Markar ESAYAN

CHP’de sonun başlangıcı
18.03.2013
3782

 Herkes CHP’deki yenilikçi veya sol kanat olarak adlandırılan, CHP’nin yeni anayasa ve barış süreci ile ilgili daha olumlu bir siyaset yapmasını isteyen grubun sayısını, etkisini merak ediyor. Yenilikçi kanadın talebiyle cumartesi günü olağanüstü toplanan Parti Meclisi (PM) toplantısının sonucu bu etkinin ölçülmesi anlamına da geldi. Çıkan sonuç, Taraf’ın manşetine de yansıdığı üzere barış sürecine adeta muhtıra şeklinde oldu. Art arda sıralanan dört madde, Genelkurmay’ın yakın geçmişte verdiği muhtıraların tarzına da, terminolojisine de çok benziyordu. Partinin içinin kaynadığı, barış ve anayasa sürecinin CHP’de taşları belli oranda oynattığı ortaya çıktı. PM toplantısından barış ve anayasa sürecine katılım açıklaması bekleyen yenilikçiler, ulusalcıların sert duvarına çarptı. Çıkan sonuç ortada: “Anayasa’da değiştirilemez maddeler kalmalı, Türklük tanımı korunmalı, barışı hedeflediğinden kuşku duyulan İmralı görüşmeleri hukuksuz” şeklinde özetlenebilecek bir duruşu tescilledi CHP.

Böylelikle, sürecin başında hükümete kredi veren Kılıçdaroğlu’nun önü de alınmış oldu. Birgül Ayman Güler’in “Türk ve Kürt eş, eşit olamaz” çıkışı, CHP’nin bu duruşunu “düzeltmek” içindi. Daha sonra partideki ulusalcılar Muharrem İnce’nin sözcülüğünü yapacağı bir karşı bildiri hazırlığına girdi. Konu Baykal’ın itirazına takıldı. Baykal daha sonra grupta bir konuşma yaparak bu sert çıkışı partiyi zor durumda bırakacağı için dengeledi, Kılıçdaroğlu’na “destek çıkmış” oldu. Ancak o desteğin karşılığı, PM’de CHP’nin aldığı barış karşıtı pozisyon oldu.

Şimdi yenilikçilerin nasıl tepki vereceği merak konusu. Bu onların etkisi ve gücünü de gösterecek. Parti bölünür mü, yoksa yine pozisyon beklentileri nedeniyle sessizlik mi galip gelir kestirmek güç. Ancak CHP’nin sorunu yenilikçilerin sayısından, etkisinden, tasfiye edilmeleri veya etkisizleştirilmelerinden çok daha öte. Yenilikçilerin görece zayıf pozisyonlarından çok daha önemli olan, CHP’nin üzerindeki değişim ve zamanın ruhu baskısıdır. Hiçbir strateji de CHP’yi bunun etkisinden kurtarmaya yetmez. CHP’liler bunu dilemez mutlaka ama, CHP’yi bu hâliyle biraz daha ayakta tutacak şey, ancak barış sürecinin çökmesi olacaktır. CHP’nin varlığının barış olasılığı ile tehlikeye giriyor olması gerçekten de çok hazin. Bu paradoksal denklemi kuranlar da kendileri.

Kandil’den “Silahı bırak” uyarısı alan bir CHP’nin, Dersimlilerden “Barışa destek ver” çağrısı alan Kılıçdaroğlu’nun hele barış bu süreçle gerçekleşirse, cumartesi günkü muhtıranın hesabını nasıl vereceği şüpheli. Tüm hesaplar ister istemez, sürecin çökmesine bağlanıyor. Ancak bu böyle olsa bile, barış gecikmeli de olsa daha güçlü bir şekilde yine kendini dayatacak. “CHP’nin devlet değil âkil adamlar görüşsün” teklifi ise sadece bir boş gösteren. Yapılacak başka bir teklifin olmamasına bağlı mahcup bir dolgu malzemesi. Dünyanın her yerinde bu tür sorunlar savaşan tarafların görüşmesiyle mümkün olmuş. Sanki araya böyle bir karbon kâğıdı koyduğunuzda iki tarafın görüşmesine gerek kalmayacak ve sorun hop diye çözülecek.

CHP’nin muhtırasında Erdoğan’a uyarı kısmındaki üstü örtülü tehdit ise, devletle Öcalan görüşmelerinin “hukuki” olmadığı. İma edilen şu: “Süreç çöker ve devran dönerse, bunu yaptığın için Yüce Divan’da yargılanacaksın.” CHP’nin savaş pozisyonu aldığına dair kanaat bu söylemde billurlaşıyor. Buradaki kabul, geriye sararak eski Türkiye’ye ulaşmak ve eski Türkiye’nin zelil kurallarıyla barışı isteyenleri, bunun için risk alanları cezalandırmak. Bu böyle olmayacak, ama zihniyeti ortaya koyması açısından gerçekten hazin ve ürkütücü.

Bir süre daha CHP diye bir gerçeğimiz olacak. Umarım CHP’den özgürlükçü bir hareket farklılaşır ve AK Parti’nin 28 Şubat’tan sonra yaptığı gibi bir özeleştiri ve yüzleşmeden geçerek anlamlı, güncel bir siyasi harekete dönüşür. Çünkü kanımca, 16 Mart 2013 ulusalcı CHP’nin kendini tasfiye ettiği gün olmuştur. Bunu bir kenara not ediniz. Ulusalcı CHP zihniyeti, tıpkı 28 Şubat’ta DYP ve ANAP örneğinde olduğu gibi, kendi tasfiyesinin geri sayımını başlatmıştır.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar