Hüseyin GÜLERCE
Türkiye’nin derdi, gerilim ve kutuplaşmanın sona ermesi ile biter. Bunun yolu da demokratikleşme ve normalleşmedir. AK Parti iktidarı ile birlikte Türkiye’de taşlar yerinden oynadı ama olmaları gereken yere oturmadılar. O taşları sıra ile sayalım.
En önemlisi askeri vesayet taşıydı. 27 Mayıs 1960 ihtilâlından itibaren on yıllık periyotlara bağlanan askeri darbeler, demokrasiyi adeta iğdiş etti. Sivilleri ikinci plana atan, idamlarla, hapislerle, sivil iradeyi kendine ram eden vesayetçiler, çok şükür epey mevzi ve güç kaybettiler. Artık Genelkurmay Başkanları ikide bir parmak sallayarak nutuk atmıyorlar, askeri kaynaklara dayalı tehdit demeçleri yayınlanmıyor. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında askerlerin ne mesajlar verdiği merak edilmiyor. Sivil iradenin emrinde olduğunu söyleyen, yani demokrasideki yerini hatırlatan Genelkurmay Başkanlarını artık peş peşe görüyoruz. Bir yerlerden “Paralel Yapı” kıpırdanmalarına dair fısıltılar yayılsa da NATO’ya “otoriterleşmeyi önleme” davetleri yapılsa da inşallah askerî müdahale dönemi sona eriyor. En ağır taş, yerine ilk oturmaya başlayan taş oluyor...
İkinci önemli taş, medya taşıdır. Türkiye’de etkin medya, 27 Mayıs darbesinden beri hep vesayetin medyası olmuştur. Demokrasi, özgürlüklerin genişletilmesi, seçmenin tercihi, sivil irade, bu vesayet medyasının hiçbir zaman arzusu, emeli, gayesi olmamıştır. Ama hep bu konularda suret-i haktan görünmüşler, milletin karşısına inanmadıkları bu değerleri savunarak çıkmışlardır. Vesayeti savunmuşlardır, çünkü milletimizin, kendi değerlerine bağlı kalarak yükselmesini hiç istememişlerdir. Vesayeti savunmuşlardır, çünkü Batılı sistemin yani statükonun taşeronluğunu yapmışlardır. Yabancılaşma, bu ülkede en çok aydınları, daha da çok medyayı kontrolüne almıştır.
Bugün Doğan ve Gülen medyasının omuz omuza “Erdoğan’ı durdurmak” adlı algı operasyonuyla yaptıkları, Batılı sisteme taşeronluktan öte bir şey değildir. 27 Mayıs 1960 darbesinden 2008’de AK Parti’nin kapatılma davasında cezalandırılmasına kadar, bu algı operasyonunun adı “laik sistem tehlike altında” idi. “Laiklik elden gidiyor, AK Parti kapatılmalıdır” algısının yerini bugün, “Türkiye otoriterleşmeye gidiyor, Erdoğan durdurulmalıdır” algısı aldı. Medya taşı hala yerine oturmadı...
Üçüncü taş, Türkiye’yi yönetmeye kalkan, gizliliği esas alarak, hem de milletin en zeki evlatlarını efsunlayarak devletin kılcal damarlarına kadar giren cemaat taşıdır. Gülenist hareket, askeri vesayetle mücadeleyi öne çıkartarak, yargı ve silahlı kuvvetler üzerinde, yolsuzluk ve rüşvetle mücadeleyi öne çıkartarak iktidar üzerinde hâkimiyet sağlamaya çalıştı. Epey de mesafe alan bu yapı ile mücadele halen devam ediyor. İstiklal Harbindeki mandacılık “bizi Amerika yönetmeli” zihniyeti, bu cemaat yapısı ile Pensilvanya merkezli olarak hortlatılmıştır. Cemaat taşının yerine oturması da zaman alacak.
Dördüncü taş, küresel sermaye ve vesayet sisteminin aktörleri ile birlikte hareket eden iş dünyasıdır. Etkin medya ile iç içe olan bu iş dünyası, Gezi olaylarında cüretini ortaya koymuş, Cumhurbaşkanına ve hükümete karşı her fırsatta duruşunu hatırlatmıştır.
Türkiye’nin otoriterleşmeye, diktatörlüğe gittiğini söyleyenler, aslında eski Türkiye’yi istiyorlar. Yeni Türkiye, taşların yerine oturduğu; cuntacı askerlerin, vesayetçi medyanın, yönetme hastası cemaatlerin ve malum iş dünyasının, demokrasiye müdahale mecallerinin kalmadığı, kendi asli vazifelerini yaptıkları bir Türkiye olabilir.
1 Kasım’da sandıklara bunu bilerek gitmeliyiz...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019