Hadi ULUENGİN
CUMHURBAŞKANI Erdoğan perşembe günü “1. Dünya Harbi hâlâ bitmedi” dedi
Artı, eski Komintern lügatinin “1. emperyalist paylaşım savaşı” ifadesini kullandı.
Zaten iktidar yanlısı medyanın dünkü manşetlerini de baştaki ilk cümle oluşturuyordu.
Aksaray lideri daha sonra da sözkonusu savaş parantezinin henüz kapanmadığını ve dolayısıyla, özellikle Ortadoğu olmak üzere sorunların buradan kaynaklandığı belirtti.
***
DİKKAT ettiyseniz yukarıdaki tema gerek Cumhurbaşkanı, gerekse kendisine yakın kalemler tarafından epey bir süredir biteviye tekrarlanıyor. İdeolojik bir referansa dönüştü.
İlk bakışta da kısmen doğruluk pay yok değil!
Çünkü halkların kendi kaderlerini tayin ilkesi üzerinde yükselen meşhur Wilson Prensipleri’ne rağmen 1. Dünya Savaşı ertesindeki barış bunu hiç de hayata geçiremedi.
Aksine, yapay bir Çekoslovakya’nın Südet Almanlarını yutmasından Transilvanya Macarlarını Romanya’nın ilhak etmesine, sırf Avrupa’da bile bin bir yeni çıbanbaşı doğurdu.
Ortadoğu ise hakikaten Erdoğan’ın parantez benzetmesi gibi, Fransa ve İngiltere’nin emperyalist amaçlarla Osmanlı- Arap topraklarını paylaşmasından; üstelik de tedricen İsrail’e götürecek bir Yahudi Yurdu’na hak tanımasından sonra, o gün bugündür kaostan kurtulamadı.
***
AMENNÂ da, eh leb demeden leblebiyi anlayacak kadar feraset sahibiyiz.
Dolayısıyla eski AKP önderinin ve kalemşorlarının dönüp dolaşıp yukarıdaki temayı işlemelerinin amatör bir tarihçilik hobisinden kaynaklanmadığını da tabii ki anlıyoruz.
Ve buradan itibaren dilin altında bir değil birkaç bakla birden yatıyor.
***
BİRİNCİSİNİ Batı düşmanlığı oluşturuyor. Zaten “emperyalist paylaşım savaşı” ifadesi de bu husumetin eleştirisine karşı kolay ve konforlu bir korunma zırhı yerine geçiyor.
Anakronik olmayalım ve olayları kendi dönemlerinde değerlendirelim mi dediniz?
“Seni gidi Batı uşağı, emperyalizmi savunma!” diye kalay yiyeceğinizin resmidir.
Nitekim ikinci unsur da yine o Batı’ya atfedilen komplo teorilerinden kaynaklanıyor.
Erdoğan ve akıldaneleri Arabî coğrafyanın bölünmesini ve ortasına da İsrail’in yerleşmesini önceden kılı kırk yararak hesaplanmış bir senaryo olarak algılıyorlar.
Oysa Balfour Deklarasyonu’ndan 1948’e kadar İngiltere’de kopan kıyametler; ABD’nin son ana kadar Yahudi devletinin kuruluşuna mesafeli durması; buna karşılık Moskova’nın Davudî yıldızlı ülkeyi tanıyan ilk başkent olması da tarihî gerçekler arasında yer alıyor.
Fakat yoook! Onlara sorarsanız her şey Osmanlı İmparatorluğu’nu bölgeden atmak ve yerine ikame eden bir Türkiye’yi de oradan uzak tutmak amacıyla tasarlanmıştır.
Zaten buradan itibaren üçüncü unsura, yani neo-Osmanlıcılık konusuna geliyoruz.
***
HİSSİ açıdan benim için keşke! Keşke ama böyle keşkelerle peynir gemisi yürümüyor.
En öncesi şu: Arap milliyetçiliği zaten Türk milliyetçiliğine koşut olarak ve önemli bir bölümü de anti-Osmanlı eksende daha 1. Dünya Savaşı başlamadan doğmuştu.
Artı, bugün idealize edilenin aksine bölgedeki Pax-Ottomanica şamarı gayet ağır bir barışla hüküm sürmüştü. Şam’dan Beyrut ve Bağdat’a, oraların hafızası acıyı unutmuş değil…
Üstelik Arapların Türklerden, Türklerin Araplara soğuk durduğu oranda uzak durması zaten bir yana, Türkiye’nin İslam, o da Sünni İslam dışında cezbedecek bir mıknatısı yoktur.
Bu, son tahlilde bir güç meselesidir. Ve, etimiz budumuz bellidir ki, abartmayalım.
Her hâlükârda da su iki defa aynı yerden akmaz! Tarih de tekerrür etmez!
Dolayısıyla, 1. Dünya Savaşı doksan yedi yıl önce bitti ki, bazı açık parantezlerin hâlâ kapanmamış olması ne o suyun, ne de o tarihin eski mecraya döneceği anlamına geliyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015