İbrahim Tığlı
18 Nisan’da Cezayir’de devlet başkanlığı seçimleri yapılacak. Günlerdir aday olup olmayacağı tartışma konusu olan 82 yaşındaki mevcut devlet başkanı Abdülaziz Buteflika beşinci kez göreve gelmek için adaylığını koydu.
Bir süredir tekerlekli sandalyeye mahkûm olarak gözlerden uzak siyasi hayatını devam ettirmeye çalışan Buteflika’nın bu seçimlerde sağlık sorunları nedeniyle aday olmayacağı söyleniyordu bazı çevreler tarafından. Buteflika seçimleri kazanırsa 5 yıl daha Cezayir’i yönetecek. Ömrü ve sağlığı bir beş yıla daha dayanır mı bilinmez ama bu kararıyla bir süredir başkan adayı olmak isteyen partisindeki bazı isimleri de hayal kırıklığına uğratmış gözüküyor.
Buteflika’nın tekrar aday olması öncelikle istikrarın devam ettirilmesine yönelik. 1990’lı yıllardaki iç savaştan sonra Buteflika istikrarı sağlamayı başardı. Bunun en önemli nedeni ulusal parti, asker ve istihbarat arasındaki uzlaşmanın ortak adayı olmasıydı. Daha önceki seçimlerde devletin sacayağını oluşturan bu güçlerin uzlaşması Buteflika üzerinden sürmüştü. Fakat şimdi hasta, yaşlı ve oldukça yorgun bir Buteflika var karşımızda. Buteflika’nın felçli bedeni gibi akli melikelerinin de yerinde olmadığı söylentileri çıktı bir süre önce Fransız basınında. Bu söylentileri sona erdirmek için başkanlık sarayından Buteflika’nın halkı selamlayan görüntüleri paylaşıldı.
Cezayir gibi Fransızlara karşı direnişin sembolü olan bir ülkede 82 yaşında sıradan işlerini dahi yerine getiremeyen biri aday yapılıyorsa bunun sorumluğunu başka yerde aramamak lazım. İslam dünyasının lider çıkaramama gibi genel bir problemi var. Mısır uzun yıllar Mübarek’e katlandı, şimdi de Sisi’ye katlanıyor. Tunus, Fas, Sudan, Suudi Arabistan, Umman’da durum farklı değil. Fransa’ya direnen bir halkın yaşlı, despotik, liderlikten yoksun birine onay vermesi Batı ve sömürgecilik karşıtlığı ile açıklanamaz.
Buteflika’nın adaylığına şimdilik partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi, Demokratik Ulusal Birlik, Cezayir Halk Hareketi, Ümit Seferberliği gibi parti ve gruplar destek veriyor. Karşı çıkanlar ise İslami gelenekten gelen Barış Topluluğu Hareketi, Sosyalist Güçler Cephesi ve ana muhalefet partisi durumundaki Kültür ve Demokrasi İçin Seferberlik Partisi.
Geçen pazartesi, Barış Topluluğu Hareketi Başkanı Abdürrezak Makri, Buteflika’nin aday olmasının şaşkınlık verici ve “tehlikeli” olduğunu söyledi. Makri’nin haklılık payı büyük. Son yirmi yıldır ülkeyi istihbaratla yöneten Buteflika’nın özellikle kardeşi Salih’in etkisinde olduğu biliniyor. Ekonomik, politik sorunların arttığı bir ülkede Buteflika adına ülkeyi yönetmek isteyenler arasında bir çatışmanın çıkması ve ülkenin yönetimdeki sis dalgasının uzun yıllar devam etmesi muhtemel.
Cezayir 30 yıldır baskı altında kalmış, haksızlığa uğramış İslami gelenekle henüz yüzleşmedi. Teröre bulaşmayan İslami partiler arasındaki bölünmüşlük, bu kesimin yıllarca devam eden FLN iktidarına karşı alternatif bir politika sunmalarına mani oldu. Makri’nin partisi İslami gelenekten geliyor ve mecliste sınırlı sayıda temsilcisi bulunuyor. Buteflika’nın aday olmaması, siyasette yeterince yer alamayan İslami gelenek için bir fırsattı. Çünkü bu durum İslami grupların siyasete katılımını kolaylaştırabilir ve iktidar olamasalar bile güçlü bir muhalefet oluşturabilirler, hatta Fas’ta olduğu gibi iktidar ortağı partilerden birisi olabilirlerdi.
