Lale KEMAL
MİT’in, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, PKK ile yaptığı Oslo görüşmelerinin, geçen yıl eylül ayında internet üzerinden sızdırılmasıyla artık kamuoyuna mal olan gelişmeler bugün yargıya uzandı. Ya da karakolluk oldu diyebiliriz. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, MİT’in tepe ismi Hakan Fidan ve diğer üst düzey istihbarat görevlilerini, KCK soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla şubat başında ifadeye çağırmasına karşı hükümet ön almış, Meclis’ten bir yasa değişikliğini çıkartarak, söz konusu kişilerin hâkim karşısına çıkmalarını önlemişti. Savcılık ise ısrarını sürdürüp, Fidan ve diğerlerinin ifade vermeleri için geçen hafta Başbakan’dan izin isterken Erdoğan, bu iznin verilmeyeceğini ima etmişti.
Basına sızan iddialar ve sonrasında ilgili yargı makamlarının yaptığı açıklamalardan, MİT’in, Erdoğan’ın talimatıyla PKK ile Oslo’da yaptığı görüşmelerin de yargı kapsamına alındığı anlaşılmış bulunuyor. Zaten, geçen yıl 14 temmuzdaki Silvan saldırısı, hükümetin, yeni bir güvenlik konseptiyle, PKK’ya karşı askerî önlemlere yeniden ağırlık vermesi politikasını beraberinde getirmiş, silahsız çözüm arayışlarını askıya almıştı.
Neredeyse 28 yılı bulan terörle silahlı mücadelenin yerine siyasi araçlarla Kürt sorununa çözüm bulunması umutları, 2009’daki Kürt açılımıyla ortaya çıkmış, Silvan ile sönmüştü. Şimdi de, her şeye rağmen yeniden PKK ile diyalog kurulması beklentisi, Oslo’nun yargı engeline takılmasıyla ortadan kalkmış görünüyor.
Farzedelim, hükümet siyasi iklimi elverişli buldu ve PKK ile bir şekilde yeniden temas kurmak istedi; O zaman şu soru akla geliyor, MİT’in yargı kıskacına alınması karşısında, hangi bürokrat Başbakanlık talimatıyla PKK ile görüşmelere cesaret edebilir? MİT Müsteşarı Fidan zaten şüpheli sıfatıyla yeniden savcılığa çağrıldı, nasıl rahat olabilir bu durumda?
Fidan dışında başka bir bürokrat, PKK ile yeniden temaslara geçilmesi için görevlendirilmek istendi, diyelim. Örneğin, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a bağlı olan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın başındaki isim Büyükelçi Murat Özçelik, bu işe talip olur mu? Pek ihtimal verilmiyor. Zira, güvenilir kaynaklarıma göre, Özçelik, MİT krizinin ilk patlak verdiği sırada, “Fidan’ın başına gelen benim de başıma gelir mi?” endişesiyle, PKK’nın, Türkiye’ye yönelik saldırılarının önüne geçilmesinde etkin olabilecek ülkelerden komşu Irak’ın başkenti Bağdat gezisini iptal etmiş.
“Ama Özçelik, yaklaşık iki hafta önce, yine terör konusunu görüşmek üzere, PKK’nın üs olarak kullandığı Kuzey Irak’ın başkenti Erbil’e gitti” diye bir hatırlatma yapılabilir. Aldığım bilgilere göre, Özçelik, hükümetten güvence (Yargı bağlamında başına bir iş gelmeyeceği) aldıktan sonra Erbil’e gidip, temaslarda bulunmuş ya da bulunmak zorunda kalmış.
Oslo görüşmelerini de kapsadığı anlaşılan yargı süreci ile bürokratlar sindirilmiş durumdayken, silahsız çözüm umutları nasıl yeşerebilir?
