Hasan Bülent KAHRAMAN
Her siyasetçinin kaderi, Atatürk veya Lenin gibi kendi sistemini daha ilk günden kurarak iktidar olan siyasetçilerin kaderi ne benzemez, onlar gerçek anlamda ‘devrim’ yapmış insanlardı, devrimlerinin sistemini kuruyorlardı, demokratik toplumlar ve sistemler ise, tam tersine, devrimi dışlayan, reddeden yapılar olduğundan, o bünyede yer alan politik karar vericiler, kurulmuş düzende hareket eder, onu zamanla ve tedricen değiştirir, bu bakımdan da demokrasiler yapıları itibariyle muhafazakâr yönetim sistemleridir. Kemal Kılıçdaroğlu bu bakımdan, dünyada çok az görülen bir işe girişmiştir, çünkü, karşı olduğunu söylediği, değiştirmek istediği bir sistemle Cumhurbaşkanlığı yarışına giriyor, seçilmesi halinde o ortadan kaldırmayı amaçladığı yapının kuralları ve koşullarında ülkeyi yönetecek, değişiklik arkadan gelecek, zaman alacak. Nitekim Masa protokolüne bu kuralı yerleştirdi. Sistemi değiştirmek iddiasındaki Cumhurbaşkanı önce her şeyi olduğu gibi kabul ederek yönetimi sürdürecek, dönüşümü zaman getirecek. Ne diyelim, bir tür ‘siyasal kader’.
Kader kelimesini seküler çevrelerin sevmediği malum, hele Kahramanmaraş depreminden sonra yapılan açıklamalar sözcükle kitleler arasına büsbütün soğukluk soktu ama bizde daha çok İtiraflar adlı, bana göre başucu kitabı olması gereken metniyle tanınan Hippolu Augustinus’un en önemli yapıtı sayılan, siyasal kuramın ilk ve en önemli metinlerinden biri olan Tanrı’nın Şehri’nden beri (De Civitate Dei- Tanrının Devleti diye çevirmekte hiçbir mahzur yoktur) devam eden siyasal teoloji meselesi, kaderi politik hayatın ortasında bir yere oturtur. 1990’larda uzun bir kış uykusundan sonra Chantal Mouffe ve çevresi tarafından uyandırılan Carl Schmitt de Siyasal Teoloji kitabında konuyu ısıttı ve o günden bu yana ahir zaman peygamberleri arasında saymamız gereken Agamben’den Zizek’e kadar hemen tüm felsefeciler konuyu bir başka yönüyle ele alıyor. Ana problem Schmitt’in biçimlendirdiği şekliyle sürüp gidiyor: modern siyaset teolojik kavramların ve modellerin seküler halidir. Ben de o anlamıyla kullanıyorum ve Türkiye siyasal kaderinin yeni bir eşiğindedir diyorum.
Kutsallığı bir yana, devlet müdahale edilebildiği ölçüde demokratiktir, ona kutsiyet atfetmek ancak devleti fetişleştirmekle mümkündür ki, o ancak ideolojilerde geçerli bir pozisyondur, başlarında da Faşizm gelir.
II
Siyasal teoloji çok ilgilendiğim bir konudur ve bizim gibi sekülarizmi bambaşka bir gelişmeyle yaşayan toplumlarda daha da ileri bir önem taşır. Taşır, çünkü, teolojinin de modern siyasetin de öznesi devlettir. Kuzey Batı Afrika’da Numibya’da doğan, büyük olasılıkla siyahi Augustinus’u okumak yeterlidir, kuşkusuz Tanrı’dan söz eder ama onun aşkınsalcı (transcendental) yanıyla ve göksel (celestial) konumuyla değil, insan-toplum ilişkilerinde nasıl konumlandırılacağıyla meşguldür. Hazreti İsa, ‘Sezar’ın (yani kralın, yöneticinin) hakkı Sezar’a Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya’ derken din-devlet hatta birey-devlet ilişkilerindeki dönüşümü işaret ediyordu. Augustinus, anımsatalım, kitabını İsa’dan 430 yıl sonra kaleme alıyordu.
