Hakan TAHMAZ
Astana toplantısı, sorun çözmek için ezber bozmanın zaruretini bir kez daha açığa çıkardı. Sorun alanlarında ülkelerin kırmızı çizgilerinin anlamsızlığını gösterdi. Bugüne kadar sorunlara kalıcı çözüm muhataplarıyla birlikte müzakere edilerek bulunmuştur. Bugünde aynı yoldan yürümek en akılcı yoldu. Büyük olasılıkla gelecekte de böyle olacağa benziyor. Bugünün küresel haydutlarının gelecekte IŞİD ile dolaylı veya doğrudan müzakere yapmayacağını kim kesin bir biçimde iddia edebilir. Her kırmızı çizginin bir kullanma süreci var. Bir aşınma eşiği var. Yakın ve uzak bunun tarihte bolca örneği var.
Bu Astana’da iki konuda çok net görüldü. İlki Suriye hükümeti ile silahlı muhalefet grupları arasındaki müzakerede. Ateşkesin devamını ve insani yardımların ulaşımı sağlamak amacıyla yapılan toplantıda silahlı gruplarla ve Suriye devlet yetkilileri arasındaki müzakerelere aynı binanın içinde ayrı odalarda aracılar vasıtasıyla yürütüldü. Toplantının açılış konuşması sırasında bütün katılımcılar aynı salonda birlikte oldular. Ama toplantının kalan zamanında iki farklı salonda garantör (Türkiye, İran ve Rusya) devletlerin temsilcileriyle aracılığıyla müzakere yürütüldü. Şubat sonuna ertelenen Cenevre’de yapılacak Suriye zirvesinde ise büyük olasılıkla hepsi aynı salonda toplanmak zorunda kalacaklar.
İkinci ise Türkiye’nin PYD -YPG ve Beşir Esad yönetimine olan husumetini, Suriye görüşmelerinde kırmızı çizgi olarak ilan etmesinde görüldü. Garantör üç ülke adına Kazakistan Dışişleri Bakanı Kayrat Abdrahmanov’un açıkladığı mutabakat metninde Suriye sorununun askeri yöntemle çözülemeyeceğine vurgu yapılması, Türkiye’nin Esad yönetimiyle masada çözüm arayışının kabullünün ilanıdır. Keza IŞID ve El Nusra örgütlerine karşı ortaklaşa mücadele vurgusu Türkiye’nin uluslararası arenada yalnızlaşmasına yol açan PYD-YPG konusundaki anlamsız ambargonun sonunun gelmekte olduğunun işaretidir.
Astana öncesi Rusya- Suriye’nin doğrudan veya dolaylı PYD ile görüşmelerini toplantı sonrasında Rus sitesi Sputnik’de çıkan haberlerle birlikte dikkate alındığında bu konuda Türkiye’nin sıkışmakta olduğu ortaya çıkıyor. Sitede önce Rusya’nın hazırladığı anayasa taslağında Suriye Kürdlerine Rusya’nın özerklik önerildiği haberi çıktı. Bunun Astana toplantısında muhtemel gündeme gelmiştir. Aynı sitedeki bir başka habere göre PYD Fransa Temsilcisi Halit İsa, “Rusya, Suriye sorununun çözümü için görüş alışverişinde bulunmak almak amacıyla, PYD’yi Moskova’ya davet ettiğini duyurdu. Halit, siteye Rusya, PYD’den Kobani Kantonu Eş başbakanı Enver Müslim, PYD Eş Başkanı Asya Abdullah ve beni görüşmelere davet etti” dedi. İsa, “Toplantıda Suriye muhalefeti de olacak. Resmi toplantı sonrası belki Ruslarla ayrı bir toplantımız olur. Lavrov dışında da belki başka Rus yetkililerle toplantılarımız olur. Toplantıda 8 Şubat’ta yapılacak Cenevre görüşmeleri konuşulacak. Onunla ilgili görüşlerimiz alınacak. Rusya toplantıda bize Astana’da ne olup bittiğini de söyleyecek. Suriye sorununun çözümü için bir görüş alışverişi olacak” biçiminde açıklamalar yapmış.
