Mehmet TEZKAN
Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra tartışma beklenmedik bir yerden patlak verdi…
Aslında beklenmedik değil, beklenen yerden…
Gazeteciliğin patlama anından… Ama bu kez sorulan sorular değil sorulmayan sorular bardağı taşırdı… Türkiye - ABD arasında nükleer anlaşma imzalandı gazeteciler bunun ne olduğunu merak edip Cumhurbaşkanı’na sormadılar…
ABD Başkanı Trump F-35 konusunda; “Türkiye ile rahatlıkla anlaşma yapabiliriz ama önce Cumhurbaşkanı Erdoğan da bizim için bir şeyler yapacak" dedi.
Erdoğan’ın ne yapacağı Erdoğan’a sorulmadı…
Trump Türkiye’nin Rusya’dan petrol alımını durdurmasını istedi. Erdoğan’a bu da sorulmadı…
Duayen gazetecilerden Faruk Bildirici gazetecilere soruların verildiğini, kimin ne soracağının önceden belli olduğunu, uçak kalkmadan gazetecilerin soracağı soruların kendisine ulaştığını açıkladı…
Yani sorular belli yanıtlar belli basın toplantısı mizansen!...
Hürriyet GYY Ahmet Hakan ‘yine aynı terane yine aynı ayıp yine aynı yalan’ başlıklı yazıyla bu iddiayı yalanladı… Mesele öyle değil bakın böyle diyerek yöntemi açıkladı. Ahmet Hakan’ın kaleminden:
“Yöntem şu: İletişim Başkanlığı, gazetecilere “Hangi soruları soracaksınız” diye soruyor. Bunun amacı da belli: Mükerrer soru olmasın, sorular hep aynı konuda olmasın, sorular çeşitlensin. Soracağımız soruyu özgürce, hiçbir kısıtlama olmaksızın iletiyoruz İletişim Başkanlığı’na. İletişim Başkanlığı da sorulara asla müdahale etmeden bir sıralama yapıyor.”
Diyelim ki Ahmet Hakan’ın dediği doğru…
O zaman şu sorulabilir; uçaktaki gazeteciler salak mı ki mükerrer soru sorulmasın diye önlem alınıyor? Onlar uçağa alındığına göre ülkenin en muteber gazetecileri değil mi? Niye aynı soruyu defalarca sorsunlar ki!...
Daha da ötesi uçakta çekilen fotoğrafa bakarak saydım masanın çevresinde 20 gazeteci var. Sorular özgürce soruluyorsa hiçbirinin aklına nükleer anlaşma, Rusya’dan petrol alımının sınırlandırılması, F-35’ler için önce Türkiye’nin ABD için ne yapacağı soruları akıllarına gelmemiş mi?
Gelmemişse gazeteci değiller…
Gelmişte soramamışlarsa meslek adına durum iç açıcı değil…
Gelmişte sormamayı tercih etmişlerse durum çok vahim diyeceğim ama uzun süredir böyle…
Gazetecilerin hatırı sayılır kısmı kendilerini iktidarda görüyor. İktidarın medya kanadı gibi davranıyorlar. Bakın iktidarı desteklemek başka şey iktidarın parçası gibi davranmak başka şey…
Hal böyle olunca Pravda medyası eleştirileri haklılık kazanıyor…
Sorulan veya sorulmayan sorular meselesini uzun zamandır işliyorum… Mesela 2016 yılında sorulan şu soruyu bu gazetecilik değil başlığıyla o zaman yazdığım Milliyet gazetesinde köşeme taşımışım… Muhammed Ali’nin cenaze töreninden dönerken gazetecinin Erdoğan’a sorusu şu…
“Bir siyasi partinin eş genel başkanı ‘kendi savunmamızı kendimiz yaparız’ demiş ve daha sonra da bu hendek olayları meydana gelmişti. Şimdi bir benzer açıklamayı ana muhalefet partisi genel başkanından duyduk. Bir şehit cenazesindeki mermi atma olayı sonrasında, ‘polise güvenmiyoruz, kendi güvenliğimizi kendimiz sağlayacağız’ dedi. Sanki Türkiye’de yeni bir faza geçiliyor gibi. Türkiye’de bazı siyasi partilerin terör örgütleriyle aleni yakın görüntü vermesi bir Cumhurbaşkanı olarak sizi rahatsız ediyordur sanıyorum?”
Arşive başvurdum Halk TV’de Seda Selek ve İbrahim Kahveci ile yaptığımız 23 Şubat 2022 tarihli neden sonuç programını buldum. Sabah sabah gazetecilerin Cumhurbaşkanı’na yönettiği soruları işlemişiz…
Biri şu…
Kılıçdaroğlu elektrik faturalarını ödemeyeceğini söyledi. CHP zihniyeti zaten bu ülkeye verdiği zararın faturasını ödememişti. Fatura ödememe alışkanlığı buradan mı geliyor’
Elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin bu gazeteci sorusu mu? Pravda basını sorusu mu?
2025 model bir örnek daha vereyim. Bu yıl Cumhurbaşkanı’na gazeteci (!) tarafından sorulan soru:
“Sınır ötesinde PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer’in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP’nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP'nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM’in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı?
Gazeteciler kendilerini iktidarın üyesi olarak görüyor dedim ya…Geçen akşam CNN Türk’te çarpıcı bir tartışma yaşandı. Gazeteci Melik Yiğitel programın moderatörü Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat ‘a bağırdı:
‘Türkiye ABD’ye teslim olmuş bir fotoğraf çizemezsin Hande Fırat! Sen de o da çizemezsiniz. İzin vermem’
Gazeteciliği (!) buna müsaade etmezmiş?!..
Daha söze hacet var mı?
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.09.2025
24.09.2025
18.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
3.08.2025
7.07.2025
13.01.2025
6.01.2025
27.02.2023