Şimdi Tanrı’nın devleti (the Kingdom of God) ile değil insanın/toplumun ürünü devletle uğraşıyoruz, kendi yaptığımız, biçimlendirdiğimiz devleti zamanla nasıl dönüştüreceğimizi sorguluyoruz, bir manada yaptığımız her seçimde siyasal partiler devlete nasıl müdahale edeceklerini açıklıyor, ona verecekleri yeni şeklin öngörüsünde bulunuyor, toplum da en çok beğendiği devlet müdahalesi modelini onaylıyor. Kutsallığı bir yana, devlet müdahale edilebildiği ölçüde demokratiktir, ona kutsiyet atfetmek ancak devleti fetişleştirmekle mümkündür ki, o ancak ideolojilerde geçerli bir pozisyondur, başlarında da Faşizm gelir. Bitmez tükenmez bu konunun kritik bir köşesinde bildiğim kadarıyla henüz Türkçeye çevrilmemiş Franz Leopold Neumann’ın Behemoth isimli kitabında öne sürdüğü iddialar bulunuyor. Neumann’a göre devlet, Levaithan’ı yazmış Hobbes’un bir risalesinin de başlığı olan, Ahd-i Evvel’deki kara canavarı Behemoth’tur. Neumann’ın Behemeoth’la Nazi devletini kastediyordu. Nasyonal Sosyalist devlet hakkında sanılanlar yanlıştı, bu devlet görünürde fazlasıyla güçlü, mutlaklaştırılmış bir devlettir ama özünde otoriteyle ilgisi olmayan, belli grupların çıkarlarına hizmet eden, bir terör devletidir ve hukuksuzdur. Halbuki Hobbes’un, Leviathan’ında devlet insanı ‘doğa durumu’ndan çıkaran güçlü, otoriter, mutlak bir devlettir.
Farklı dönemlerde devletin uyguladığı hukukun normu ve fiili farklıdır ve büyük sıçramanın pozitif hukukun devleti öncelemesiyle ortaya çıktığı gerçektir. Buna mukabil devlet denen bu ‘canavar’ın ve ‘hakimiyeti’ mutlaklaştığı oranda hukukla arasında ciddi bir kopma başlar.
III
Çeşitli ülkelerde siyaset biliminin kurucusu kabul edilen Neumann’ın kitabıyla sorunlarım ilk günden beri devam ediyor. Verdiği somut örneklerle bakınca söylediklerine katılmamak olanaksız ve iddiaları erken dönemlerdeki devletlerle tam bir uyum içinde. Devlet, feodal hatta arkaik dönemlerde, siyasal antropoloji gösteriyor, belli bir kesimin hakimiyetiyle devlet olur. O kesim bir kabiledir, aşirettir, örgütlü bir başka güçtür, kendi çıkarı doğrultusunda hareket edecektir, bunda da herhangi bir tereddüt yok.
Hukuku koyan ve uygulayan devlet modernleşmeyle ilgili bir olgu. Modernleşme de sadece 19. Yüzyıla ait bir kavram değil. Feodal dönemin devleti meşruiyetini Tanrı’dan alıyordu, sonra Tanrı’nın gölgesi Kral meşruiyet mercii oldu, modern dönemin devletinde meşrutiyet halka intikal etti. Hangisi olursa olsun devlet hukuk demektir. Ortaçağ devleti hukuksuzdur denemez, nasıl denebilir, II. Osman dönemi Islahatnamelerinden Kitab-ı Müstetab’da, 1620’lerde, ‘bu devlet-i aliyye adl ile kaimdir ve illa zulm ile memalik viran olması mukarrerdir’ yani, ‘devlet adaletle ayakta kalabilir, zulm (etmesi) devleti yıkar’ deniyordu. Osmanlıların, daha doğrusu Kınalızade’nin İslam hukukunu ‘daire-i adliye’ diye yorumlayarak devletin esasına yerleştirdiği de (1564) başka bir hakikat. O kadar ki, bizde doğrudan orijinal metin okunmadığı için kimsenin farkında olmadığı, uluslararası siyaset kuramının kurucularından kabul edilen, egemenlik kavramına bugünkü anlamını kazandıran, Westfalya Antlaşmasının kuramcısı/hukukçusu Jean Bodin’in Devletin Altı Kitabı (Les Six Livre de la République’de) Osmanlı devlet sistemini incelemesi hiç öyle boşuna değildir.
