Kemal BURKAY
Bu dava ile ilgili lehte aleyhte çok şey söylendi, bu da doğaldı; bu dava önemli bir dava. En çok da bu davaya karşı olanlar konuştular, yaygara kopardılar, hak-hukuk üstüne çok sözler ettiler. Bu da bir yönüyle anlaşılır bir şey. Çünkü şimdiye kadar hep onlar, ya da onların benzerleri yargıladılar
Silivri’de görülmekte olan Ergenekon davası sonuçlandı. Bu davadan yargılananların büyük çoğunluğu ağır cezalara çarptırıldı, bazıları beraat etti.
Bu dava ile ilgili lehte aleyhte çok şey söylendi, bu da doğaldı; bu dava önemli bir dava. En çok da bu davaya karşı olanlar konuştular, yaygara kopardılar, hak-hukuk üstüne çok sözler ettiler. Bu da bir yönüyle anlaşılır bir şey. Çünkü şimdiye kadar hep onlar, ya da onların benzerleri yargıladılar.
Darbelerin ardından ülkenin solcularını, demokratlarını, Kürt aydınlarını hapislere doldurdular, işkence çarklarından geçirdiler, bir bölümünü sürgün yollarına düşürdüler. Eline silah almamış, şiddete başvurmamış kişileri, Barış Derneği mensuplarını bile, salt düşünce ve görüşlerinden dolayı ağır cezalara çarptırdılar; kimini yargısız biçimde, kimini de askeri mahkemelerde, devlet güvenlik mahkemelerinde, o biçim yargıyla infaz ettiler.
O zaman haktan hukuktan söz edenlerle dalga geçerlerdi. Bu kez de darbe yapabilseler, karşıtlarına, kendileri gibi düşünmeyenlere aynı şeyi yapacaklardı, ülkeye yeni bir 12 Eylül yaşatacaklardı. Laiklik kaygısı, ya da şeriat tehlikesi gibi gerekçelerle onlardan bir şeyler bekleyenleri bile bir kez daha düş kırıklığına uğratacaklardı. Çünkü onların laikliği yalancı idi; laikliği en çok onlar, darbelerden sonra kesip biçtiler. Solu ve demokrasi güçlerini onlar darbelediler.
Ama gün geldi devran döndü, yurtta ve dünyada dengeler değişti, darbeciler için dünyada altın çağ sona erdi. Bu kez başaramadılar, ava giderken avlandılar.
Bu nedenle hak-hukuk üstüne kopardıkları gürültü inandırıcı değil. Bu yaygara ile ancak safları kandırabilirler.
Şimdi mahkeme kararı açıklandıktan sonra bazıları, söz konusu mahkemeyi olağanüstü mahkeme sayıp “bu karar meşru değil!” diyorlar. Günaydın! Emirle karar veren “İstiklal Mahkemeleri”, 12 Mart ve 12 Eylül’ün askeri mahkemeleri hakkındaki fikriniz nedir? Son 50 yıldan, Yassı Ada duruşmalarından bu yana olağanüstü mahkemeler kesip biçerken nerdeydiniz?
Öte yandan, Genelkurmay Başkanı’nı, kuvvet komutanı orgeneralleri yargılayan böylesine mahkemeler olağanüstü olmayacak da ne olacaktı?
Buna rağmen bu davadan yargılananların imtiyazlı oldukları hiç de gözden kaçmadı. Çoğu zaman mahkeme salonunu gösteri salonuna çevirdiler, yargıçları tehdit ettiler, mahkemeyi işgale kalktılar. Son olarak “Silivri’yi yıkacağız!” deyip yandaşlarını 5 Ağustos’ta oraya çağırdılar, bir meydan muharebesine özendiler. Buna bakarak bir de 12 Eylül’ün Mamak, hele hele Diyarbakır askeri mahkemelerini düşünün: Sıra sıra put gibi oturan, başları tıraşlı, elleri dizlerinin üstünde, kıpırdanmaları bile yasak ve dönüşte kendilerini amansız işkencelerin beklediği tutukluları…
Ama Silivri’deki yargılamalar üzerine koparılan bunca gürültü para etmedi. Yargı kararını verdi. Bu ülkede -çok geç de kalmış olsa, geçmiştekilerin tümünü kapsamasa da- Balyoz davasının ardından, Ergenekon davasında bir bölüm darbecinin daha yargılanıp mahkum edilmiş olması kanımca çok önemli bir olaydır.
