İlhami IŞIK
Birkaç gün önce sevgili bir dostumu ziyarete gitmiştim. Dostum bir psikiyatr. Psikiyatra gitmekten hiç gocunmam. Ama benim ziyaretimin amacı bütünüyle dostumun sohbetine duyduğum muhabbet içindi. Çok özlemiştim hoş sohbetini. Nitekim çay ve kahve ikramından sonra bana çok ilginç bir hikaye anlattı ve biz sohbeti koyulaştırdık. Öyle ki sohbet bir noktadan sonra inisiyatifimizden çıktı ve kelimenin tam anlamıyla karşılıklı tartışmaya dönüştü. Önce dostumun başından geçen hikayeyi sizin için özetleyeyim, sonra tartışmanın detaylarına gireriz. Dostum hikayesini şöyle anlattı:
"İki üç hafta önce fırına kahvaltı yapmak için simit almaya gittim. Zaten bir tek hafta sonları kahvaltı yapıyoruz. Elimde simit poşeti sallana sallana eve dönüyorum. Evin köşesinde yaşlı ve bastonlu bir adamın yere çökmüş ve toz toprak içinde katıksız ekmek yediğini gördüm. Yanına gittim ve dedim ki "dayı senin kimsen yok mu?”. "Yok evladım, tek kızım var o da beni sokağa attı ". Çok üzüldüm, hali çok iç acıtıcıydı. Kendisine biraz para verdim ve dedim ki "sen biraz bekle ben hemen gelip, sana yardımcı olacağım, sana kalacak bir yerler bulalım. Eve çıktım ve kafamdan arayabileceğim yetkilileri düşündüm. Daha önce böyle sokakta kalan birkaç yaşlıya yardım etmiştim. Sonra evin camından baktığımda onun yerinde olmadığını fark ettim. Dışarı çıktığımda adamın ortadan kaybolduğunu fark ettim.
Bu sabah yine fırına gittiğimde onu yine bir binanın köşesinde yere çömelmiş gördüm, elindeki bir tomar parayı sayıyordu...
Bu şehir insanın tüm merhamet ve iyilik duygularını öldürüyor.."..
"Üstadım" dedim, "bu şehir insanın bütün merhamet ve iyilik duygularını neden öldürsün ki? Şehirlerin ne suçu var? Sonuçta şehirler birer yaşam alanı, birer mekandan ibaret. Sanırım bizim algımız arızalı?"
"Yaşlı ve dilenci olduğunu sandığımız bir adamın elinde para tomarı olsa ve bunu iştahla saysa bile ne olur? Bu görüntü onun konumunu değiştiriyor mu? Nihayet son kertede bu adamın hayat içindeki pozisyonu dilenmek değil mi? Herkese avuç açmıyor mu? Bu onun kişiliği bile olsa, yeterince aşağılayıcı değil mi? Bizim bu şekildeki himayemiz daha da aşağılayıcı olmuyor mu? Bir insanın pozisyonunu hakikaten değiştirmeyen kimi şaşırtıcı görünümler, ne zaman gerçeğin yerine geçmeye başladı? Dilenmek, dilenmektir ve hiçbir insan bu durumundan sorumlu değildir. Dilencilik bir toplumun adaletsizlik aynasıdır. Toplum ne kadar zalim ve adalet duygusundan yoksunsa, dilenci sayısı o kadar yüksek olur."
"Ama" dedi dostum; "Yoksulların çoğu dilenmiyor. Yarı aç yarı tok yaşıyorlar. Zaten toplumun çoğu yoksul. İstanbul’da profesyonel bir dilenci mesleği var. Bu yüzden gerçekten sokakta kalmış yaşlı insanlara yardım etme duygularımız yok oluyor. Daha önce sokakta kalmış iki yaşlıya barınma için yardım ettim. Gerçekten ilgili kurumlar duyarlı davranmışlardı. Ben bunu vurgulamaya çalıştım. Tarihte büyük kıtlıklarda büyük felaketlerde insanlar sokaklarda dilenmişlerdi. Bu gerçek bir yoksunluktu. Ama İstanbul’da gerçek ihtiyaç sahiplerinin çoğu dilenmiyor…"
Bazen medyada şöyle haberler okuyoruz; diyerek meselenin benim açımdan özüne işaret etmek niyetiyle konuşmamı sürdürdüm. ''Dilencinin üstünde milyonlar çıktı." "Dilencinin bilmem kaç dairesi var'' gibi haberler çıkıyor. Gazetelerin üçüncü sayfa haberi olarak kamuoyuna nakledilen bu haberlerin altında ben başka niyetler sezinliyorum ve doğrusunu söylemek gerekirse de fena halde kızıyorum. Bu haberler bana tok olanların aç olan insanlara ikiyüzlü, riyakar saldırısı gibi geliyor. Sanki bütün dilencilerin aslında milyonları varmış ve bizi kandırmak için duygularımızı sömürerek dolandırıyorlarmış gibi bir algı yaratılıyor. Oysa bana kalırsa hiçbir insan gönüllü olarak ötekine avuç açmaz. Bir insanı dilenci yapan tek gerçek var o da yoksulluktur. Dilenciden tiksinmek yoksulluğu ortadan kaldırmıyor. Dilenciden kuşku duymak yerine, yoksulluktan kuşku duymak lazım. Dilenci ile savaşmak yerine yoksullukla savaşmak lazım.
Eğer merhametiniz yoksa yoksullukla savaşamazsınız, onun yerine dilenciye yüklenirsiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025