Murat BELGE
Tayyip Erdoğan her gün konuşuyor, her konuda düşünülmesi gerekeni halkına açıklıyor. Televizyon kanalları onun bu konuşmalarını yayınlamayı kutsal görev biliyor ve böylece hepimiz reis-i cumhurumuzun fikirlerini öğrenmiş oluyoruz. Geçen gün, İslam ve terörizm üstüne beyanatta bulunuyordu. "Terör" diyordu, "barış dini olan İslam'la hiçbir şekilde bağdaştırılamaz." Bu yeni değil. Konu açıldığı zaman hep benzer şeyler söyler. Herhalde "IŞİD"in içinde "İslam" geçtiği için telaffuz etmeye dili varmıyordur.
Bu, İslam'ı terörden arıtma çabası; tamam da, "terör" dediğimiz olayların çoğunu "icra edenler" bunu İslam adına yapıyorlar. Onlar yapıyor, Erdoğan ve onun gibiler ise "Müslüman terör yapmaz" yargısını tekrarlıyor. Bugünkü bağlamda bunun bir adım sonrası (ergo) "Bunlar Müslüman değil" diye geliyor ya da o niyetle söyleniyor ve anlaşılıyor. Ama yarın öbür gün bunun "Müslüman terör yapmadığına göre bu yapılan 'terör' değil" anlamına gelmeyeceğinin bir garantisi yok.
Böyle bir ihtimal olabileceğini düşünmeme yol açan şey İslam'ın kendi içinde olan bir şey. Tayyip Erdoğan "Barış dini olan İslam"dan söz ediyor. Peki İslam içinde geçerli olan “Darülislam”/“Darülharb" ayrımını nasıl, neyle açıklayacağız? Bunu "kafirler" getirip İslam'ın içine sokmadılar. Bu başından beri vardı. Dünya bu şekilde ikiye ayrılıyor... Ama ben açıklamaya kalkışmayayım. İslami otoritelere bakalım. Vaktiyle Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayını olarak çıkan İslam Ansiklopedisi bu kavrama oldukça kısa bir yer ayırmış.
Diyor ki: "İslam telakkilerine göre dünya dar-al harb (harp ülkesi) ve dar-al-islam olarak ikiye ayrılır. Dar-al-islam, esasen İslam hakimiyetine girmiş bulunan bütün memleketleri ihtiva eder. Dar-al-harb ise, müslüman hükmü altına henüz geçmemiş olan, fazla olarak da, fetih yolu ile ‘İslam ülkesi’ kılınıncaya kadar, Müslümanlar için, ister bilfiil ve ister bilkuvve, harp sahnesi teşkil eden yer demektir.”
Evet, ben de böyle öğrenmiştim. "İslam hakimiyetine girmiş bulunan" deniyor. “Hakimiyet”… Ve, "Müslüman hükmüne henüz geçmemiş..." Böyle bir ikili ayrım. Sonra "fetih yolu" söz konusu. Bunların hiçbiri benim "barış" kokusu aldığım kavramlar değil. Örneğin, "harp sahnesi teşkil eden yer" ne demek? Teşkil edip etmediğine kim karar veriyor? Nasıl karar veriyor?
İslam Ansiklopedisi deyince bunun bir de yenisi var, Diyanet Vakfı'nın yayımladığı. Ona da baktım. "Darülharp" şöyle tanımlanmış:
"Müslüman olmayan bir devletin hakimiyeti altındaki topraklar için kullanılan fıkıh terimi.”
Bunun eski ansiklopediden bir farkı olduğu söylenemez.
Ama zaten ne farkı olabilir ki? "Darülharb", “harb."
Yeni (Diyanet'in yayımladığı) ansiklopedide metnin kendisini okumaya başladığınızda, bunun ille de "Müslüman olmayanlarla savaş" anlamına gelmediğini söyleyen uzun açıklamalarla karşılaşıyorsunuz. Çağın gerekleri bunun vurgulanmasını gerekli kılmış.
"Çağın gerekleri", diyelim öyle kılmış da, her "Müslümanım" diyenin Diyanet ansiklopedisini okuyup oradaki yorumu benimsemesini gerektirir bir durum yok. Nitekim Selefi hareketler, El Kaide, IŞİD vb. bunların bu ansiklopedideki tanımı benimsediklerinin herhangi bir sinyalini görmüyoruz. Onlar "harb"ı, sözlüklerde yazılı anlamıyla kabul ediyorlar.
Burada, eski İslam Ansiklopedisi'nde özellikle belirtilen bir duruma bir göz atalım. "Dar-al-islam aşağıdaki koşullarda Dar-al-harb olur" diyor ansiklopedi (bu, yazanın kim olduğu belli olmayan maddelerden). İlk biçim şu: "Kafirlerin kanuni hükümleri muteber olur, fakat islamınkiler ise muteber olmaz…"
Bu cümle ne düşündürüyor insana?
Benim aklıma hemen Türkiye geliyor. Sanırım yalnız benim değil, başkalarının, bu arada Tayyip Erdoğan'ın da aklına hemen Türkiye geliyor.
Burası, halkı Müslüman olan, ama özellikle Cumhuriyet rejimine geçildikten sonra Müslüman "kanuni hükümleri muteber" olmayan bir ülke. Devlet yıllarca alkollü içki üretti ve sattı. Başka örnek gerekir mi? Hani, örnek vermek gerekirse yüzlercesi bulunur da, bir tek bu bile Türkiye Cumhuriyeti'nin "Darülislam" içinde bir ülke olmadığının kanıtı.
Tanımda "kafirlerin kanuni hükümleri muteber olur" denmiş. Bizim burada Ticaret Kanunu Almanlar'dan alınmış; Ceza Kanunu İtalya’dan. "Kısas" falan kalmamış. Ama hepsinden önemlisi Medeni Kanun İsviçre'den alınma, büyük kısmıyla.Bundan daha "kafir hükmü" olur mu?
Şimdi, İslam barış dini ama "Darülharb" var. Bizim bu Türkiye de o kategoriye giriyor. O kategoriye girdiği içindir ki burada takiye meşru. Yönetimin Müslüman olmadığı yerde sen de asıl kimliğini, asıl düşüncelerini saklarsın.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025