Kurtuluş TAYİZ
Ferhat Kentel içeri alınacaktı.
Ahmet Hakan Coşkun da öyle.
Cengiz Çandar da alınacaklar arasındaydı.
…
Ergenekon operasyonlarının dalga dalga yayıldığı günlerde içeri alınacaklar listesinde kimler yoktu ki?
Sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, bilim insanları, akademisyenler, avukatlar ve politikacılar…
Toplumun her kesiminden insan, bir sabah alınıp götürülme korkusunu iliklerine kadar yaşadı.
Sadece seçkin isimler değil; sokaktaki sıradan insanlar da bu korkuyu derinden duydu.
Korku ve şüphe bulutları evlerin içine kadar sızmıştı.
Duyulan en dehşetli korku, nedensiz olandır.
Akıl başa çıkamaz bu türden korkularla.
Böyle bir korku atmosferinde insan görünmeyen, bilinmeyen, gerçeküstü bir gücün gazabına uğrayabileceğini düşünür her an.
Ergenokon’lu günlerde telefonlarının dinlenilmediğini, e-postalarının izlenmediğini, sokakta takip edilmediğini düşünmeyen insan var mıydı?
Yoktu.
Hiçbir rasyonalitesi olmamasına rağmen insanlar böyle hissediyordu.
Duygular da bulaşıcı özellik gösterir; kulaktan kulağa yayılan korku hikayeleri toplumu etkisi altına almaya yeter.
Neyse ki, korku dolu o günleri bıraktık.
Eski devleti tasfiye ederken yerine yeni bir korku imparatorluğu kurma tehlikesini de atlattık.
O günlerde polis devletinden şikayet etmeyen, üstelik yargının uygulamalarını rasyonalize ederek topluma pazarlayan ünlü yazarların, bugünkü durumu baskı rejimlerine benzetmelerini hayretle karşılıyorum.
Ergenekon’lu günlerdeki korku imparatorluğunu, polis ve yargı zorbalığını bir kez olsun eleştirmeyenlerin, bugünü 28 Şubat’la, 12 Eylül Darbesi’nin karanlık günleriyle kıyaslamalarını samimi bulmuyorum.
Siyasal iktidara yönelik “otoriterleşme” eleştirisi yapan yazarlara -özellikle Cemaat medyasındaki liberal yazarlara- soruyorum: Sizler Ergenekon’un en karanlık günlerindeki korku imparatorluğunu, kaba polis devleti uygulamalarını göremezken, bugün ne oldu da ufkunuz bu kadar açılabildi ve görüş açınız böyle genişledi?
AK Parti Hükümeti’ni 12 Eylül’ün askeri rejimine, 28 Şubat’ın post-modern darbecilerine, eski devletin zorba güçlerine (MGK) benzetirken hiç mi tutarlılık kaygısı gütmüyorsunuz?
Tamam!
Bu da olabilir!
O halde nasıl oluyor da hükümeti benzettiğiniz 12 Eylül ve 28 Şubat güçleriyle bu kadar söylem yakınlığı kurabiliyor, ağız birliği edebiliyor ve aynı hedefi (Başbakan Erdoğan’ı) yıpratmaya, gözden düşürmeye, devirmeye çalışabiliyorsunuz?
Türkiye’nin demokratik dönüşümünü tamamlaması ve ileri bir demokrasiye doğru hızla yol alması için toplumdaki bütün güçlerin muhalefetine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Kürtlerin, Alevilerin, Lazların, Çerkeslerin, Cemaatlerin, Solcuların, Ulusalcıların demokratik muhalefetinin bu ülkeyi daha ileri götüreceğine inanıyorum.
Ama eski alışkanlıklarla yapılan bir muhalefetten bahsetmiyorum.
Zira bu ülkede muhalefet pratiği diye bilinen-biriktirilen şey, derin güç merkezleriyle birlikte ya da demokrasi dışı müdahalelerle “iktidar devirme” oyunundan başka bir şey değil. Geleneksel refleksler, muhalefeti demokrasi dışı yollara yöneltiyor. Siyasal iktidara karşı demokratik bir kamuoyu oluşturma varken, psikolojik harekatlarla kamuoyunu maniple etmek tercih ediliyor. Toplantı ve gösteri hürriyeti sokaklarda kaos çıkarmak, ülkede istikrarsızlık üretmek için kullanılıyor.
Yeni Türkiye’yi kurmaya çalışırken en az siyasal iktidar kadar muhalif güçlerin de demokratik bir rejimi arzulaması gerekiyor. Askeri vesayet savunucuları, polis devleti kollayıcıları kendilerini demokratikleştirmeden Türkiye’yi demokratikleştiremez. Daha önceki klasik darbelerden, post-modern müdahalelerden neler çıktığını biliyoruz ama demokrasi çıkmadığını gayet iyi biliyoruz.
Komplolarla, kumpaslarla artık bir yere kadar.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019