Mümtazer TÜRKÖNE
Keskin “U” dönüşleri, saat be saat değişen ve birbirini nakzeden sözlerle “ne olup bitiyor” diye tuttuğumuz her nesnenin sapı elimizde kalıyor.
Alıştığımız kategoriler, analiz araçları işe yaramıyor. “İmkânsız” diyebileceğiniz hiçbir şey yok; hemen her şey mümkün. 30 yıl savaştıklarınızla bir anda işbirliğine girmek gibi. Bu kaygan zeminde, bu alt-üst oluş sürecinde işe yaramayan ayrıntılarda ve anlamı kalmayan alışkanlıklarda boğulmak yerine vaziyeti kuşatan ters bir bakış açısına ihtiyacımız var. Ters ama gerçeğe uygun: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, IŞİD isimli ortak düşmana karşı PKK ile ittifak yapmış durumda. Neden sebep? Obama “verdiğiniz sözleri tutun” dediğine göre ABD’ye “sözler” verilmiş. “İttifak” durumu da bu “sözler”den çıkıyor ve şimdi bu söz yerine getiriliyor. Peşmergenin Türkiye üzerinden Kobanî’ye geçmesi, PYD için koridor açılması ve -bilmediklerimiz hariç- bu örgüte silah ve cephane yardımına müzaheret edilmesi, bu yeni ittifakın somut belirtileri. PKK ile PYD’yi Başbakanımız “veya” bağlacı ile eşanlamlı kullanıyor. Cumhurbaşkanı açıktan PYD’yi terör örgütü olarak niteliyor. Doğru mu? PYD, bir şirketin acentesi gibi PKK’nın Suriye uzantısından ibaret olduğuna göre elbette doğru. Uzun lafın kısası, sonuç ne? Yerine getirilen sözler, ortaya çıkan fiili durum ve olan-bitenlerin özeti: PKK artık Türkiye’nin yeni müttefiki.
“Erdoğan Obama’ya ne söz verdi?” Biden’le yaptığı meşhur görüşmede, Erdoğan nasıl ikna edildi? II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD ile iç içe geçen yakın tarihimiz boyunca çıkarlarımıza bu kadar ters bir talep karşısında bu kadar kolay ikna olduğumuz başka bir örnek yok. “Erdoğan’ın ABD tarafından rehin alındığı” iddiası dışında ele avuca gelen hiçbir açıklama bulunmuyor.
PKK durumun farkında mı? KCK şefleri, Erdoğan gibi Obama ile doğrudan görüşme imkanına sahip olmadıkları için dolaylı yollardan durumu kavramaya ve intibak etmeye çalışıyorlar. Verdikleri tepkiler onların da bocaladıklarını gösteriyor. “Barış Süreci”nin bu yeni durum karşısında önemsiz bir ayrıntıya dönüştüğünü henüz fark etmemeleri, bu bocalamanın işareti. Öcalan köylü kurnazlığı ile fırsatçılık yapıp ya kısa günün kârı peşinde koşuyor ya da kendi halkla ilişkiler çalışmasını yürütüyor. Barış Süreci’nin kaderinin, bölgedeki gelişmelerin peşine takıldığının farkında. Öbür taraftan Davutoğlu’nun “kamu düzeni” konusundaki ısrarını “toplumsal güvenlik ve düzen” tabiriyle karşılayarak reddediyor. Başbakan’ın anahtar kelimesi olan “kamu düzeni” sadece “6-7 Ekim PKK şiddetini” değil, KCK’nın alternatif “Sovyet tarzı” devlet yapılanmasını hedef alıyor ve Barış Süreci bu yapılanmanın dağıtılması şartına bağlanıyor; Öcalan ise lafı yuvarlayarak pazarlık masasını geniş tutuyor.
Türkiye’nin “yeni dostları ve düşmanları”nı lâyıkıyla kavrayabilmek için, IŞİD ve PKK gibi aktörlerin artık terör örgütlerinin askerî niteliğini göstermek için kullanılan “asimetrik tehditler” olmadıklarını anlamamız lâzım. Her iki örgütün de hükmettikleri toprak parçaları, yani ülkeleri var. Türkiye’nin içine yuvarlandığı oldu-bittinin sebebi de, ikisi arasında bir toprak parçası yani Kobani için süren savaş değil mi? Toprağı olan, halkı olan bir örgüt bir adım öne çıkıp bir de her ikisi üzerinde egemenlik kurunca ortaya ne çıkıyordu?
Barzani’nin Suriye’deki kantonları feshetmesi asıl kavganın koptuğu yeri gösteriyor. Kobani için üç güç rekabet veya savaş halinde: Barzani, PKK ve IŞİD. Kobani’deki IŞİD güçlerinin komutanından, militanların çoğunluğuna kadar Kürtlerden meydana geldiğini dikkate alırsanız aslında Kürtler birbirleriyle savaşıyorlar. PKK veya PYD, Kürtleri değil Kobani’de kendi hakimiyetini savunuyor. Bu tarafta ise yeni ittifak ile PKK bir örgüt olarak varlık gerekçesini oluşturan “TC düşmanlığı” ile birlikte Kürtleri temsil kabiliyetini de kaybediyor.
Bu zikzaklı ve karmakarışık süreçte, bizim yakada bu kadar yalpalamaya rağmen bir “devlet aklı” işliyor mu? Yoksa hükümet mecbur kaldığı riskleri mi üstleniyor? Yarın devam edelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025