Mehmet Y. Yılmaz
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Muhammed Mursi için yaktığı ağıta bakarak Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütünün AKP’nin ideolojik kardeşi olduğunu da söyleyebiliriz.
Müslüman Kardeşler örgütünün en önemli yöneticisi ve ideoloğu ise darbe girişiminde bulunduğu iddiasıyla idam edilen Seyyid Kutub idi.
“Yoldaki İşaretler” ve “İslam’da Sosyal Adalet” gibi kitaplarıyla, günümüzde IŞİD’e kadar varan Siyasal İslamcı radikalizmin temellerini atan da oydu.
Bizim memleketin siyasal İslamcılarını da çok etkilemişti. Tıpkı bu kitaplardan etkilenip “dağa çıkan” Usame Bin Ladin gibi!
Kutub’un ideolojik sığlıkla malul kitaplarında nasıl bir derinlik bulabildiler onu bilemiyorum ama bugün Erdoğan’ın Mursi güzellemelerini, Müslüman Kardeşler sevdasını ona bağlamakta bir sakınca yok.
Mursi iktidara geldiğinde nasıl büyük bir sevinç yaşadıklarını da hatırlıyorum.
Bu ideolojik kardeşlik olmasaydı, Sisi’nin darbesinden sonra Mısır ile ilişkilerimiz de bu hale gelmezdi zaten.
Mursi’nin ölümü vesilesiyle Erdoğan’a hakim olan matem havasını görünce hatırladığım şeylerden biri de Mursi yönetimine yardım için verdiğimiz 2 milyar dolar oldu.
2012’de, Mursi iktidara geldikten hemen sonra o vakit Başbakan Yardımcısı olan Ali Babacan ile Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Essam Elhaddad, Ankara’da buluşmuşlar ve Müslüman Kardeşler’in başarılı olması için Türkiye’nin, Mısır’a nasıl yardım edebileceğini konuşmuşlardı.
Bu toplantının sonunda da Türkiye’nin Mısır’a sağlayacağı 2 milyar dolarlık finansman paketi üzerinde mutabakata varmışlardı.
Bu paketin amacı “Mısır’ın döviz rezervlerinin güçlendirilmesi, Mısır hükümetinin altyapı planının desteklenmesi ve Mısır’ın makro ekonomik istikrarı ile büyüme perspektifine katkı sağlanması” olarak açıklanmıştı.
Mursi devrildikten sonra Mısır ile ekonomik ilişkilerimiz durma noktasına geldi.
Merak ediyorum, bizim 2 milyar dolarlık finansman paketinin akıbeti ne oldu?
Mursi devrilene kadar paketin tümü devreye alınmış mıydı, verdiğimiz paraları sonra Sisi’den geri alabildik mi?
Büyük ihtimalle bu soruların yanıtlarını alamayacağız.
Çünkü devlet yönetiminde şeffaflık diye bir şey AKP iktidarının lügatinde yok.
Her kaynağı babalarının parası gibi harcıyorlar, kimseye de hesap filan vermiyorlar.
Kusura bakmasınlar ama bu yönetim tarzına bir “demokraside” rastlayamazsınız. Bu olsa olsa totaliter rejimlerde olabilecek bir şeydir.
Kendin sağlıklı işleyen bir demokrasi kuramıyorsan da Sisi gibilere demokrasi dersi vermeye pek hakkın yoktur, bunu da söylemiş olayım, içimde kalmasın.
***
Emine Hanım, Gümüşlük elden gidiyor!
Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan, “Sıfır Atık” projesinde yeni bir aşamaya geçti: Sıfır Atık Mavi.
Deniz ve göllerimizdeki kirlenmeye dikkat çeken ve bunların temizlenmesini hedefleyen bir proje bu.
Emine Hanım’ı kutlarım, dilerim ki girişimi başarılı olsun, deniz ve göllerimizin temiz tutulması ile ilgili bireysel sorumluluklarımız olduğunu da herkese tekrar hatırlatsın.
Keşke, bu iş güzelim Okluk Koyu yerle bir edilmeden önce başlasaydı diye hayıflanmamak mümkün değil tabii.
Gökova’nın en nadide koylarından biri Cumhurbaşkanı’nın saraylarda yaşama tutkusu nedeniyle kirletilmekten vaz geçtim, tamamen yok edildi.
Ona şimdilik yapacak bir şey yok tabii.
