Mehmet ALTAN
Anayasa’nın 138. Maddesi ne diyor:
‘Hiç bir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.’
Anayasa’nın 153. Maddesi ne diyor:
‘…Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.’
Türk Ceza Kanunu’nun 309. Maddesi ne diyor:
‘Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.’
Yukarıda andığım maddeleri hiçe sayan, ‘bu düzenin fiilen uygulamasını önlemeye teşebbüs eden’ müebbet hapislik suç işlemekte…
***
17-25 Aralık’ta siyasal iktidar, mahkeme kararlarının uygulanmasını zorbalıkla önleyerek sivil darbe yapmıştı.
İşlenen suçlara, bunca rezilliğe, hukuk skandallarına rağmen çok istedikleri Türk usulü faşizm kurulamayınca paniklediler… Panikledikçe de şiddetten umulan medet arttı.
Düzce’de CHP İl Başkanı’na saldırtan ve bu saldırının videosunu Facebook’tan paylaşan terörün arkasındaki destekçiler çok açık… Her benzeri saldırganlıkta olduğu gibi ‘destek suskunluğu’ var.
Ne çaresiz, zavallı hallere düştüler… Sokaklarda insanlara saldırıyorlar.
Görünüş, bu sokak saldırılarının artacağı yönünde…
Hiç bir fikirsel tartışmaya girecek halleri kalmadığı için insanları sokaklarda saldırarak susturmaya uğraşacaklar.
Bunun ne kadar tehlikeli bir oyun olduğunu bile fark etmekten acizler.
***
Anayasa Mahkemesi’nin kararına ‘uymayacağını’ söyleyen Erdoğan ise ‘anayasal düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’ suçunu işlemeye devam ederek Can Dündar ve Erdem Gül’ü hapsettirmeye uğraşıyor.
Üstelik de Cumhuriyet tarihinde eşi emsali görülmemiş biçimde davaya ‘müdahil’ oluyor…
Kim olarak, ne olarak davaya müdahil oluyor? Bu davanın Cumhurbaşkanlığı ile ne ilgisi var?
Onun ‘müdahil olma’ talebini mahkeme neye dayanarak kabul ediyor?
***
Anayasal suç işleyerek mahkemeye ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyma’ talimatı veren Erdoğan’ın bu hukuk dışı davranışlarına sadece bu ülkenin insanları değil dünya da ‘dur’ diyor.
Türkiye’nin hukuksuzluk uçurumuna düşmesi sadece bizim için değil tüm dünya için de ciddi bir tehlike yaratmaya başladı çünkü…
Siyasi iktidarın sahip çıkmadığı demokrasiyle hukuka sahip çıkan diplomatlar, bu iktidarı hukuku ciddiye alması için uyarıyorlar.
Siyasal iktidar panikten öyle şaşırmış bir vaziyette ki hiçbir uyarıyı fark edemiyor, “benim hukuku çiğnemem, anayasa suçu işlemem kimseyi ilgilendirmez, kimse bana karışamaz” havasında.
***
Ama artık sağduyunun buharlaştığı, uluslararası mahkemelerde yargılanma korkusunun artarak büyüdüğü bir dönem bu…
Ne yaptıklarının, ne söylediklerinin farkında değiller.
Erdoğan, Dündar’la Gül’ün davasını izlemeye giden diplomatlara “sizin orada ne işiniz var” diyor.
Uluslararası Viyana Konvansiyonu’na göre diplomatların orada bulunma hakkı var.
Asıl soru, Erdoğan’ın orada ne işi var?
Neden mahkemeye ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyma’ talimatı verdikten sonra bir de davaya ‘müdahil’ oluyor?
***
‘Erdoğan’ın “orada ne işiniz var” dediği diplomatlar, Erdoğan hukuksuzluğa uğradığında onu da ziyaret edip hukuksuzluğa karşı ona sahip çıkmışlardı…
Kendisini ziyarete gelen diplomatlara Erdoğan “burada ne işiniz var” dememişti o zaman.
Bu ‘çifte standardın’ bir açıklaması var mı?
Kendin mağdur olunca başka, başkalarını mağdur edince başka konuşmanın bir açıklaması olmuyor tabii.
Rusya’nın uçağını düşürünce NATO’ya sığınıp, sonra da sığındığın o Batılıların hepsini ‘düşman’ ilan etmenin de bir açıklaması olmadığı gibi…
Mahkemeye gelen diplomatların hepsi senin NATO müttefiklerin, onların hepsi Türkiye’nin düşmanıysa niye NATO’da kalıyorsun, neden ordunun planlarını ‘düşmanlarına’ veriyorsun?
***
İşin temeli bir kere çarpıldı mı, anayasayı korumakla yükümlü olanlar anayasayı çiğneyerek suç işlemeye başladı mı, artık mantıki bir tutarlılık da kalmaz.
Ondan sonrası şiddet, baskı, tehdit, sokakta adam dövme, gazeteciyi hapse atma, müttefiklerini tehdit etme…
Sade diplomasinin değil, her şeyin bir edebi ve adabı var…
Paralarla birlikte bunlarda sıfırlandı…
***
Yolsuzluk, vurgun, yargıdan kaçmak, yargılanmamak için anayasal suç işlemek… Bütün bunlar tüm dünyanın gözleri önünde oluyor.
Zarrab’ın Amerika’daki iddianamesinde dolaylı olarak adı geçen Sıtkı Ayan’ın adını Google’a yazın ve orada karşınıza çıkan Youtube konuşmalarını dinleyin…
Türkiye’nin geldiği durumun sefaletini görün.
Tabii itibarın sıfırlanması da kaçınılmaz hale geliyor bu şartlarda.
‘Olman gereken hiç bir yerde’ olmayıp, ‘olmaman gereken her yerde’ olunca itibar da kalmıyor…
Bu haftanın başındaki Erdoğan’ın ABD gezisini iyi izleyin, el sıkışacak adam bulmakta epey zorlanacak gibi gözüküyor.
***
Erdoğan, hukuka ve demokrasiye sahip çıkarak mahkemeye giden müttefiklerine meydan okuyup “sizin orada ne işiniz var” derken, bütün dünyadan bir cevap geliyor o soruya:
“Asıl senin orada ne işin var?”
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025