Mensur Akgün
Birçok sorun ama özellikle de Filistin sorunu söz konusu olduğunda yapılan eleştirinin niteliği genellikle dışarıdan içeri doğrudur. Önce İngiltere ile başlanır, sonra Almanya’nın Nazi geçmişi anılır, ardından İsrail yönetimleri ve Amerika suçlanır. Bazen sorunun kökenlerini imparatorluk dönemi Türkiye’sine kadar götürenler de çıkar. Arap ülkeleri de eleştirilerden ziyadesiyle nasibini alır.
Ancak Filistin’i yönetenler muhtemelen böylesi büyük bir sorunda aktör olarak görülmediğinden ya da dışsal faktörlerin belirleyiciliğine inanıldığından çözümsüzlükten pek sorumlu tutulmazlar. Edward Said gibi istisnalar olsa da onların eleştirileri sorunun akışı üstünde etkili olamamıştır. Ana anlatı Filistinliler dışındaki değişkenleri sorunun çözümsüzlüğünün, Filistinlilerin sürekli mülksüzleşmesinin nedeni olarak göstermiştir.
Ki bu son derece haklı ve meşru bir bakış açısıdır. Gerçeği de yansıtır. Fakat böylesi bir bakış açısı gerçeği değiştirmez, sorunun çözümüne katkıda bulunmaz, yaratıcı yöntemler üstünden düşünülmesini sağlamaz. Değişimi karşısındakinden bekleyen politik duruş, o değişimi sağlayacak araçlardan yoksunken hayal kırıklığı dışında bir şey getirmez. Filistin’de de, başka yerlerde de.
***
Sanırım bu mantıktan yola çıkan Hussein Agha ve Ahmad Samih Khalidi de Foreign Affairs’in son sayısında Arap-İsrail çatışmasının Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Sudan, Fas’ın diplomatik ilişki kurması ve Suudi Arabistan’ın yakınlaşmasıyla resmen sona erdiğini, Mısır ve Ürdün’ün yıllardır İsrail’le normal sayılabilecek ilişkiler sürdürdüğünü, 2002 Arap Barış İnisiyatifi’nin öngördüğü 1967 sınırları ilkesinin gündemden düştüğünü söyleyerek Filistin’in artık kendi kaderiyle baş başa olduğu tespitini yapıyor.
Biden yönetimini etkileyerek eskiden olduğu gibi İsrail üstünde baskı oluşturmanın mümkün olmadığını anlatıyor. Uluslararası hukuka da çok umut bağlamamak gerekir diyor. Arap dünyasında esen stratejik değişim rüzgarları da İsrail’i Filistinlilerle pazarlık etmeye zorlayacak ya da teşvik edecek hiçbir unsur içermiyor. Gerçekten de Filistinliler inisiyatif almadıkları takdirde statükoya mahkûm olacaklar ve muhtemelen daha çok toprak kaybedecekler.
Söyledikleri bir başka şey de Filistin’in razı olmadığı her plan sonuçta daha kötüsüne yol açtığı, 1948’den başlayarak kayıpların ağır olduğu. Arap ülkelerinin İsrail’i tanımalarına karşı çıkmak da onlara göre çok anlamlı değil çünkü Filistin Kurtuluş Örgütü İsrail’i daha 1988’de tanımış. Sorunun var olan parametreler içinde çözümünü Agha ve Khalidi FKÖ’nün değişiminde, artık işlevsel olmayan temsil sisteminin gözden geçirilmesinde, diaspora Filistinlilere yönetimde pay verilmesinde görüyor.
Ayrıca yazarlar akışı ve mantığı açısından biraz sorunlu hissi uyandıran makalelerinde diğer pek çok nedenin yanı sıra Filistin’in Batı Şeria ve Gazze arasında bölünmüşlüğüne, Hamas ile FKÖ arasındaki kırılmayı aşmanın zorluklarına ve hepsinden önemlisi de Mısır ve Ürdün’ün müdahil olmadığı bir çözümün mümkün olmadığına değiniyor, Filistin Yönetimi ile FKÖ arasında gerilimin kaçınılmaz olduğunu ima ediyor.
Yazılarının en çarpıcı bölümü ise içe yönelik eleştirilerinden çok önerdikleri çözüm yöntemi. Onlar, şiddetin araç olmadığının anlaşıldığından, Amerika’nın ve Arap dünyasının Filistinlilerin yanında yer almayacağı varsayımından, Mahmut Abbas’ın tek devletli çözüm tehditlerinin işe yaramadığı görüşünden, galiba en çok da Filistinlilerin içine düştüğü çaresizlikten hareketle içi çok da doldurulmamış “yumuşak egemenlik” diye bir kavram ortaya atıyorlar.
***
Dediklerine göre 19’uncu yüzyılın sert egemenlik anlayışı yerine AB sistemine benzer bir yumuşak egemenliğin Filistin’de de hayata geçirilmesi olası. Mesela sınırların korunmasının üçlü bir konsorsiyum aracılığıyla yapılması mümkün. Ama bunlar müzakere edilmeden önce Filistin siyasi eliti siyasi söylemini değiştirmeli, bir kurucu meclis oluşturulmalı, ihmal edilen Filistinlilerin sesi duyulmalı.
Hepsi yerinde öneriler ve tespitlerinin çoğu da doğru fakat bunlar yapıldığında İsrail’in uzlaşacağının, yapılanların çözümü kolaylaştıracağının hiçbir garantisi yok. Egemenlik dediğiniz şey yumuşak da olsa toprak gerektiriyor. Keşke yazarlar İsrail ve Filistin’in oranlar üstünde nasıl anlaşacaklarını, FKÖ’nün yapısının değişmesiyle, diasporanın etkili olmasıyla İsrail’in taviz vermeye, uzlaşmaya ne şekilde razı edileceğini de makalelerinde bize ve dünyaya anlatsalardı.
Galiba yazdıkları biraz aceleye gelmiş, hoş ve zamanının ruhunu yakalayan siyasi mesajı nedeniyle de Foreign Affairs editörleri bir an önce yayınlamayı tercih etmiş. Biraz daha düşünselerdi eminim iradi tercihler üstünden çok daha anlamlı çıkışlar yapabilirlerdi. Yine de Türkiye’nin Filistin konusunda tavır alırken bu yeni kavramı dikkate almasında yarar var. Söylediklerinin yansımasını yakında diplomaside ya da Biden yönetiminin çözüm arayışının dilinde görebiliriz…
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025
17.08.2025
13.08.2025
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025