Kemal ÖZTÜRK
Tartıştığımız şey, 150 yıldır tartışageldiğimiz bir hikâyenin devamıdır. Basit olarak Reşit Galip’in tek parti döneminde yazdığı, sonra, neredeyse her darbede içi boşaltılmış katı ideolojik cümlelerin eklendiği bir metni tartışmıyoruz aslında.
Bu metinle, ülkede yaşayanlara ve bu ülkede yaşamak isteyenlere çalışılan, modası geçmiş, kullanım zamanı bitmiş dar bir gömleği, zorla giydirmeye çalışıyorlar.
Tartıştığımız şey, bir zihin, bir bakış açısı, bir tutumdur. Bir kuru metin değildir.
ULUS MU OLACAĞIZ, MİLLET Mİ?
Tüm popülist, hamasi, gürültülü tartışmaları sıyırıp attığınızda, tartışmanın özü şu soruyla ortaya çıkar: Ulus mu olacağız, millet mi?
Son 150 yıldır tartıştığımız ve bir türlü karar veremediğimiz soru budur. Sorunun ortaya çıkmasının sebebi, dağılmakta olan bir imparatorluğu kurtarma refleksidir. Zira Osmanlı içinde yaşayan uluslar birer birer isyan edip kopunca, geride kalanları kurtarmak için bir yol arayışına girdi herkes.
Entelijansiyanın, siyasetçilerin ayrılanlar gibi bir “ulus” olma isteği, o güne kadar yabancısı oldukları “ulus” kavramının içini doldurma çabası, bizi bugüne kadar savurdu.
Jön Türkler, İttihatçılar ve sonunda Kemalistler, dağılan topraklardan geriden kalanı elde tutmanın çabasıyla bir “ulus” aradılar.
Etnik olarak “Türk” ulusu işte o zaman fark edildi. Yani Cumhuriyetin kurulmasından çok önce.
“TÜRK” KAVRAMININ ANLAM KAVGASI
“Türk” kelimesi Avrupa’da “Müslüman” anlamına gelirdi. Osmanlı’da ise ‘kaba, köylü, göçebe’ diye anlaşılırdı.
İttihatçılar “Türk” kelimesini, “Müslüman” diye, “Turan Devleti” kavramını da “İslamların ülkesi” olarak bildiler ve öyle kullandılar. Hiçbiri etnik köken olarak ‘Türk ulusunu’ kastetmedi, yüceltmedi.
Cumhuriyetin kurucu kadrosu, bu kavramı İttihatçılardan devraldı, kullanmayı sürdürdü ama içini başka bir şeyle doldurdu.
“Türk” etnisitesi ve bunun üzerine inşa edilen ulusçuluk, dağılan milletin, parçalanan toprakların bir araya getirilmesi için yegâne çözüm olarak görüldü. Herkesin, hangi ulustan olursa olsun, ‘Türk’ olmaya, hangi ırktan olursa olsun, ‘Türk’ diye kendini ifade etmeye zorlanması da böylece başladı.
Bunu yaparken, “Türk” kavramının ortak bir üst kimlik, tıpkı Avrupa’daki anlamıyla ‘Müslümanlık’ benzeri bir ortak payda anlamına geldiğini ifade ettiler. Ancak bu olmadı. Ortak ve üst kimlik olarak “Osmanlı” kavramını kullanmak tarih içinde sorunları çözerken, bir etnik kimliğin adı olan “Türk” kelimesi bu sorunu çözemedi. Çözemediği gibi uzun yıllar sürecek sorunları da başlattı.
Daha vahimi, bu yeni ulus olma çabası, tarihi mirasın reddine, tarihi kimliklerin yok sayılmasına kadar gitti. Mahmut Esat Bozkurt, Reşit Galip gibi kraldan çok kralcıların, ‘Türklüğü’ her şeyin üzerinde tutan, ‘kafatasçı’ fikirleri, tartışmaların alevlenmesine ve bugüne kadar sürmesine neden oldu.
Başka dillerin yasaklanması, başka kimliklerin ifadesinin men edilmesi işte o günlerde atılan adımlardan sonra oldu.
Reşit Galip’in yazdığı ‘Andımız’, tek parti zihniyetinin, zorlamacı, tepeden inmeci bir anlayışın ruhunun sindiği bir metin olarak, kraldan çok kralcıların fikrini yansıtır.
ULUSLAŞMA ÇABASINA DAİR KEMAL TAHİR’İN GÖRÜŞÜ
Bu tartışmaların tam ortasında okuduğum kitap, meseleye son derece önemli katkılar sağlıyor. Mustafa Özel’in uzun yıllar üzerinde çalıştığı, ‘Roman Diliyle Siyaset’ (Küre Yayınları) kitabını tavsiye ederim herkese.
Özel, ulus olma çabalarını romanlar üzerinden değerlendirirken, kendi fikirlerini de sunuyor bize.
“Ulusçuluk, körleştiricidir” diyen Özel, Kemal Tahir’in “yol ayrımı” romanından şu alıntıyı yapıyor:
“Bir dünya imparatorluğu yüzyıllar boyu, yüzlerce nesillerin birleşik gayretiyle, kanları, canları, malları pahasına doğmuş, kökleşmiş, gelişmiş yaşatılmıştır. Tarihin bir döneminde herhangi bir nesil, tek başına bu tasfiyeye karar verebilir mi? Veririm derse, bu kararın meşruluğu hangi vesikalarla ispatlanır? Yani bir imparatorluğun tasfiyesinde taraflar nasıl medyana gelir? Vekaletnameleri hangi noter tasdik eder, veraset ilamlarını hangi mahkeme çıkarır?”
‘UNUTARAK ULUS, HATIRLAYARAK MİLLET OLURUZ’
Mustafa Özel, “Unutarak ulus, hatırlayarak millet oluruz” diyerek son derece kuvvetli bir tespitte bulunuyor.
Kimliklerimizi, aidiyetlerimizi, tarihi bağlarımızı unutarak “ulus” olmamız için bizi zorlayanlarla, tüm bu zenginliklerimizi hatırlayarak, sahip çıkarak “millet” olmaya çalışanların tartışmasını izliyorsunuz aslında.
O nedenledir ki, mesele sadece basit bir “andımız” tartışması değildir. Millet ve ulus olma tartışmasıdır.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021