Farklı dönemlerde devletin uyguladığı hukukun normu ve fiili farklıdır ve büyük sıçramanın pozitif hukukun devleti öncelemesiyle ortaya çıktığı gerçektir. Buna mukabil devlet denen bu ‘canavar’ın ve ‘hakimiyeti’ mutlaklaştığı oranda hukukla arasında ciddi bir kopma başlar. Neumann’ın işareti bu doğrultudadır. Mutlaklaşmış devlet hukuk dışına kayacaktır, bu kaçınılmazdır, görüntüsü ve uygulama planında verdiği izlenim ne olursa olsun iç işleyiş sistemi hukuk dışılığı gözetecektir. 21. Yüzyılda, daha doğrusu 20. Yüzyılın sonunda demokrasilerin ya da demokratik devletin belli başlı bazı ilkelerin üstüne oturması, onların başında da saydamlığın, hesap vermenin, açıklığın gelmesi kendiliğinden değildir, bir türlü dizginlenemeyen ve daima elden kaçarak kendi mutlakıyetini tesis etmeye çok meyilli olan devletin bazı ölçülebilir ilkelerle bağlanması, kontrol altına alınması maksadını güder.
Ne var ki, 21. Yüzyılın ilk çeyreği tamamlanırken devletler sistemi hiç de öyle saydamlıkla bütünleşmiş değil. Dünyanın en gelişmiş (?) demokrasilerinde de devlet ve bürokrasiyle ilgili çok ciddi sorunlar var. Kapitalist üretim ilişkilerinin, devasa şirket organizasyonlarının devrede olduğu modellerde devletin çıkar ilişkilerinde, yozlaşmada (corruption) başlı başına bir rol oynadığını biliyoruz. Aslına bakarsanız devlet bugünkü demokrasi modellerinde egemenlik transferinin odağıdır. Kendine göre bir piramit içinde halk egemenlik yetkisini parlamentoya aktarır, parlamento icrayı teşkil eder, o bürokrasiyi oluşturur. Bazı atamaların her demokraside Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilmesi bu ilişkinin kritik yanıdır.
Bu meyanda devlet icra demektir. Parlamento değiştiği zaman yürütme/icra yani hükumet/’icra vekilleri heyeti’ değişir, siyasal eylem yani seçim tam da bunun içindir, insanların yönetime karar vermesi. O yönetim modelinde doğrudan demokrasi veya temsili demokrasi arasındaki fark ciddidir. Yerel yönetimleri kısmen doğrudan demokrasi sayılabilir ama o bile sorunludur. Bugün bütün dünya temsili demokrasinin yetersizliğini ve kısıtlamalarını tartışıyor. Doğrudan demokrasiye en yakın araç referandumdur ama referandumun demokratik planda çok ciddi kısıtlamaları bulunuyor, referandum, herhangi bir konunun evet-hayır ikilemine indirgenmesi, tartışma/müzakere zeminin ortadan kalkması gibi darboğazlar içeriyor.
Unutmayalım, görev ve yetki sınırları hayli kısıtlı bir CB’den değil, büyük bir kapasiteyle donatılmış bir devlet başkanından söz ediyoruz.