Buteflika’nın aday gösterilmesiyle İslami geleneğin de siyasette ilerlemesinin önü kapatılmıştır. Yani Cezayir’in normalleşmesi başka bir bahara ertelenmiştir.
Buteflika döneminde iç savaşın sona erdirildiği, siyasi istikrarın sağlandığı, ekonomik iyileşmenin yaşandığı doğrudur ama ülkede demokrasinin yerleşmesi, muhalif kesimin eşit ve adil bir şekilde seçimlere girebilmesi söz konusu değildir.
İslami Selamet Cephesi’nin 1990’lı yılların başında kazandığı siyasi zaferden sonra ordunun yönetime el koyması ile başlayan olaylarla ilgili devletin İslamcılarla ilgili hala bazı kuşkuları var. Cezayir İhvanı teröre hiç bulaşmayıp sürekli siyasi arenada mücadele ettiği halde yönetimden gerekli desteği alamadı. Şimdi meclisteki 462 sandalyeden 33’ünü elinde bulunduran Makri’nin partisine de Cezayir derin devletinin hala güven duyduğu söylenemez. Makri’nin heyecanlı konuşmaları partisinin oyunu artırsa da kendisini iktidara taşıması çok zor görünüyor.
Eğer Buteflika yönetimi daha doğrusu devlet başkanını çevreleyen kişiler ve gruplar şeffaf bir seçim gerçekleştirirler, çıkan sonucu kabul ederlerse bir bahar barışının yakalanması mümkün. Makri’nin partisinin “barış” adıyla kurulması da bu açıdan önemli. Çünkü daha önceki partilerin isimlerinde “kurtuluş, bağımsız, selamet” gibi daha çok ikinci dünyacı söylemler hâkimdi. 90’lı yılların tecrübesini yaşamış bir partinin eski liderlerden çok Tunus tecrübesini örnek alacağı aşikârdır. Tabii burada asıl sorun devlet gücünün normalleşmeye karar verip vermeyeceğidir ki, bu da şimdilik Cezayir için uzak görünüyor.
“Cezayir’de geçmişte yaşananlar karanlık bir sayfaydı, o dönemde kaldı” demekle de olmaz. Bunun bedelini halktan birilerinin ödediği gibi zulme ortak olmuş yönetici ve askerlerin de ödemesi gerekir. Fakat bu bedelin ödenmesinde de aceleci olmamak gerekli. Abdürrezak Makri, bu yüzden seçim konuşmalarında dikkatli olmalı, partinin uzlaşmacı tavrını öne çıkarmalıdır. En-Nahda, Islah gibi partilerin de Makri’ye destek vermekten kaçınmamaları gerekiyor.
İslamcıların tek bir blok halinde seçimlere girmesi bir açıdan uzun süredir devam eden bölünmüşlüğü giderebilir ve ortak bir enerji yakalanabilir.
Belki bu seçimlerin en sürpriz ismi General Ali Gadiri’nin başkanlık yarışına aday olması. Gadiri bir dönemin en ağır toplarından biriydi ve asker üzerinde önemli bir etkisi vardı. Hatta politikaya müdahale eden general olarak bilinen bir üne de sahipti. Şimdi ise Buteflika ile arasına keskin bir çizgi koyarak İslamcılardan ve eski komünistlerden daha sert bir şekilde iktidara yükleniyor.
Cezayir’e 18 Nisan’da yapılacak seçimlerle bir baharın gelmesi zor görünse de en azından uzun dönemdir rüzgârların estiği ülkede havaların ısınmasının yolu açılacak. Cezayirliler, Buteflika dışında kendilerini yönetebilecek kişilerin de olduğunu en azından meydanlarda görebilecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2019
18.12.2018
13.11.2018
30.10.2018
16.10.2018
25.09.2018
18.09.2018
4.02.2018