Hakan AKSAY
Efkan Âlâ Meclis kürsüsüne yürüyor.
“Normalde” alkışlarla yer gök inlemeli ve herkes Efkan Bey’in bütün söyleyeceklerini duyup yorumlayabilmek için pür dikkat kesilmeye hazırlanmalı.
Ama nerdeee?..
Koskoca eski bakan (yoksa “eski koskoca bakan” demek mi daha doğru bir Türkçe olurdu?) parlamento sıralarından kürsüye doğru ilerlerken muhalif milletvekilleri ona sataşmaya cüret edebiliyor:
“Anayasa'ya uymayacaksan yemin etme!”
“Anayasa yok diyordun; niye yemin ediyorsun?”
Olacak şey değil!
Protestolara hedef oluyor eski bakanımız.
Bu “tatsızlık” içinde koltukla kürsü arasındaki yol sanki iyice uzuyor ve yolun sonunda Efkan Bey’in morali, koltuğundan kalkma hamlesi yaptığı birkaç saniye öncesine göre epeyce bozulmuş görünüyor.
O tam kürsüye ulaştığı sırada mikrofondan homurdanma şeklinde bir cümle duyuluyor:
“Ne konuşuyor bunlar ya!..”
Bunu kimin söylediği ilk anda anlaşılmıyor.
Eskiden olsa “Sayın Bakan” pekÂLÂ herkesin ağzının payını verirdi.
Ama işte...
7 Haziran’ın gözü çıksın!
Efkan Bey kendini toparlamaya ve renk vermemeye çalışıyor.
Ama çehresi kararmış.
Neyse artık…
Milletvekili yeminini çabucak okuyup yerine geçecek alt tarafı, o kadar…

* * *
Kararlı bir şekilde başlıyor okumaya…
Ancak...
Bazı yerlerde zorlanıyor, giderek her telaffuz ettiği kelime sanki onu dik bir yokuşa sürüyor.
“Hukukun üstünlüğü”, “adalet”, “hürriyet”…
Ve nihayet, “Anayasa”…
Olmuyor…
Beceremiyor...
Vaktiyle nice destanlar yazan o kudretli adam, ufacık bir yemin paragrafının kelimeleri karşısında bitap düşüyor.
Hele şu “Anayasa” yok mu?
Oysa ne demişti daha birkaç ay önce:
“Anayasa’ya yemin ediyoruz, uyuyoruz. Bu anayasanın kötü bir anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok. Olsa da tanımıyoruz!”
Şimdi sen çık milletin önüne…
Yok efendim, “Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma” falan filan…
Tekliyor Efkan Bey…
Meclisin Geçici (“Genel”) Başkanı ikaz ediyor.
Yüz hatları sarsılıyor Efkan Bey’in, kaşı hafiften oynuyor.
Böyle uyarılara alışık değil o.
“Reis” olsaydı neyse, ama…
* * *
Kısa süre içinde kendisine cehennem azabı çektirmeye başlayan kürsüden geriye, uyarının geldiği yere doğru dönüyor.
O sırada sağ eli (herhalde eski bir alışkanlıkla), “Ne var yav?”türünden bir ifadeyle ve Meclis yemin töreninin ciddiyetine pek uymayan bir serbestlik içinde havalanıyor.
Bu tavrında, az önceki “Ne konuşuyor bunlar ya!..” homurtusuyla çakışan bir vurgu hissediliyor.
Ama hemen kafasını itaatle öne sallayarak elinin ayıbını kapatma ve uysal davranma çizgisine giriyor.
Şöyle bir yutkunuyor...
Mecburen bütün gücünü toplayıp metni yeniden okuma mücadelesine giriştiğinde, Efkan Bey’in yüz kaslarının artık kaskatı gerginlikte ve vücut ısısının da yükselmiş olduğunu tahmin etmek zor olmuyor.
Bir taraftan şu bitmek bilmez metnin sonuna varmayı, diğer taraftan da birkaç dakika öncesinde kendisine ne kadar huzurlu bir mekan olduğunu şimdi daha iyi anladığı koltuğuna “salimen” ulaşmayı düşlüyor.
Ve nihayet tamamlıyor Efkan Bey metni okumayı.
Belli belirsiz bir kuşkuyla (“Oldu işte bu sefer, olmadı mı yine yoksa?”) bakındıktan sonra yerine geçiyor.

* * *
Açıkçası yemin metnini çok iyi okuduğu söylenemez (HDP’nin Türkçe bilmeyen milletvekili Feleknas Uca çok daha başarılıydı bu işte), ama idare eder işte!..
Herkesin konuşmasını ve okumasını düzeltme yeri değil ya burası canım!
Ha, konuşma dedim de aklıma geldi.
Efkan Bey, çoğumuzun sandığından daha duyarlı ve bilinçli biri.
Konuşmasında ciddi telaffuz yanlışları ve diksiyon kusurları olduğunu iyi biliyor.
Hatta iktidar merdivenlerini üçer beşer atlayarak hızla güçlendiği dönemde (Allah “Reis”in tuttuğunu altın etsin!), bu eksiğini gidermek gerektiği kararına varmıştı.
Ve bir ay kadar önce hitabet ve diksiyon kursuna yazıldığı haberleri yayımlandı gazetelerde.
Eee, yakında seçimler, diye düşündü herhalde Efkan Bey.
Belli mi olur?..
Belki Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü koltuğuna oturmak vardır kaderde, hatta belki deee…
Efkan Bey o kursa gerçekten gitti mi, ya da kaç ders gördü, hiç bilemiyorum.
Ama “o eski halinden” çok da farklı değil gibi.
Hatta seçimler sonrasında diksiyonu daha da bozulmuş.
Baksanıza, ufacık bir paragrafta yere serildi.
Alt tarafı 60 kelimelik bir yemin (boşlukları saymazsanız hepi topu 426 karakter)!
* * *
Oysa biz Efkan Bey’i başka türlü bilirdik.
Gazeteci Mehmet Baransu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili olarak, dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya “Mahkeme kararına gerek yok, kapısını kırın alın o adamı!” dediği iddia edilmişti mesela.
Ağrı Valisi Musa Işın’a Ağrı’daki kanlı provokasyon öncesinde söylediği öne sürülen cümleleri buraya yazmak ise T24 okurlarının terbiye sınırlarını epeyce zorlamak olurdu.
İddialar ve ses kayıtları bir kenara, neresinden bakarsanız bakın devletin çok güçlü bir yöneticisiydi Efkan Bey.
Daha düne kadar...
Şimdi sen gel...
Protestolar altında kürsüye çık...
Baktığını okuyama...
Okuduğunu söyleyeme...
Söylediğini savunama...
CHP’li bir “Genel” Başkan’dan uyarı al ve…
Ve...
Velhasıl...
Galiba karizması fena çizildi bizim eski koskoca bakanın (yoksa “koskoca eski bakan” demek mi daha doğru bir Türkçe olurdu?)...
@AksayHakan
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025