Ama dikkat çekmek istediğim bir başka cennet köşe var: Gümüşlük Koyu.
Gümüşlük’e ilk kez 1971 yılında gitmiştim. O günden bugüne olan değişimi gayet iyi hatırlıyorum.
Burası kapalı bir koy. Zaten özelliğini de kapalı bir koy, doğal liman olmasından alıyor.
Ve bu koy her geçen gün biraz daha ölüyor.
Normal olarak böyle koylarda geceleyecek teknelerin sayısının bile tahdit edilmesi gerekirken bir de koyun sonuna gecekondu marina yapıldı.
Çevre Koruma elemanları, Liman Müdürlüğü görevlileri, Muğla Valisi, Bodrum Kaymakamı, Muğla Büyükşehir ve Bodrum belediye başkanları filan demek ki Gümüşlük’e hiç gitmiyor.
Oysa çok güzel balık lokantaları var, bir denemelerini öneririm.
Gitmişken de koyun sonunda bir gecekondu marinanın nasıl yapılabildiğini araştırsınlar.
Bu koya demirleyen ya da gecekondu marinaya bağlanan teknelerin sintineleri ne oluyor, bir baksınlar.
Bir de sır vereyim: O küçük yelkenli teknelerin sintineleri, sifonu çekince otomatik olarak denize akıyor. Kapalı bir koyda bunun gelecekte nasıl bir sorun yaratacağını düşünebiliyor musunuz?
Tabii bunu asıl sorun yapması gerekenler Gümüşlük’de yaşayanlar ve iş yapan her türden esnaf olmalı.
Yakın bir gelecekte, eski İzmir Körfezi gibi lağım kokacak bir koyları olacak. O zaman oraya hangi turist gelir, kim o sahilde yemek yiyebilir, kim denize girebilir, bir düşünsünler.
***
Digitürk’ü, D-Smart’a satarlar mı?
Uzun süredir “dedikodu” olarak dolaşan bir haberin doğru olduğu ortaya çıktı: Digitürk’ün Katarlı sahibi BeIn, Süper Lig karşılaşmalarının yayını için ödemesi gereken 500 milyon doları ödemeyecek.
BeIn’in kulüplere önerisi dolar kurunu 3.80 liradan sabitleyip ödeme takviminde de kolaylık istiyor.
Gerekçe ise belli: Şirket zarar ediyor!
Kulüplerin ve Futbol Federasyonu’nun eline böylece bir saatli bomba bırakılmış oldu.
Ya kabul edecekler ve bütçeleri iyice altüst olacak ya da kabul etmeyecekler.
Kabul etmezlerse BeIn’in teminatı yakıp, yayından çekilmesi ile bu kez ihaleyi hiç yapamama ya da çok daha düşük bir fiyatla yapma gibi bir durumla karşılaşmaları da söz konusu.
Böylece birbirinden sıkıcı maçların oynandığı Türkiye Faul Ligi de gerçek değerine ulaşmış olacak.
*
Şimdi bir falcılık yapacağım, bu bir bilgiye dayanmıyor, baştan söyleyeyim.
Katarlıların Digitürk’ten umduklarını bulamadıkları uzun süredir konuşuluyor.
Hükümet, “zamanın ruhu” gereği hiç de şeffaf olmayan bir şekilde Digitürk’ü Katarlılara satmıştı.
Bundan nemalanan oldu mu, bilemiyoruz, çünkü satış sürecinde kamuoyundan bütün bilgiler saklandı.
O vakit Doğan Grubu’nda olan D-Smart’ın daha cazip teklifi bile değerlendirmeye alınmadı.
Şimdi D-Smart, Ziraat Bankası kaynaklarıyla bütün Doğan Yayın Grubu’nu satın alan Demirören’e ait.
Hükümet, kamu bankaları aracılığıyla bir destek daha yaratıp, Digitürk’ü D-Smart’ın almasının yolunu açabilir.
D-Smart, piyasadaki tek dijital platform olarak kalırsa, bu işin ekonomik olarak anlamlı bir sonuç yaratacağı da açık. İyi yönetilmesi koşuluyla tabii.
Dün Demirören’lerin Hürriyet’inin bu haberi sevinçle tam sayfa duyurduğunu görünce bunları düşündüm.
Ne de olsa kimse kendi parasını harcamıyor, biz vatandaşların cepleri sağ olsun!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024