IV
Türkiye yeni bir seçimin eşiğinde duruyor ve çok ciddi bir demokrasi çelişkisiyle yüz yüze: girişte belirttiğim gibi CB adaylarından birisi seçildiği rejimi/sistemi değiştirmek için yetki istiyor ama mevcut sistemde CB olacak, uzunca bir süre, yeniden ‘parlamenter sistem’e geçinceye kadar karşı çıktığı sistemin araçları, metodolojisi ve muhakemesiyle devleti yönetecek. Unutmayalım, görev ve yetki sınırları hayli kısıtlı bir CB’den değil, büyük bir kapasiteyle donatılmış bir devlet başkanından söz ediyoruz. (Tabii, devletin başı olması hasebiyle bu tabiri kullanıyorum, seçimli sistemlerde devlet değil cumhur-başkanı söz konusudur. Her ne kadar Amerika’da ve Fransa’da sadece ‘başkan’ deniyorsa da özellikle Fransa’da gerçek veya tam isim ‘Cumhuriyetin Başkanı’dır. Romancı Flaubert, mimar Mies van der Rohe’nin ‘şeytan ayrıntıda gizlidir’ sözünden yüz yıl önce ‘Tanrı ayrıntıdadır’ demişti.) O devlet başkanı kendisini makamına taşıyan yapıyı ne kadar savunacak ve koruyacak?
Böyle bir sorunun ilk cevabı elbette olumludur, kuşku yok, bir kompozisyonun, her şey yolundayken çözülmesi, parçalanması için neden olmaz, bilenler bilir, bilim metodolojisinde bir kavram yer alır, ceteris paribus denir, değişkenin dışındaki her şey sabitken demektir, evet, öylesi bir pozisyonda herkes kendisini bir çizgiye taşıyan yapıyı muhafaza eder. Ama bir başka kavram daha var bilim dünyasında, mutatis mutandis, anlaşılacağı gibi değişmesi mümkün şeyler değişti anlamına gelir, kabaca koşulların değiştiği bir ortam oluştu demektir. O şartlarda bugünkü kompozisyon neye dönüşür sorusuna yanıt arayalım.
Parlamenter demokratik sistem tüm yapısal eksiklerine rağmen, doğrudur, halkın öncelikli meselesi değil ama yine de halk tarafından kullanılan bir kıstastır. Geldiğimiz noktadaki değişim talebinin sistem yapısı ve devletin işletilme modeli üstünden gelişmesi, neresinden bakılırsa bakılsın siyasal erginlikle ilgili, çok önemli bir açılımdır.
V
İki temel olgudan söz ediyoruz. Birincisi, CB Hükümet Sisteminin değişmesi! Değindim, seçilen kişi, kendisine o seçimi mümkün kılan sistemi değiştirecek, olmaz mı, olur yeter ki, şartları yerine getirilsin. Daha önemli olan mesele ikinci koşuldur ki, o da kompozisyon, koalisyon, ittifak dediğimiz yapının niteliğidir. Hiç yabana atılmayacak, aksine çok üstünde durulması gereken ve bugüne kadar bir hayli ihmal edilmiş veya en fazlasından ‘romantize’ edilmiş bir ittifaktan söz ediyoruz. İttifakı Türkiye’de siyasal İslamın içinde bulunmuş, kurulmasına çok emek vermiş ama kendi iç nüanslarını, ton farklarını taşıyan bir çevre, radikal, ırkçı sağdan gelen bir dönem değişme çabası göstermiş ama o gayretinden artık vazgeçmiş bir çevre ve nihayet merkezde yer alan laik-Batıcı bir çevre meydana getiriyor.