Keza, Türkiye’deki olumsuz gelişmeler ışığında İngiliz gizli servisi MI6’nın da bu kez yeni bir görüşme için koordinatörlük yapması, bu aşamada, pek mümkün görünmüyor. Hatırlatmakta yarar var, PKK ile MİT yetkilileri arasında Oslo’da yapıldığı ortaya çıkan görüşmeler, geçen yıl internet sitelerine sızdığında taraflar arasındaki görüşmelerin bir de İngilizce aksanıyla konuşan koordinatörü olduğu anlaşılmıştı. Bu kişi, Oslo görüşmelerini açarken, “Bizim sorumluluğumuz altında girişilen bir inisiyatifti (Oslo görüşmelerini kastediyor)” diyerek, söz konusu görüşmeleri kendilerinin organize ettiğinin de altını çiziyordu.
Oslo görüşmelerini, İngilizlerin organize ettiği bilgisini çok güvenilir kaynaklarımdan aldığımı not olarak düşeyim.
Baharı müjdeleyen ilk cemre havaya düşerken biz, onlarca yıldır baharın gelişini, PKK’nın, bölgede karların erimesiyle birlikte şiddet olaylarını tırmandırması endişesiyle karşılıyoruz. Yine bahar gelirken şiddetin başlayacağı endişesini taşıyoruz, çözüm umutları ise bu kez yok gibi. O zaman, terörün Türkiye’ye maliyetini bir bakanın ağzından yeniden hatırlatalım, belki çözüm umutları yeşerir.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kürt sorununa silahsız çözüm ikliminin sürdüğü 2010 yılı şubat ayında, Van’ı ziyareti sırasında, terörün Türkiye’ye maliyetini bir trilyon dolar olarak açıklarken, şiddet ortamının yarattığı vahameti şu sözlerle dile getiriyordu:
“Terör, enerjimizin bir kısmını boşa harcanmamıza neden oldu. 25 yıl geçti aradan 40 bin insanımızı kaybettik. 300 milyar dolarımız uçtu gitti. Terörün bize maliyeti dolaylı olarak bir trilyon dolardır. Türkiye'nin bir yıllık bütçesi 287 trilyon. Demek ki kaynaklarımızın dört katına yakın kısmını bu yolda harcamışız. Biz bu kaynakları bu bela için terörle mücadele için harcamamış olsaydık, acaba ne yapabilirdik? Bakın bu parayla 15 bin adet 24 derslikli okul, dokuz bin adet tam teşekküllü 400 yataklı eğitim araştırma hastanesi yapabilirdik. İstiyoruz ki bu anlamsız mücadele sona ersin.”
Bir daha hatırlayalım terörün Türkiye’ye nasıl bir tahribat yarattığını, yaratmaya devam ettiğini, belki o zaman çözüm için bastırırız.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- IŞİD’den mesaj var; ‘Oksijenimi kesme topyekûn savaşırım’
2.02.2016 - Brexit istismarı çabuk başladı
25.06.2016 - Dış politikada Saray dönemi
18.06.2016 - Askere yasal zırh ve CHP
11.06.2016 - “Mercedes’ini yakacak babayiğit var mı?”
4.02.2016 - 6,5 milyon pasaporta vizesiz Avrupa!
28.05.2016 - ‘Şehir savaşlarına’ hazırlıksız yakalandılar
14.05.2016 - Ara seçim zorlanacak
7.02.2016 - Amerikalı ne diyor, bizimkiler ne anlıyor?
30.04.2016 - Bir garip ‘askeri casusluk’ operasyonu
24.04.2016
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
YURDAER ERŞAN
Kurbanlarımız!.. Aklımız ilimle ve de sözde bilimle çelinerek, gözlerimize ideolojilerin enva-i türlüsüyle mil çekilerek, değişim, dönüşüm sancıları yaşayan dünyamızda, hepimizin koyunlaşarak atmak zorunda kaldığımız her akılsız adımda, türümüz kurban gibi ölüp, öldürülüp doğranırken, bu gerçeği hayvanları boğazlayarak, caddeleri salhaneye çevirerek gizleyebilir miyiz? Akan kanlara, yiten canlara yazık. Günah değil mi koyunlara!..