Murat AKSOY
Önceki gün Sinop'ta gün boyu yaşananlara ne ad vereceğiz? Sonrasında Samsun'da olanlara?
Provokasyon mu?
Yoksa kanı sıcak akan birkaç gencin öncülük ettiği olaylar mı?
Sinop'ta gün boyu yaşananların ikinci bir Sivas'a dönüşmemesi mucize.
Program belli olduğu halde önleyici tedbir almayan, olaylara etkili ve orantılı müdahale etmeyen emniyetin, valiliğin ve siyasi olarak da hükümetin büyük sorumluluğu var. Eğer Sinop'ta istemeyen olaylar olsaydı içinde olduğumuz çözüm süreci onarılmaz biçimde zarar görebilirdi.
Umarız ki, bu olaydan hükümet, emniyet ve bürokrasi gerekli dersi çıkarır. Gidilecek diğer illerde bir sorun olmaz.
Sinop'ta yaşananların sorumluluk yüzünün bir tarafında devlet var. Ama yalnız değil. Sorumluluğun öbür yüzünde BDP/HDK (Halkların Demokratik Kongresi) var.
Sinop'ta yaşananlardan sonra dün Samsun ısrarını da anlamak mümkün değildi. Neyse ki Trabzon'u iptal ettiler.
Önceki yazıda BDP'nin son çözüm sürecinde siyasi aktör olma iddiasının geç kalınmış bir talep olduğunu ifade edip, İmralı'ya gidecek isimler konusundaki tartışma yerine bundan sonraki süreç için siyasi adımlar atmasının siyaseten daha doğru olacağını şu şekilde anlatmaya çalıştım:
'Daha acısı da BDP'nin hala siyasete sahip çıkan adımlar atmamasıdır. Örnek mi?
Mesela bu süreçte aralarında Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürtçü ve Levent Tüzel gibi isimlerin olduğu Halkların Demokratik Kongresi'nden (HDK) bir grup sürece katkı sunmak amacıyla Karadeniz'de bazı illeri ziyaret edecek. Bölgede bu ziyarete tepkiler olduğu kamuoyuna yansıyor.
Elbette BDP'liler Trabzon'a da, İzmir'e de, Yozgat'a da gitmelidir. Ama bunu bir tür 'halkla ilişkiler faaliyeti' olarak değil; siyasi temsil güçleri olan isimlerle BDP temsilcileri olarak yapmalarına siyaset denir.'
O yazının mürekkebi kurumadan Sinop'ta yaşananlar gerçekten üzüntü verici.
Önder, Kürkçü, Tuncel, Tüzel kim?
BDP milletvekilleri.
Karadeniz Bölgesi'ni hangi kurum adına ve hangi amaçla ziyaret ediyorlar?
HDK adına ve çözüm sürecine katkı amacıyla. Ne yazık ki başarılı olmadılar.
HDK ne?
Kürt siyasetinin çoğulculuğunu homojenize etme işlevi üstlenen ara kurumlardan birisi. DTK'nın Türkiye versiyonu.
Niyetin halisliğinden şüphem yok ama isimler ve temsil edilen kurum siyaseten doğru değil. Siyaseten hem zamanlama hem isimler hem de temsil edilen kurum yanlış. Keşke BDP isimler konusu için harcadığı enerjiyi, BDP olarak Türkiye'yi gezmeye ayırsa daha anlamlı olurdu.
AK Parti'nin pek çok alanda yaşadığı 'siyasal yalnızlık', onu Ali Bayramoğlu'nun ifadesiyle çoğulculuktan çoğunluk politikalarına yönelmesine yol açıyor. Bunun toplumsal yansıması ise kaçınılmaz olarak kutuplaşma oluyor. Kürt sorununun AK Parti'nin tek başına çözmesinden muhalefet, süreci MİT'in tek başına götürmesinden emniyet ve askerler, Hakan Fidan'ın öne çıkmasından AK Parti içinde bazı isimler rahatsız.
Görünen o ki, Başbakan'ın ısrarla ve umutla ifade ettiği, herkesten destek beklediği çözüm sürecine karşı olanlar ne yazık ki sadece dış güçler değil. İçerde de son sürece kendilerini dışarda hissedenlerin engeli açık.
Şunu ifade etmek yanlış olmayacaktır 2009'dan itibaren çeşitli veçhelerle gündemde olan Kürt sorunun çözümünde ne yargı ne de emniyet siyasete ve çözüme yeterince katkı sundukları söylenemez. Bu açıdan çözüme engellerinden birisi de 'yeni bürokrasi eliti' denilebilir.
EVET TÜRK SORUNU VAR
Sinop ve Samsun'da yaşananlardan sonra Karadeniz Kürt sorununun çözümüne karşı diyemeyiz. Ama burada yaşananlar Kürt sorununda bugüne kadar ancak asayiş olayı olarak yansıyan daha derin bir sorun alanının aynasını tuttu.
Türkiye'nin Batısı'nda İstanbul, Sakarya, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, İzmir, Muğla, Mersin gibi pek çok yerde zaman zaman yaşanan Kürt-Türk gerilimi basit birer asayiş olayı değil. Ciddi bir vatandaşlık, bir arada yaşayamama ve entegrasyon sorununa işaret ediyor. Bir de tabi son günlerde konuştuğumuz 'Türk sorunu'na.
Türk sorunu nedir mi?
Türk sorunu, özünde Türklerle-Kürtlerin eşit olma halinin hazmedemeyenlerin bunu ilan etmeleridir. Bugüne kadar çoğunluk olma ve her açıdan üstün olma halinin sona ermesinin getirdiği travmanın kamusallaştırılmasıdır. Türk sorunu esas olarak Kürtlerle eşit olma duygusunun dayanılmazlığının dışavurumudur.
Bir örneğini 2009'da AK Parti Roman açılımı başlattığı günlerde Romanlara uygulanan şiddette gördük.
O güne kadar toplumda herhangi bir olayın kahramanı olmayan Romanlar birden Türkiye'nin farklı yerlerinde şiddete, tacize maruz kaldılar. Manisa'da Selendi'de 'postmodern sürgün'e maruz kaldılar. O günlerde Romanlara karşı ortaya çıkan bu şiddetin temelinde de o zaman konuşmasak da 'Tük sorunu' vardı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018