Münir AKTOLGA
1- Yıldıray'ın bugünkü makalesini dikkatle okuyun: Oslo’daki „Barış görüşmelerinden bahsediyor ve ilerde „neden tekrar olmasın“ diye soruyor!.. Mutlaka okuyun…
http://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/oslo-gorusmelerinden-notlar-6855
Sonra da;
2- Bugünkü gazetelerde yer alan Nato Genel Sekreter'inin Türkiye değerlendirmesini okuyun... Jens Stoltenberg diyor ki, “Türkiye’nin NATO için kilit önemde bir ülke olduğunu anlamak için “haritaya bakmak” yeterlidir!..
ŞİMDİ SORU ŞU: PKK-PYD’nin politikaları... Amerika'nın şu ana kadarki Suriye-Ortadoğu politikası ve bu örgütlerle ilişkisi açık! Her şey herkesin gözünün önünde cereyan ediyor… Şöyle ifade edelim: İş belirli bir noktaya geldiği zaman -ki, süratle o noktaya doğru gelişiyor- Amerika (hangi gerekçeyle olursa olsun, ister İsrail’i korumak için İran’a karşı bir tampon güç oluşturmak amacıyla olsun, ister Arapları -ve hatta Türkiye’yi- kontrol altında tutmak için olsun) PKK-PYD için Türkiye'yi gözden çıkarma noktasına gelebilir mi?.. Daha açığı, Amerika Türkiye’yle silahlı çatışmayı bile göze alarak, Türkiye’nin Nato’dan ayrılması -ya da atılması- pahasına bugünkü politikasında israr edebilir mi?
Bazıları -hem, „tarihi bir fırsat yakaladık“ diye bayram ederek gözü başka şeyi göremez hale gelen PKK taraftarları, hem de, Devletçi-İslamcı bir milliyetçilik rüyasıyla hepsi birer „anti emperyalist“ silahşör kesilen „AK troller“- saf saf bunun mümkün olduğunu, sürecin de zaten bu yolda geliştiğini söylüyorlar; bütün politikalarını bu tesbite göre ayarlamaya çalışıyorlar!..
„Rojava’da ve Kobani’de yarattığımız komünleri neden başka yerlerde de -örneğin Türikiye’de de- yaratmayalım ki“ diyerek yola çıkanlar ve „kefenlerini giyerek „ İslam’ın koruyucusu rolünü üstlenip Osmanlıyı küllerinden yeniden yaratma hayaliyle „atalarımızın fetihçi stratejik zihniyetine“ dönmeyi hayal edip, 750 yıl öncesinden sil baştan yeniden başlamayı düşünenler, koordinat sisteminin merkezini kendi üzerlerine koyarak ciddi ciddi, Amerikan-Batı politikaları üzerine bu türden hesaplar yapıyorlar!!..
Bakın ben size söyleyeyim:
1- Boşuna hayal kurmayın; Amerika hiçbir gerekçeyle Türkiye’den vazgeçmez- vazgeçemez!.. Ama bu, Amerika’nın Türkiye’nin şu an izlediği politikanın arkasından gideceği anlamına da gelmiyor!..
2- PKK-PYD politikaları şu an Amerikan politikalarına öylesine bağımlı hale gelmiştir ki, önümüzdeki dönemde PKK-PYD’nin hiçbir şekilde Amerika’nın sözünden dışarı çıkma ihtimali kalmamıştır… Amerika, PKK-PYD’ye, mutlak bir şekilde kendisine bağımlı, kendi ideolojisi peşinde koştuğu için de inançlı, ucuz paralı asker gözüyle bakıyor. PKK -başlangıçta hiç düşünmemesine rağmen- öyle bir kıskacın içine girmiştir ki, kolay kolay buradan çıkamayacak. Yani, bir zamanların o, HDP’yi bile feda etmeyi göze aldıran „hendek“, „devrimci halk savaşı“ stratejilerini falan unutun artık! Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olunmuştur, ama şu ana kadar Suriye’de alınan „mesafeler“ nedeniyle henüz daha bunun farkında değiller!..
BÜTÜN BUNLAR NE ANLAMA MI GELİYOR?
