın örneği işte yukarıda, değil kendileri gibi düşünmeyenlere ifade özgürlüğü tanımak, onları fiziki olarak yok etmekten kaçınmayacağını boşuna söylemiyoruz.
Bugün kampüste mikroskobik bir azılı azınlıkken bile Orhan Pamuk’u susturmak isteyenlerin maazallah ellerine fırsat geçtiği takdirde yarın neler yapacağını siz tahayyül edin.
Dolayısıyla, Boğaziçi’nin ve diğer bütün üniversitelerin öğrencileri!
“Universus” evrenselliğinizden asla taviz vermeyin ve hangi totaliter ideolojiden olursa olsun, üç- beş zorbanın en meşru hakkınızı gaspetmeye kalkışması karşısında pısırık, sessiz ve “tarafsız” (!) durmayın ki, yarın siz de bütün kürsülerde konuşabilmek, bütün amfilerde dinleyebilmek, bütün forumlarda izleyebilmek özgürlüğünden mahrum kalmayın!
Ve umalım ki ne o Boğaziçi’nde, ne de başka yerde Pamuk vukuatı artık tekrarlanır.
***
FAKAT o ne? En başta kar lâfını Nobelli yazara getirmeyeceğimi söylemiştim ama işte satırlar çığırından çıktı ve nihayetinde de bütün sütun bu içerikle doldu.
Neyse… Dışarıda hiç mi hiç iç açıcı olmayan ve sulu sepken düşen bir kar yağıyor…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015