Mehmet Ocaktan
Tarihin en eski çağlarından bu yana insanoğlunun en çok tartıştığı ve uğruna mücadele verdiği en önemli kavram ‘özgürlük’ olmuştur. İnsana özgürlük-sorumluluk ekseninde büyük bir değer atfeden Kur’ani söylem, bireysel özgürlüğe ve hesabın kişiselliğine vurgu yaparak, insanın üzerinde hiçbir kutsal otoritenin, vesayet sisteminin olamayacağına işaret etmektedir. Zaten insanın bir varlık olarak özgür iradesiyle hayatı keşfetmesi, ‘halife’ olarak yaratılmasının bir gereğidir.
Ancak gerek kadim Doğu toplumlarının, gerekse ‘aydınlanmacı’ Batı dünyasının kültürel kodlarında özgürlük talebi ile teslimiyet ve boyun eğdirme arzusu iki zıt kutup olarak sürekli bir mücadele içinde olmuştur. Doğal olarak Batı toplumlarının bu sorunu çözdüğü ve pür özgürlükçü bir yapılanma içinde oldukları söylenebilir. Ama görüyoruz ki son yıllarda Batı toplumlarında da daha donanımlı politik yapılarla Doğu’yu aratmayacak bir kültürel kimlik kapanması yaşanmaktadır. Özellikle yabancı düşmanlığı ve İslamofobi bu kapanmanın en dramatik örnekleridir.
***
İslam toplumlarındaki özgürlük sorununu doğru tanımlayabilmek için meseleyi muhalefet kavramı üzerinden okumakta yarar var. Maalesef İslam toplumlarında özellikle peygamber sonrası dünyada iktidarın kutsallaştırılmasıyla birlikte muhalefet kelimenin tam anlamıyla şeytanlaştırılmış, eleştirel ve özgürlükçü tavırlar ‘fitne-fesat’ kaynağı olarak değerlendirilmiştir.
Oysa tarihin bize gösterdiği gerçek şudur ki; insanın vesayet altına alındığı, aklını, vicdanını kullanmasının engellendiği, itaat ve teslimiyet odaklı bütün dönemlerde İslam toplumları derin krizlere sürüklenmişlerdir. Çünkü biliyoruz ki, bireyin özgürlüğünü, iradesini baskıyla ipotek altına almak, yani haksızlık ve zulüm Kur’an’da Allah’a ortak koşanlarla eşdeğer olarak değerlendirilmiştir. Ve İslam’ın evrensel ilkeleri gereği iman edenler haksızlığa ve zulme karşı koymakla mükelleftirler.
Nisa suresi 97. Ayette, imkanları olduğu halde Medine’ye hicreti göze alamayan, mallarını, mülklerini terkedemeyen kimselerle ilgili melekler onların canlarını alırken: “Söyleyin bakalım, siz inancınız, imanınız uğrunda ne yaptınız? Diye soracaklar. Onlar ‘Ne yapabilirdik ki?! Biz Mekke’de baskı altında yaşayan, çaresiz bırakılan, itilip kakılan kimselerdik’ diye cevap verecekler. Bunun üzerine melekler, ‘demek öyle! Peki Allah’ın yeryüzü geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya?!’ diyecekler. İşte onların ahirette varacakları yer cehennemdir. Ne kötü yerdir cehennem!”
Şunu açıkça ifade etmek gerekiyor ki, tarihin ve toplumsal şartların getirdiği zorluklar ve zorunluluklar ilahi bir takdir olamaz. Çünkü Müslüman olmayı tarihe, toplumlara ve kişilere teslimiyetle karıştırmamak gerekiyor.
Maalesef günümüz İslam dünyasında tarihe, geleneklere, siyasi otoritelere ve dini liderlere olan itaat ve teslimiyet duygusu öylesine vahim bir tablo ortaya çıkarmıştır ki, bizatihi özgürlük kavramı bile adeta içselleştirilmiş bir köleliğe dönüşmüştür. Zaten bütün tarih boyunca siyasal otoriteler için de makbul olan böylesine gönüllü bir kulluktur. Ve istisnasız bütün iktidarlar, insanların belirlenmiş davranışlar sergilemelerini beklerler.
Kuşkusuz özgürlük-sorumluluk dengesinin bozulmasında bütün sorumluluk siyasal iktidarlara ait değildir. Prof. Dr. Mehmet Evkuran, “Müslüman Dünyasında İktidar Otorite ve Özgürlük Üzerine Bir İnceleme” adlı makalesinde bu konuda şöyle bir tespitte bulunuyor: “Özgürlüğe yönelik yegane tehlike iktidardan gelmez. Sivil toplum da da özgürlük karşıtı eğilimler ortaya çıkmaktadır. Otoriter bir dünya (ya da ahiret) görüşüne sahip kesimler, kendi içlerinde uyguladıkları eğitim ve yönlendirme yöntemleriyle yetiştirdikleri dogmatik, önyargılı, dar görüşlü bireyler, özgürlük karşıtı birer gönüllü jandarma gibi davranmaktadırlar.”
***
Unutmayalım ki FETÖ olayı, sivil toplum perdesi altında oluşturulan, geliştirilen bir gönüllü kölelik zihniyetinin ürünüdür. Bir başka ifadeyle FETÖ’nün sergilediği kötülükler, iyilik, güzellik söylemleriyle itaat altına alınan gönüllü köleler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Müslüman dünyadaki özgürlük ve hakikat kaybının ortaya çıkardığı vahim tablo göstermiştir ki, kişilere itaat akıl dışıdır. Çünkü kişileri kutsallaştırma bizatihi insanın fıtratında var olan ve Allah tarafından bahşedilen akıl, irade ve özgürlük vasfıyla çelişmektedir. Kanaatimiz odur ki bütün kötülükleri demokratik değerlerin üzerine atarak vicdanlarımızı rahatlatmak yerine, kendi içimize dönüp eleştirel bir bakış açısını geliştirebilirsek daha hayırlı bir iş yapmış oluruz.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025