Böyle bir ittifakın kurulması sadece benzemezlerin bir araya gelmesi bakımından değil, benzemezleri bir araya getiren faktörler bakımından önemlidir. Yayınlanan şu kadar sayfadan ve maddeden oluşan bildiri teknik bir çalışmadır, o kadar da güçlü bir ideolojik zemine sahip değildir. Yine de teknik yaklaşımlar önemlidir, bize kendi kapalı, suskun diliyle çok şey söyler, bu çalışmanın da türettiği sonuç bellidir, devletin daha doğrusu bürokrasinin yeniden yapılanması. Mevcut seçim ve devlet yönetim sisteminin değişikliği bu yapılanmayı zaruri kılar mı, emin değilim. Herhangi bir rasyonel yönetişim (governance) anlayışında o listede yer alan maddeler uygulanabilir, özellikle yönetim sisteminin değişmesini gerektiren, ön-gerektiren neler var, ilgililer açıklarsa öğreniriz. Demek ki, ana sorun sistem değişikliğidir. O değişim talebinin altında da iyi bir yönetişim arzusu yatıyor, saydam, hesap veren, temiz bir yönetim.
Toplumun böylesi bir talep üretmesi son derecede önemli, anlıyoruz ki, 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde bu doğrultuda geliştirilmiş çok sayıda model ve yorum karşılık bulmuştur, toplum, devlet aklı (raison d’etat) denen, maalesef anlamı yeterince kavranmadığı için hep olumlanarak çevrilen özünde, hikmet-i hükumet yani hikmet-i ilahi gibi sual edilemeyen, ne yaparsa doğru olduğu varsayılan düşünceyi ve onunla özdeş mutlak devlet anlayışını aşmıştır. Ve gene öyle anlaşılıyor ki, mutlak bir yöneticinin iş başında kalacağı, hızlı karar alma gibi bir rasyonele bağlanan, Demirel’den, Özal’dan beri devam eden model halktan destek görmemiştir. Her zaman söylediğim ve Türkiye’deki siyasal model ve davranış hakkında temel iddialarımdan biri olan, halkın 1908’den beri devam eden, hiç geri çekilmeyen siyaset yapma, siyasete katılma ve geri çağırma dürtüsü öne çıkmıştır. Parlamenter demokratik sistem tüm yapısal eksiklerine rağmen, doğrudur, halkın öncelikli meselesi değil ama yine de halk tarafından kullanılan bir kıstastır. Geldiğimiz noktadaki değişim talebinin sistem yapısı ve devletin işletilme modeli üstünden gelişmesi, neresinden bakılırsa bakılsın siyasal erginlikle ilgili, çok önemli bir açılımdır.
Bu ittifak iş başına geldiği takdirde hatta gelmediği durumda da Kürtlerin ve Alevilerin mevcudiyetini kendileriyle dayanışmasını koruyacak mıdır yoksa bu sadece bir sorun odağı çevresinde oluşmuş bir beraberliktir de sorun aşılınca ittifak çökecek midir?
VI
Güzel, şimdi gelelim, bu değişim talebinin gerçekleştiricisi olacak kompozisyonun yeterince ele alınmayan unsuruna. Altılı Masanın dışında kalan Kürtler (ve Aleviler, bilhassa onlar) bu yapıyı destekliyor, içeriden olmasa da dışarından büyük bir destek sağlıyor. Hatta Kürt oylarının toplamıyla masada yer alan ve toplamı %1-2 civarında olan katılımcıların oyları mukayese dahi edilmez. Sistemin asıl taşıyıcı bu durumda CHP-İyiP ve Kürtlerdir. Buna reel sol kesimi de dahil etmek mümkündür. Son derecede ilginç bir yapı bu. Nedeni, Kürtlerin ve Alevilerin mevcudiyetidir. Bildiğimiz gibi Türkiye’de devletin tarihsel olarak karşısına aldığı ve asla uzlaşmadığı dört unsur söz konusudur: Kürtler, Aleviler, komünistler ve şeriatçılar. Akparti’nin büyük kitle başarılarının altında yatan önemli bir neden bu kesimleri siyasete taşıması, siyasallaştırmasıydı, zamanla bu refleksini devlet lehine dönüştürünce bugünkü sorunlarını yaşamaya başladı. Sadece İyiP’le HDP arasındaki açık veya örtülü gerilim dahi belirttiğim noktanın gerçekliğini ortaya koymaya yeter ama iş olacağına varıyor, siyasal pratik yani reel politik her zaman kuramsal veya ideolojik ayrımları aşıyor, İyiP de bugün ittifaka verilen desteğe sesini çıkaramıyor.
