Markar ESAYAN
İmralı-Kandil ilişkisi üzerine kabaca iki yaklaşım var. İlki, İmralı'nın iyi, Kandil'in de kötü polisi oynadığı...
İkincisi ise, Öcalan'ın örgütü siyasete adapte etmekte kararlı olduğu, ama Kandil'in şiddet yöntemini bırakmaya hazır olmadığı...
Belki bunlara iki yaklaşımın gerekli durumlarda öne çıktığı melez bir durumu da ekleyebiliriz. Bu melezlik konjonktürel şartlara göre İmralı ve Kandil arasında bazen uyuma bazen de gizli bir liderlik mücadelesine açık olabilir.
Geldiğimiz noktada şiddet arttığında Kandil'in, müzakere güçlendiğinde İmralı'nın etkisi artmaktadır. Kobani krizinde ikinci olasılığın öne çıktığını düşünüyorum.
Cemil Bayık'ın ABD'yi arabuluculuğa çağırması mesela hangi kalıba uyuyor? Bana göre bu Çözüm Süreci'ni bitirme çağrısıdır. Öcalan'a iyi polislik yapma alanını bile bırakmamak üzere 'Yetiş yoksa barışmak üzereyiz' türünden bir acil butonuna basılmış gibi.
Kandil'e çok güçlü devletlerin (O kadar güçlü ki örgüt içinde darbe yapmaya yetkin olsunlar) sık sık uğradığını ve 'ahlaksız teklifler' yaptığını düşünün.
'Çözüm Süreci'ni bitirirseniz alın size bir PKK Kuzey Kore'si' denmiş olsa, 'Yoksa Rojava IŞİD'in eline düşer' iması yapılsa, zaten devrimci halk savaşı köhneliğine hala inanan Kandil'deki karar vericiler ne yapar?
Kobani'de IŞİD mevzilerine ilk etkili hava saldırısının 6-7 Ekim pogromundan hemen sonra yapıldığını da hatırlarsak mesela.
Hasılı, Kandil'in yönetimi ne kadar Kandil'in elindedir?
İşte hükümetin ve Öcalan'ın 'Biz bize çözüm'ün altını bu kadar kalınca çizmeleri bu nedenleydi...
Bu konseptin terk edilmesi savaşı çağırmaktır.
Kandil teslim alınmış veya Rojava ve Güneydoğu'yu birleştiren büyük Kürdistan hayaline kapılmış olsa da, sonuç değişmez.
Şimdi hükümet ve İmralı'ya düşen tüm gerçekçi bilgileri masaya koyarak bu oyunu bozmak üzere etkili kartlar yaratmak olmalıdır.
6-7 Ekim'in boşa çıkmasıyla zaman kazanılmıştır.
Kandil, bir yandan Öcalan'ın Gezi ve 17-25 Aralık'ta olduğu gibi kararlı durmasıyla, bir yanda da hükümetin soğukkanlı ve aktif hamleleriyle ikna edilmelidir. Oynanan satranç güç mücadelesini ima etmektedir.
Dünya, bölge ve Türkiye değişmiştir. Yüzyıl sonra hamleler boşa çıkartılabilmektedir. Öcalan bir iyilik meleği değil... Gezi ve 17-25 Aralık'ta hükümetin düşeceğine ikna olsaydı, destek verir miydi?
6-7 Ekim Darbesi'ni de şu anda ölçüp biçiyor olmalı. Bu hamlenin kendisine karşı olduğunu görüyor. Güç dengelerine, ittifaklara ve olası sonuçlara bakacaktır.
Öcalan iyi polisi oynuyorsa zaten sorun yok; süreç devam eder. Ama benim öngörüm doğruysa, İmralı, 1993 Bingöl veya 2011 Silvan saldırılarında olduğu gibi liderliğini korumak için geri çekilme lüksü olmadığını, sürecin çok farklı bir safhada olduğunu da analiz ediyor olmalı.
Gezi ve 17-25 Aralık'ta hükümetin durumu çok daha zordu. Şimdi ise Erdoğan Cumhurbaşkanı, Davutoğlu Başbakanlığında AK Parti geçişi başarıyla yapmış durumda. HSYK'da ıslah sağlandı, paralel devletin direnci kırıldı. CHP beş parçaya ayrılmamak için debeleniyor...
Kobani'ye koridor açıldı; PYD kurduğu tuzağa düştü ve Barzani ile ÖSO'ya direnemedi. Kobani, bu hamlelerle Çözüm Süreci'ne tehdit değil destek olma konumuna artık daha yakın.
Yani hükümet ve İmralı aslında darbenin ağırlığına rağmen oldukça önemli kartlara sahip; bunun başında da toplum desteği geliyor.
Türkiye'den beklenen hamasete ve misillemelere girişmesi. Batı aklı Doğu'ya hep bu gözle bakar, onun aklıyla hareket edemeyeceğini varsayar. Bu bir avantaj artık.
Hükümetin soğukkanlı davranması çok önemliydi. Cinayetlerin cezasız kalması beklenemez. Kamu güvenliği de PKK'ya teslim edilemez. Ama hukuk devleti ile JİTEM devleti arasında büyük fark vardır. Hukuk devleti için, eyleme katılan PKK'lılar birer suçludur ve yakalanıp adalete teslim edilir. Provokasyonların bir savaşa yol açmamasının garantisi hukuk devleti sınırları içinde kalmaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir üst akıldan bahsediyor. İşte o aklın da üstüne çıkılabildiğinde sorunların çözülmesi beklenenden daha kolay olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019