Hadi ULUENGİN
MHP’yi “bizim mahallenin” (!) kıstaslarıyla tahlil edemeyiz.
Çünkü onun “mahallesi” az- çok ana akım kategorisine bütün siyasi mecralar gibi kendine özgü değerler ve referanslar üzerinde yükseliyor.
Bunlara bir de kadro ve militanları belirleyen hâl ve oluş tarzını, dışavurum edebini, işaret kodlamasını eklemek gerekiyor ki, zaten buradan itibaren “kültür” sözkonusudur.
***
YUKARIDA ana akım derken “muhafazakâr sağ- aşırı milliyetçi” damarı kastettim.
Sözkonusu damar Türkiye’ye özgü değildir.
Kesin kural olmamakla birlikte böylesine akımlar bilhassa geç uluslaşmış ülkelerde; ama aynı zamanda konjonktürel gelişmelere göre “ihtiyar uluslar”da da mevcuttur.
Çok eşelersek Heider’e, de Maistre’ye, Vico’ya kadar çıkartabiliriz.
Değişik varyantlarıyla bir yandan modern milliyetçiliğin, diğer yandan ise geleneksel muhafazakârlığın kısmi sentezini yansıtırlar.
Zaten onları faşist yapılardan farklı kılan esas özellik de bu ikinci ögeden kaynaklanır.
Yani “aşırı” sıfatına rağmen faşizmin devrimci özü ve dinamiği buralarda yoktur veya önemli ölçüde törpülenmiştir.
***
İŞTE MHP de yukarıdaki kategoriye giriyor.
Hiçbir zaman “faşist” (!) falan olmadı.
“Bizim mahallede” hâlâ yaygın olan bu kanaat faşizm tanımını bir türlü öğrenemeyen ve kavramın içini boşaltan Türkiye “sol”unun cehaletinden kaynaklıyor. Kötü bir mirastır…
Gerçi doğru, dünkü Nihal Adsız’dan bugünkü Yusuf Halaçoğlu’na, kan ve soy ırkçısı eksen Türk milliyetçiliğinin dâhili bünyesinde her zaman mevcudiyetini korudu ve koruyor.
Fakat esas itibariyle marjinal kaldı. Önce Alparslan Türkeş’in, sonra da Devlet Bahçeli’nin liderlik üstlendiği partide siyaset belirleyici rotaya dönüşmedi.
Zaten Bahçeli de kendisine yapılan bütün “camia içi” saldırılarına rağmen Ülkücü cenahtan küçük bir kesimi cezbeden ve günümüz Türkiye’sinde faşizmin, hattâ Nazizm’in en cerahatli uzantısı şekillenenulusalcı vebayı MHP’ye bulaştırmadı.
Dolayısıyla hayli özetler ve hayli şematikleştirsek; artı, “beyaz çoraplı” ve lümpen kimlikli imajları kenara bırakırsak o MHP taraftar kitlesini özellikle kara, kısmen de kıyı Anadolu’sundan toplayan; aktüel aşırı milliyetçiliğini ise Kürt sorununun sebep olduğu bölünme korkusu ekseninde işleyen muhafazakâr sağ bir taşra partisidir.
Ve tabii işlerin çatallaştığı yeri de yine yukarıdaki Kürt meselesi oluşturuyor.
***
ÇÜNKÜ amenna, soruna ırkçı çerçevede yaklaşmayan MHP Türkiye’nin yaşadığı evrime paralel olarak Kürt varlığını inkâr etmiyor ve dolayısıyla da geçmişe kıyasla çok daha “normalleşmiş” bir cehre sunuyor ama işte ancak oraya kadar!
Nitekim MHP bizzat kendi deyimiyle, sözkonusu varlığın tezahürü olan HDP’yi iradî biçimde “görmediğini” söylüyor. Ama politikasını o “görünmez şey” ekseninde inşa ediyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu… Her iki durumda da inandırıcılık yansıtmıyor.
Zaten de resmîsi ve gayr-ı resmîsiyle 1923’ten beri hüküm süren Türk milliyetçiliğinin temel çelişkisi o çok somut, çok nesnel ve çok aşikâr gerçeği aslında bal gibi görmesine rağmen bunu “görmediğini” iddia etmesinden; fakat tabii ki aynı zamanda onu hakikaten görünmez kılabilmek için her türlü çabayı harcamasından kaynaklanıyor.
Oysa doğru- yanlış, haklı- haksız meselesi bir yana, inatçı gerçek hâlâ orada duruyor!
Zira ana iklim olarak MHP’ye az- çok muadil sayılabilecek başka milliyetçilikler de varoluşlarını koruyorlar ki, işte MHP’nin bile artık o gerçeği gördüğünü söylemesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015