Ergenekon, yani asıl adıyla Kontrgerilla, kurulduğu 1950’li yıllardan bu yana bu ülkeye çok kötülükler yaptı. Sözde komünist sisteme karşı savunma amaçlı örgütlenmiş olan bu örgüt, zaman içinde devasa bir gizli suç örgütü haline geldi. 6-7 Eylül, Maraş, Çorum, Malatya, Sivas olayları, 1977 kanlı 1 Mayısı, Ecevit ve Özal’a suikast girişimi dahil, nice provokasyona, nice kanlı olaya imza attı. Yıllar boyu ondan dert yandık. Bugün bu örgütün devamının, Ergenekon adıyla yargı önüne çıkması, hesap vermesi, suçlu bulunanların mahkum olması elbet önemlidir, tarihi bir olaydır.
Tüm karalama çabalarına, tehditlere rağmen bu davayı kararlılıkla yürüten yargıçların, savcıların ve emeği olan herkesin tavrı saygıya değer.
Elbet böylesi büyük bir davada, davanın haklı ve meşru olmasının yanı sıra, şu veya bu kişiyle ilgili olarak, şu veya bu uygulamada, delil toplama veya değerlendirmede hatalar olabilir. Ama bu davaya halel getirmez.
Örneğin bu davada profesörler, gazeteciler filan da yargılandılar. Ama bilim adamı veya gazeteci olmak kimseye suç işleme imtiyazı vermez. Ne yazık ki bu ülkede öteden beri, üniversitelerde ve medyada birileri hep darbecilerle işbirliği yaptılar, gönüllerindeki düzenin korunmasını veya kurulmasını onlardan beklediler. Ama böyleleri, kaçınılmaz olarak hep de düş kırıklığına uğradılar.
Ayrıca Kontrgerilla örgütünün nasıl orduya, polise, yargıya, üniversitelere ve medyaya, siyasi partilere sızdığını, hatta paravan örgütler kurduğunu, bu ülkede siyaseti izleyen herkes iyi biliyor. Bu nedenle bu davada boy gösteren rektörler, kimi sol parti liderleri, anlı sanlı gazeteciler hiç de sürpriz değil.
Bu dava nedeniyle bir kez daha kanıtlandı ki, kendileri için hak hukuk bekleyenler, başkalarının hak ve hukukuna saygı göstermeli, çağdaş bir demokrasi için çaba göstermeli. Darbe değil, demokrasi, herkes için özgürlük istemeli.
Öte yandan, bu dava ile Ergenekon örgütü büyük darbe yemiş olsa bile, örgütün bundan ibaret olmadığı ve son 60 yıl içinde yaptıklarının büyük bölümünün aydınlığa çıkmadığı, hesap sorulmadığı da bir başka gerçektir. Türkiye bunu yapabilecek mi? Örneğin Fırat’ın ötesine uzanabilecek mi?
Belki olayların bir bölümü için zamanaşımından söz edilebilir. Ama bu eylemleri kesilmeden süregelen bir örgüt; bu nedenle aslında bir zamanaşımı söz konusu değil. Bu örgütün bir bütün olarak ele alınıp hem yargıda, hep politik çevrelerde ve medyada, hem de bizzat kamuoyunun vicdanında mahkum edilmesi; böylece toplumun kendi tarihi ile yüzleşmesi, arınması, bir dönemin kapanması bakımından son derece gereklidir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020