Şimdi gelelim işin bam teline, bu ittifak iş başına geldiği takdirde hatta gelmediği durumda da Kürtlerin ve Alevilerin mevcudiyetini kendileriyle dayanışmasını koruyacak mıdır yoksa bu sadece bir sorun odağı çevresinde oluşmuş bir beraberliktir de sorun aşılınca ittifak çökecek midir? Türkiye’nin önündeki siyasal süreç en genel şekilde düşünüldüğünde ve bir ‘Türkiye siyaseti’ tahayyül edildiğinde söz konusu ittifakın çözülmesi hayati derecede yanlış olacaktır. Ne yazık ki, Türkiye’de çoğulcu ve gerçek manada temsile dayalı bir siyaset kurulamadığı için Kürtler her ne kadar kendilerine dönük bir siyaset oluştursalar da (zaman zaman kendilerinden kaynaklanan ciddi hataların sonucu da olarak) münferit ve genel siyasal bünyeden dışlanan, hiç değilse dışarlıklı bir kesim halinde kalmıştır. Alevilerin siyasal temsili o kadar bile değildir, sadece CHP içinde çok küçük ve git gide politik önemini yitiren bir kesim durumundadır. Hemen belirteyim, şu öne sürdüğüm koşullar devletin çok çekindiği kimlik siyasetini engelleyecek tek modeldir.
Kürtler ve Aleviler her şeyden önce demografik olarak, sonra politik olarak o bloğun en önemli kurucu ögesidir. Devletin bu kesimlere dönük tereddüdü Millet İttifakı’nın seçimi kazanması halinde devam edecek mi, CHP geleneksel-tarihsel (iki kavram birbirine zıttır ama ben iki düzeyi de kastederek birlikte kullanıyorum) tepkilerini göstererek yine onlara sırtını mı dönecek?
VII
Bugünkü siyasal sitem hiç beklemediği bir oluşum getirmiş ve demokratik blokları zorunlu kılmıştır. İttifaklar şeklinde tezahür eden demokratik bloklar %50+1’i yakalamanın tek yolu. Başkanlık sisteminin Türkiye’ye sağladığı bir kazançtır bu sonuç, dikkatle kullanılırsa siyasal polarizasyonu aşmakta da çok işlevsel olabilir, durum açıkça gösteriyor. Kürtler ve Aleviler her şeyden önce demografik olarak, sonra politik olarak o bloğun en önemli kurucu ögesidir. Devletin bu kesimlere dönük tereddüdü Millet İttifakının seçimi kazanması halinde devam edecek mi, CHP geleneksel-tarihsel (iki kavram birbirine zıttır ama ben iki düzeyi de kastederek birlikte kullanıyorum) tepkilerini göstererek yine onlara sırtını mı dönecek? Diğer koalisyon unsurlarının bu meyanda o ölçüde önemsenmesi gerekmez. İşaret ettiğim kabulün gösterilmesi halinde Türkiye’de toplum da siyaset de çok ciddi bir yol alacak, yeniden yapılanacaktır.
Madem yeni bir yönetişim için bu derecede güçlü bir talep mevcuttur, o talep mutlaka güçlü bir siyasetle desteklenmelidir ve sorumluluğun büyüğü CHP’dedir. Yeni bir dönem olacaksa bu dönemin kurucu siyaset dönemi olması gerekir. siyasal kader şimdilik bu noktada duruyor.
Politik Yol
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024