Bütün bunlar Türkiye’nin zorlamasıyla ve kısmen İran’ı da yanına alarak, Astana toplantısından dışlağı PYD ile Suriye ve Rusya’nın bir biçimde ikinci bir yoldan müzakere ettiklerini ve sürece katmaya çalıştıklarını gösteriyor. Bunlardan Türkiye’nin haberi olmaması ve rıza göstermemiş olması düşünülemez. Belki Şubat sonuna ertelenen Cenevre’de yapılacak Suriye zirvesine bu kez ciddi hazırlık yapılıyor.
Bu sırada ABD’nin yeni seçilen ırkçılığı, ayrımcılığı ve cinsiyetçiliği ile büyük tepki çeken başkanı Donald Trump iki gün önce, Suriye’de güvenli bölge oluşturulma planının hazırlanması talimatı verdi. Plandan ne çıkar bilinmez. Ancak bir önceki Obama yönetiminin Türkiye’nin bu konudaki ısrarına karşı ayak diremesi sonrasında yaşanan bu gelişme Türkiye açısından olumlu gelişme olduğu kayıt altına alalım. Ancak yazıldığı gibi ABD bunu beş bin kendi askeriyle yapacak olursa Türkiye için sıkıntı bir ölçüde devam edecektir. Trump’ın güvenli gölge hazırlığı yapılması emri vermesi ve Rusya’nın tutumu Kürd kartını elden çıkarmak istemediklerini gösteriyor. Hatta denebilir ki, bu güçlü Kürd kartını Rusya ve ABD, Türkiye’yi sıkıştırmak ve pazarlık için ustaca kullanıyorlar.
Türkiye bu saatten sonra “dört ay önce Suriye masasında etkisiz konumdaydık; şimdi masanın en etkili aktörüyüm” diye avunamaz. Avunursa büyük sorunlarla karşılaşır. Özellik Trump’ın, güvenli bölge çıkışı Türkiye’nin karşılaşacağı çift taraflı (Rusya ve ABD) basıncının habercisi olsa gerek. Trump’ın ekonomik korumacılığı, İslami fobisi Türkiye’yi daha da zora sokacağa benziyor. 7 İslam ülkesine getirilen vize kısıtlaması bunun ilk adımı.
Ortadoğu’da bir geçiş süreci yaşanıyor. Bu süreç, her kesimi ve bütün ülkeleri kırmızı çizgisini değiştirmeye zorluyor. Eski kırmızı çizgilerin bir kıymeti kalmadı. Bütün oyunlar, dönemin ruhuna uygun yeniden kuruluyor. Bunu ayak uyduramayanlar oyun dışı kalacağa benziyor. Bu nedenle artık Türkiye Kürd korkusunu aşmak, bu konudaki anlamsızlaşmış kırmızı çizgilerini gözden geçirmek zorunda. 21. Yüzyılda yeniden “beka sorunu” icat etmek Türkiye’yi zora sokacaktır. Bu söylem etrafında dizayn edilen siyaset iç kamuoyunda geçici bir süre belli destek görebilir ancak zamanın ruhuna aykırı olduğu için tez elden tarumar olacaktır. Kürdlerin yeni dönemde eskisi gibi yaşamayacaklarına dair güçlü emareler var. Buna uyum sağlayamayanların sonu yalnızlaşma ve etkisizleşmedir.
Hakan Tahmaz:[email protected]
Barış aktivisti, yazar. BSP ve ÖDP Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. 2007 yılına kadar aktif siyasetle uğraştı. 96 yılından itibaren farklı yurttaş girişimlerinde aktivist. 2007 yılında kurulan Türkiye Barış Meclisi’nin yöneticisi ve sözcülüğünü yaptı. Halen kurucu ve yöneticilerinden olduğu BarışVakfı’nda çalışma yürütüyor. 15 yıldır Kürd Meselesi üzerine çalışıyor. “Şemdinli’den Ankara’ya Kürd Sorunu”(Agora Yayınları) , “Kürd Sorununda Çözüm Önerileri” (Kalkedon Yayınları) ve “Çözüm Süresinde Ne Oldu? Barış Açısını Savunmak”isimli (Metis Yayınları Necmiye Alpay ile ortak) üç kitabı bulunuyor. Çeşitli dergi, kitap ve gazetelerde Kürd Meselesi ile ilgili yayınlanmış makaleleri var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
26.08.2025
12.08.2025
5.08.2025
29.07.2025