Kemal ÖZTÜRK
Şikayet etmekten, tepki göstermekten, antitez olmaktan ve hayıflanmaktan usandık. Ağlamaktan da yorulduk artık.
İslam dünyasının her tarafında yaşanan dramlara, acılara, savaşlara gösterdiğimiz tepki bunlardan ibaret.
Myanmar’dan Somali’ye, Kırım’dan Yemen’e yangın yerine dönmüş tüm İslam coğrafyasında kime yanacağımızı, kime ağlayacağımızı şaşırdık. Duygularımız zayıfladı, acıları kanıksadık, gerçekleri görmemek için başımızı çevirip duruyoruz.
Lakin tüm bu duygusal iniş çıkışları yaşamamız, durumu değiştirmedi. Acı aynı acı, yıkım aynı yıkım, dert aynı dert.
İyi de böyle mi gidecek hep?
BİZ NE YAPIYORUZ? ASIL SORU BU
Rusya’nın 1979’da Afganistan’ı işgalinden bu yana olayları hatırlıyorum. Doğal olarak söylemleri ve karşı argümanları da hatırlıyorum. Hep dış güçleri suçlayarak, suçu onlara atarak, onların işgalini, acımasızlığını, vicdansızlığını konuşarak geçirdik günlerimizi.
Bu onları daha da büyüttü, gözümüzde yenilmez yaptı, biz ise olduğumuz yerde kaldık.
İşte benim isyanım buna.
İslam dünyasının perişan halinin tek suçlusu dış güçler değil, aynı zamanda kendimiziz. Müslümanlar, kendi özeleştirilerini nedense yapmak istemiyor bir türlü. Amerika’nın, Rusya’nın, İsrail’in esiri olmuş İslam ülkelerinin, kendi kaderlerini tayin etmek için en küçük çabaları yok. Daha çok birbirini yemek için uğraşıyorlar.
Herkes Ortadoğu’da dış güçlerin, üst aklın, gizli güçlerin bir oyun çevirdiğini söyleyip duruyor ama kimse buna karşı bir oyun planlamıyor.
BOP planına, ülkeleri parçalayıp şehir devletler kurma planına, mezhep çatışması çıkartma planına, şimdi de K. Irak’ta etnik kimlik üzerinden çıkartılacak savaşlara karşı;
Bizim üst aklımız ne diyor?
Bizim oyun planımız nasıldır?
Bizim stratejimiz nedir?
İŞİN KOLAYI BULUNMUŞ: CUMHURBAŞKANIMIZ NE DİYECEK?
Meslektaşlarımın, aydınların, akademisyenlerin, vatandaşların milliyetçi rüzgara kendi bırakıp, onun verdiği geçici hazla yaşamasını üzüntüyle izliyorum.
Onlarca üniversitede, binlerce akademisyenin bir saha araştırmasına, bir veri analizine ve sonra da bir perspektif çizmesine rastlayamadım. Varsa da, bu bilgi üretimi bir politikaya dönüşmüyorsa bu daha da üzücü.
Herkes Cumhurbaşkanının ağzından çıkacak söze göre hiza alıyor. Bir danışman, bir fikir adamı, bir bilim adamı, bir aydın da çıkıp, ‘Türkiye’nin geleceği, bölgedeki rolü, oyun kuruculuğu üzerine araştırma yaptım, kafa yordum, ter döktüm işte bu da emeğimdir, size katkım olsun Sayın Cumhurbaşkanım, kıymetli devletim’ demiyor. Diyorsa ve bu sisteme girmiyorsa bu daha da üzücüdür.
Düşünce kuruluşlarımızın, bağımsız akademilerin, vakıfların, derneklerin bilgi ve strateji üretmek için sahaya inmek, alan çalışmaları yapmak, mülakatlar yapmak gibi dertleri olması gerekir.
FARKLI FİKİRLERE TAHAMMÜLSÜZ OLANLAR
En son ne zaman bağımsız bir kurumun ürettiği stratejiyi, tezi, fikri tartıştı kamuoyu? Buradan işin gerçeğini anlayabiliriz.
Şunu da biliyorum: Bu yönde çalışanların, fikir beyan edenlerin, aykırı görüş açıklayanların başına bela olan bir güruh da var. Şoven bir dille, seviyesizce, her farklı sese ve renge saldıran bu lejyoner kafalı insanların neden olduğu daralmayı ve çoraklığı da görüyorum.
Lakin yine de kendimize güvenimizi kaybetmemiz gerekir. Unutmayalım her şeyi cesurca konuşan ve tartışan bir dönem yaşadığımız için bu günlere geldik.
HERKESİN KONUŞTUĞU, ÜRETTİĞİ BİR TÜRKİYE’Yİ KİM ENGELLİYOR?
İslam dünyasının içine düştüğü girdaptan kendisini sıyırabilen ülkelerden biri, belki de yeganesi Türkiye’dir. Ekonomisi, sanayisi, savunma sanayisi, ordusu, yumuşak güçleri sayesinde bugün ayaklarımız üzerinde duruyoruz. O zaman bizi daraltan, kısırlaştıran, çoraklaştıran bu ortama neden kendimizi sokuyoruz?
Neden herkesi kucaklayan, bir araya getiren bir savunma hattı kuramıyoruz? Gerçekten anlamış değilim. Bunu da mı dış güçler yapıyor?
K. Irak meselesi, bir referandum meselesi değildir sadece. Türkiye’nin içindeki en tehlikeli fay hattını tetikleyecek, bölgeyi bir başka uçtan ateşe verecek derinlikte ve yaygınlıkta bir krize dönüşebilir. Herkesin bu yüzden konuşması, tartışması, farklı fikrilerini çarpıştırması gerekir. Bu aynı zamanda biriken stresi alır, iç çatışmayı önler.
O zaman ortaya bir enerji çıkar, bundan bir fikir doğar, o fikirden bir strateji oluşur. Devletimize de böylece katkı olur.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021