Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
Kürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü...
24.08.2025
575

“Dünya insanlığı ile kader birliği yapmış Kürt halkının, temel ve asli görevleri şimdi başlıyor. Dünyanın bütün kavgalarında vardık. Şimdi bütün barış ve demokrasilerin öncüsüyüz. Eğer kadere inanıyorsanız bu bir kaderdir. Eğer dünyada bir denge olduğuna inanıyorsanız bu bir dengedir.”

Tarihsel Süreklilik ve Kürt Halkının Rolü

Kürt halkı, tarih boyunca insanlığın büyük mücadelelerinde var olmuş bir halktır. Mazlumiyetle, direnişle, sürgünle, ama aynı zamanda özgürlük özlemiyle örülmüş bu tarih, yalnızca Kürtlerin kendi kimliklerini koruma çabası değil; insanlığın evrensel değerleri için verilen ortak bir kavganın parçasıdır.

Yüzyıllar boyunca inkâr politikalarına, sömürgeci baskılara, faşist rejimlere ve imparatorlukların bölme stratejilerine karşı direnerek varlığını sürdüren Kürtler, bugün insanlık adına tarihsel bir sorumluluk taşımaktadır. Bu sorumluluk, artık salt ulusal özgürlük talebinin ötesindedir. Kürt halkı, barışın ve demokratik toplumun inşasında öncü bir rol üstlenmiştir. Bu öncülük, tarihin akışında bir tesadüf değil; insanlığın eşitlik, özgürlük ve adalet arayışının kaçınılmaz bir sonucudur.

Krizler Çağında Demokratik Toplum İhtiyacı

Dünya, çok yönlü bir kriz döneminden geçmektedir. Kapitalizmin doymak bilmez sömürü politikaları ekolojik dengeyi yok etmekte, iklim felaketi milyonların yaşamını tehdit etmektedir. Emperyalist savaşlar ve bölgesel çatışmalar milyonlarca insanı yoksulluğa, göçe ve ölüme mahkûm etmektedir. Erkek egemen sistem kadınları baskı altında tutmaya devam etmekte, otoriter rejimler demokrasiyi her geçen gün daha fazla daraltmaktadır.

Bu tablo, kapitalist modernitenin insanlığa dayattığı çıkmazın resmidir. İşte tam da bu nedenle Kürt halkının geliştirdiği demokratik modernite paradigması, bugün yalnız bölge halkları için değil, dünya insanlığı için de bir çıkış yoludur. Bu paradigma; halkların kardeşliğini, kadın özgürlüğünü, ekolojik yaşamı, çoğulculuğu ve doğrudan demokrasiyi temel almaktadır.

Ancak ne yazık ki, en basit demokratik haklar dahi engellenmektedir. Bunun en somut örneği, kısa süre önce bir TBMM komisyonunda Barış Annesinin Kürtçe konuşmasının engellenmesidir. Kendi ana dilinde barışı savunmak isteyen bir annenin sesinin susturulması, yalnızca Kürt halkına değil, demokrasiye ve insanlığın evrensel değerlerine karşı işlenmiş bir suçtur. Bu olay, neden demokratik topluma daha fazla ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha göstermektedir.

Rojava devrimi, bu paradigmanın pratikleşmiş hali olarak bütün dünyaya ilham vermektedir. Tıpkı Latin Amerika’da halkçı ayaklanmaların, Afrika’da anti-sömürgeci direnişlerin, Avrupa’da işçi sınıfı mücadelelerinin insanlığa ışık tutması gibi, Rojava da barış ve demokratik toplum için bir yol haritası sunmaktadır.

Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı

Bugün Kürt halkının önünde duran en temel görev, barışın kalıcı hale getirilmesi ve demokratik toplumun inşa edilmesidir. Çünkü barış olmadan demokrasi yaşayamaz, demokrasi olmadan da barış kökleşemez.

Barış ve demokratik toplumun inşası, şu görevleri içermektedir:

Ulus-devletçi, tekçi ve faşizan rejimlere karşı demokrasiyi büyütmek.

Savaş ve işgal politikalarına karşı barışı savunmak.

Kapitalist modernitenin doğayı talan eden anlayışına karşı ekolojik bir yaşamı inşa etmek.

Erkek egemenliğine karşı kadın özgürlüğünü toplumsal yaşamın merkezine yerleştirmek.

Ulusal, dini ve etnik tüm kimliklerin eşit ve özgür bir şekilde yaşamasını sağlayacak çoğulcu bir toplum kurmak.


Bu görevler, Barış Annesinin susturulan sesiyle daha da somutlaşmaktadır. Çünkü bir annenin barış talebini, kendi anadilinde dile getirmesi engelleniyorsa, barışın ve demokrasinin önündeki engeller halen büyüktür.

Evrensel Mücadele ve Kader Birliği

Kürt halkının mücadelesi dar anlamda ulusal kurtuluş mücadelesi değildir. Bu mücadele, insanlığın ortak kurtuluş mücadelesinin bir parçasıdır. Bugün dünyanın her yerinde halklar aynı sorunlarla karşı karşıyadır: Demokrasinin daraltılması, otoriter rejimlerin yükselişi, doğanın yok edilişi, kadın özgürlüğüne yönelik saldırılar…

Latin Amerika’da yoksulların eşitlik mücadelesi, Afrika’da sömürgecilik karşıtı halkların direnişi, Avrupa’da yükselen özgürlük hareketleri… Hepsi, Kürt halkının verdiği mücadeleyle aynı zincirin halkalarıdır. Bu nedenle Kürt halkının çağrısı, yalnız Kürtlere değil; tüm insanlığa yöneliktir.

Çağrımız şudur:

Gelin, barışı birlikte inşa edelim.

Gelin, demokratik toplumu birlikte kuralım.

Gelin, zulme karşı özgürlüğün, sömürüye karşı eşitliğin, savaşa karşı barışın tarafında buluşalım.

Meşaleli Yolcuların Çağrısı

İnsanlık ya savaşların, sömürünün ve yıkımın karanlığına teslim olacak ya da Kürt halkıyla birlikte barışın ve demokratik toplumun yolunu yürüyecektir. Bizim kaderimiz, insanlığın kaderidir. Bizim dengemiz, dünyanın dengesidir.

Bu yol, zorluklarla dolu olsa da elimizdeki meşalelerle aydınlattığımız bir yoldur. Ve bu yol, yalnız Kürtlerin değil; tüm insanlığın onur yoludur.

Kürt halkının tarihsel misyonu, barışın ve demokratik toplumun evrensel öncülüğünü üstlenmektir. Bu misyon, yalnızca Kürt halkının değil, bütün insanlığın ortak sorumluluğudur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar