Hadi ULUENGİN
İRAN pazartesi günü uzaya kendi füzesini fırlattı.
Kimse “Acem palavrası” diyerek burun kıvırmaya kalkışmasın.
Dev bir imparatorluk geleneğinden süzülen ve tekno-enformatik evrimi Türkiye’den çok daha önce ve çok daha kararlı biçimde izlemiş olan Farsî devlet küçümsemeye gelmez!
Yukarıdaki abes deyim ne mazideki, ne de günümüzdeki İran gerçeğiyle bağdaşıyor.
***
GERÇİ yine de Ahmedinejad döneminde lâfı haklı çıkartacak şeyler olmadı değil…
Meselâ uyduruk bir maket “yüzde yüz yerli, görünmez uçak” reklamıyla pazarlandı.
Fakat yörüngeye yerleştirilen yeni uydu Kâhir adındaki o jet numunesine benzemiyor.
Zaten de hafta başında fırlatılan Safir füzesi dördüncü defa başarılı oldu.
Ve tabii Tahran sivil bir girişimden bahsediyor. Muhtemelen bugün için doğrudur.
Ama İran’ın atom bombası imalatı peşinde de koştuğu Bursa’daki sağır sultanın dahi bildiği bir sır olduğuna göre, rampaların eninde sonunda askerî- diplomatik işlev göreceğini saptamak için kâhin olmak gerekmiyor.
Dolayısıyla da ABD hem bizzat kendisi için, hem de İsrail’in bir delilik yapıp tesislere “tedbirî” (!) biçimde saldırarak hır çıkartabileceği endişesiyle pimpirikleniyor.
***
ÖTE yandan, gerek yukarıdaki türden füzelere, gerekse de nükleer bombalara zaten çoktan sahip olan Kuzey Kore önceki gün aynı ABD’yi resmen savaşla tehdit etti.
Hattâ kızıl hanedanın son bücürü Kim Cong-un bu ülkedeki en yüksek organ olan Savunma Komisyonu aracılığıyla Birleşik Amerika’ya karşı bir atom saldırısı düzenlemek ve ona “en acı felaketleri tattırmak” ihtarını verdi.
Belki delidir, ne uydursa yeridir diyerek tehdidin içi kof ve atmasyon dozu yüksek bir şantaj olduğu düşünülebilir ama ben buradan itibaren şu esas noktaya gelmek istiyorum.
***
İŞTE bir yandan İran’ın uzay füzesi, diğer yandan Kuzey Kore’nin nükleer bombası ve beri yandan da sayılamayacak kadar çok terör, tedhiş, ayırımcılık gailesi falan…
İnsanın Soğuk Savaş dönemini bile mumla arayası ve hayırla yâd edesi geliyor!
Kabul, o vakitler tabii ki atom harbi endişesi hüküm sürüyordu… Ama hem Kremlin, hem de Beyaz Saray yöneticilerinin böyle bir çılgınlığa kalkışmadan önce bir değil bin defa düşünecek kadar sorumlu olduğuna inandığımız için belirli bir ruh güvenliğinde yaşıyorduk.
Yerel arbedelerin ve gerilimlerin son tahlilde iki süper devlet tarafından manipüle ve kontrol edildiğini bildiğimizden de bunların genel bir kaosa yol açmayacağından emindik.
Yani düdüklü tencere isterse fokur fokur kaynasın, SSCB’nin yahut ABD’nin emniyet supabını tam patlama raddesi öncesinde açacağı; her hâlükârda da diğer aktör veya aktörlerin gaz butonuna ve tencere supabına müdahale edemeyeceği konusunda kuşkumuz yoktu.
Ya şimdi?
***
ŞİMDİ sayısız düdüklü tencere kaynıyor ve rakibi kendiliğinden nakavt olduğu için 1989 sonrasında epey bir süre “tek tabanca” davranmış olan Washington’un mecali ne farklı emniyet supaplarına, ne yine farklı gaz butonlarına yetişmeye yetiyor.
İran füze atıyor, ABD hem kendisi, hem de İsrail maceraperestliği için pireleniyor.
Bücür Kim atom tehdidi savuruyor, bir yandan aynı ABD, diğer yandan Doğu Asya hop oturup, hop kalkıyor. Çin, Rusya, Hint, Pakistan, fişmekanistan zaten ayrı telden çalıyor.
Başka bir deyişle, Soğuk Savaş’ın eski statükosu, yeni statükosu henüz oluşmayan ve oluşup oluşmayacağı da meçhul olan bugünkü “sıcak barış” dönemine rahmet okutuyor.
O hâlde demek ki tarihin sonu monu gelmedi ve tarih hiç durmadan tekrar başlıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015