Melih ALTINOK
Dört yıl önce eski Taraf’ta Başbakanın solcu, Alevi, gayrimüslim gibi AK Parti’nin tabanından olmayan kesimlerden danışmanlara da ihtiyacı olduğunu yazmıştım. Böylece “dönemin başbakanı” Tayyip Erdoğan farklı kesimlerin reflekslerinden ve hassasiyetlerinden daha fazla haberdar olabilecekti.
Tabii yazı özellikle sol kesimlerde infaal oluşturdu. Hatta gazetelerinden ayrılışımı her hafta bir sayfa manşetiyle sindirmeye çalışanlar, sürmanşetten resmimi basıp altına “baba beni danışman yap” yazdılar.
Yıllardır insanlara sefaleti paylaşmayı vadetmekten zihinsel fukaralıkları müzminleşenlerin “mayışlı” devlet işine vuslat muamelesi çekmeleri psikanalizin konusudur. 300-500 kişilik partilerinin iktidarı için bile fraksiyon çatışmalarına giren, işi birbirlerini öldürmeye kadar vardıran güç fetişistlerin gözünde siyasi makamlar tabii ki ikbal kapısıdır. Bir köşe yazarı ve televizyoncu için, siyasilere danışman olmanın, maddi ve manevi olarak yaşam konforundan vazgeçmek anlamına gelen bir fedakârlık olduğunu düşünemezler bile. Her şeyi göze alıp bu işlere talip olmanın prosedüründe köşe yazısıyla başvurunun yer almadığını da zaten akıl edemezler. Çünkü siyasetin işleyişi konusunda cahil oldukları kadar mantıksızdırlar da.
Elbette sefaletin müritlerinin bu danışmalık mevzuundaki histerik tutumlarının politik duruşlarıyla da alakası vardır. Çünkü bir başbakanın tabanının dışındaki aktörlere de “danışmayı” seçmesi, toplumsal konsensüsün yaygınlaşması potansiyeli taşır. Siyasal iktidarın temsil etmediği kesimlerin taleplerinin yönetim süreçlerinde etkili olması çoğulculuğa katkı yapar. Dolayısıyla bu uzlaşı, kendilerini toplumdaki çelişkilerin azalmasına değil, keskinleşmesine vakfedenleri rahatsız eder.
Muhafazakâr bir iktidarın danışma kadrosunda Alevilerin, solcuların, gayrimüslimlerin, Kürtlerin… olması yurttan sesler korosunun “dışlanıyoruz” ezgisine gürültü yapar.
Öyle ya kim gelecekten umutlu insanları, ölmeye, öldürmeye, hapse girmeye ve bir ömrü çocukça devrim hayalleriyle heba etmeye ikna edebilir ki?
Ermeni danışman en çok solcuları ve gayrimüslimleri rahatsız etti
Bir Ermeni olan Etyen Mahçupyan’ın Başbakan baş danışmanı olmasının muhafazakârlar ve milliyetçilerden ziyade solcuları ve gayrimüslimleri rahatsız etmesi aslında bu tercihin ne denli doğru olduğunun da göstergesi.
Zira Mahçupyan, ülkenin demokratikleşmesine ve sivilleşmesine katkı yapacak kesimlerin değiştiği tezinin doğrulanması anlamına gelecek bu örneği ilk görenlerdendir. Ülkede yaşanan değişim sürecinin karakteristiğini, ideolojik bariyerlerini ve cemaat ilişkilerini aşan bireylerin fikri etkinliğinde arayan Mahçupyan bu yeni dönemin cesur mimarlarındandır. Kimilerinin kolaycılığa kapılıp “kutuplaşma” diye yaftaladığı bu dönemi onun farklılıkları meşrulaştıran sağlıklı bir tartışma süreci olarak tanımlaması-olumlaması da statükoyla mesafesini açıkça ortaya koyar.
İşte bu son gelişme vasıtasıyla da, siyasal iktidarın değişime ayak uydurma ve çoğulculaşma hamlelerine karşı duruşun kimlerden geldiğini gördük. Muhafazakârlar, Mahçupyan’ın danışmanlığına verdikleri tepkilerle bir aydının etnik ve dinî kökenini değil fikirlerini önemsediklerini gösterdiler. Kendilerine solcuyum diyenler ise, “satılmış Ermeni” söylemleriyle karşı duruşlarının temeline etnik mensubiyeti yerleştirdiklerini açık ettiler.
Cemaat çevrelerinin “Mahçupyan’ın baş danışmanlığı yüzüncü yılında bir 1915 özrünün geleceğinin işaretidir” şeklinde yorumları da ırkçı yaklaşımlarının yanı sıra acizliklerinin göstergesi. Yoksa eski yazarlarının “Ermeni olduğu halde” baş danışman olmasının hikmetini muhafazakârlara arkaik milliyetçiliğin dehlizlerinde resmetmeye çalışırlar mıydı?
Cesur bir aydına her zaman ihtiyaç vardır
Etyen üzerine dönen tartışmalar onun etnik ve dinî aidiyetiyle alakalı olsa da demokratlar için değerli bir aydın olmasının nedenleri bambaşka.
Her zaman takdir ettiğimiz entelektüel birikimi şöyle dursun, benim için Etyen’in en önemli vasfı cesareti. Çünkü bir aydının toplumsal açıdan işlevselliğinin en önemli şartı bu. Etyen doğru gördüğü fikirleri, kariyerine ve iyi ilişkilerine zarar vereceği kaygısıyla inceltmiyor. “Ne derler” diye eğilip bükülmediği için de tartışmaları derinleştiriyor ve öncü oluyor. Aykırı fikirlerin dillendirilmesinin önünü açarak, suskunluk sarmalının derinleşmesine engel oluyor.
Başbakan Ahmet Davuoğlu böyle bir aydına baş danışmalık teklif ederek çok doğru bir adım attı. Ali Sarıkaya, Taha Özhan, Hatem Ete, Osman Sert ve Ertan Aydın gibi entelektüel seviyesi yüksek isimlerle kurduğu ekibini daha da güçlendirdi. Mahçupyan’ın yürütmenin politikalarına yapacağı katkılar, yeni Türkiye’nin demokratik, çoğulcu, şeffaf ve sivil dünyaya entegrasyonunu hızlandıracak.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019