Süreç öyle bir noktaya doğru gelişiyor ki, Türkiye açısından bakınca önümüzde tam bir uçurum var ve gözü kapalı oraya doğru gidiyoruz (sayın Erdoğan dün AK Partili gençlere boşuna „ölmeye hazır mısınız“ diye sormadı!..) Ama ben, şu an Türkiye’yi yönetenler ne kadar uyur gezer hale gelmiş olurlarsa olsunlar, iç dinamikler ne kadar pasif hale getirilmiş -kısırlaştırılmış- olursa olsun, DIŞ DİNAMİĞİN buna izin vereceğini sanmıyorum. Çünkü, bu herkes için bir felaket olurdu (dış dinamik derken bununla sadece Amerika’yı, Batı’yı falan kastetmiyorum; bugün dış dinamik deyince en önemli faktör KÜRESEL SERMAYE çevrelerinin başı çektiği küresel dinamiklerdir) O zaman ne kalıyor geriye?
Ben şöyle düşünüyorum: Yarın bir gün -ama her halukârda 24 Haziran’dan sonra- Amerika Türkiye'ye diyecek ki, tamam kabul, ben PKK-PYD'yi ikna ederek onların Türkiye'den -ve Menbiç'ten- çekilmelerini sağlayacağım, ama sen de "barış sürecini" yeniden gündeme alarak bir adım at ve Fırat’ın doğusuna karışma. Onlar da -PKK-PYD de- zaten bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulmasına karşılar… Daha önce Kuzey Irak’la olduğu gibi onlarla da en güzel ilişkileri kurun, geliştirin...
Bu durumda ne olur!?
1- PKK-PYD bu durumda Amerika’ya „hayır“ diyebilir mi?.. Diyemez!.. Amerika yarın, „önce tek taraflı bir ateşkes ve Türkiye’yi terk edeceğinizi ilan edin“ diye şart koşarsa nasıl hayır diyecek PKK buna?.. Diyemez, çünkü alacağı cevap hazır: „O zaman Suriye’nin kuzeyi de dahil olmak üzere kendi başınızın çaresine bakın“!.. Bunu göze alabilir mi PKK?.. Hiç sanmıyorum… „Düşmanımın düşmanı dostumdur“ politikası insanı getirir böyle bir noktaya bırakır işte ve siz de sonra „ben nerede hata yaptım diye sızlanır durursunuz!..
2- Peki böyle bir durumda Türkiye „hayır“ diyebilir mi? O da diyemez!.. O zaman sorarlar adama, „senin amacın ne, üzümü yemek mi bağcıyla sürekli kavga etmek mi“?.. Hem sonra, böylesine sürekli bir savaş halini daha ne kadar finanse edebilir ki Türkiye?..
Tamam, Türkiye „hayır“ diyemez diyoruz ama, ben size söyleyeyim, böyle bir gelişme Cumhur ittifakının sonu olur!.. Çünkü, MHP ve Bahçeli hiçbir şekilde öyle „yeniden barış görüşmeleriymiş“ falan bunlara „okey“ diyemez!.. İdeoloji denilen şeyin bu noktada hiçbir esnekliği yoktur!! Ama AK Parti için durum farklı. Her ne kadar onlar da bugün ideolojik bir yola girmiş görünüyorlarsa da, onların „fabrika ayarları“ ideolojik değildir!.. Onların çıkış noktası hep „üzüm yemek“ üzerine kurulmuştur
SONUÇ: Enseyi karartmayın ve Türkiye’ye güvenin! İç dinamikler uyusa-uyuşturulsa bile küresel dinamikler Türkiye’yi gözden çıkarmaz-çıkaramaz… Türkiye’nin hiçbir zaman bir Suriye olmasına kimse müsade etmez…
Hele hele, sakın ha umudu yeniden „Beyazlara“ bağlayarak fanatik bir Erdoğan düşmanlığı üzerinden onlarla ittifaka falan girmeyin!!
Ha, bu ara, „keskin sirkenin küpüne zarar vermesi“ örneğinde olduğu gibi belirli bir maliyet ödendi -daha da ödenecek- o ayrı mesele… Keşke hiç bu türden 20. Yüzyıl kalıntısı jakoben yollara girilmeseydi… Ama girdik bir kere…
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023