Namık ÇINAR
Geçen yazımın konusu, intikamcı siyasal anlayışlar yüzünden, haksız yere yattıklarına inandığı silah arkadaşlarını Silivri hapishanesinden kurtaramadığı için, tepkisini kuvvet komutanlığı makamını bile elinin tersiyle iterek istifasıyla gösteren Donanma Komutanı Nusret Güner’in, yakınmalarla yüklü röportajıydı.
Söyleyeceklerim bitmediği için devam ediyorum.
Arkadaşlık dayanışmasının ve emrindekilere kol kanat geren “komutanlık ruhu”nun artık kalmadığı üzüntüsüyle, bu ulvî payeyi bundan böyle hiç kimsenin hak etmeyeceğini düşünerek, diyordu ki Sayın Amiral:
“Komutan, astlarına ölmeyi dahi emreden biridir. Bundan sonra TSK’dan ‘Komutan’ kavramı kaldırılsın; Emniyet Teşkilâtındaki gibi, artık herkes birbirine ‘Amirim’ desin!”
İçinden geldiğim için iyi biliyorum; gerçekten de Türkiye’de subaya aşılanmış bulunan ruh, halâPrusya ordu geleneğinden kalma bir “şövalyelik duygusu”dur.
“İmparatorluklar çağı” ordularında, emperyal hedeflere erişmek amacıyla birbirlerini acımasızca boğazlamaları için topun tüfeğin varlığı yetmiyor, ayrıca canlarından kolayca vazgeçmelerini sağlayacak fedakâr ve cefakâr birer ruh taşımalarına da ihtiyaç duyuluyordu.
Ayrıca unutmayalım ki, Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülke olarak, gün gelmiş o duyguları haiz bir avuç zabitandan yararlanmayı biz de bilmişizdir.
Bu yüzden, şimdiye kadarki darbelere bakıp faturasını hemen şövalyeliğe çıkarmak ve mahkûm etmek, öyle kolayından bir şey olmasa gerektir.
Sayın Amirali ve ordudaki çoğu personeli bu tarz hissiyata sevk eden saik, işte budur.
Ne ki, çağımızın teknolojik hareket kabiliyeti ve yüksek ateş gücü, ne kahramanlık gerektiriyor artık, ne de canından olmayı.
Bu işler bitmişe benziyor.
Benim bildiğim en son Mustafa Kemal’di, Anafartalar’da siperlerin önüne çıkarak süngü hücumuyla “askerlerine ölmeyi emreden”.
Bugün bunu kim yapabilir?
II. Dünya Savaşında General Patton, Avrupa’yı kurtaranlardan biri olduğuna bile bakılmaksızın, bir ere tokat attı diye tecziye edilmişti.
İşte bizimkilerin henüz anlayamadıkları budur.
Nitekim, “Komutan” kavramının hiçbir hukukilik içermediğini de bilmezler.
Hâlbuki ne İç Hizmet Kanunu’nda, ne de başka bir yerde tanımı yapılmış, içi doldurulmuştur onun.
Komutan sözcüğü, askerî literatürdeki geleneksel imgesiyle, sadece kültürel bir pelesenkten ibarettir.
Kanunların esas aldığı, tıpkı polislerdeki gibi “Amir” ve “Ast-Üst” statüleridir.
İç Hizmet Yasası “Askerî Disiplin”i tarif ederken bile, Komutan’a değil, Amir ve Ast-Üstkavramlarına itibar etmiştir.
Harp tarihinin anılarıyla yücelmiş ve kutsanmış “Komutan” kavramı, idealize bir fenomen olarak günümüz değerleri bakımından âdetâ emekli gibidir.
Oysa “Amir”in maiyetiyle ilişkileri patrimonyal gelenekten değil de sivil hukuktan geldiği için, artık moral ihtiyaçlar da başka türlü kurumlarla karşılanmaktadır.
Sonuç olarak askerlere önerim, yeni hayat gösteriyor ki devri çoktan geçmiş kimi değerlerin tarihsel buhurdanlardan sızan rayihalarıyla mest olmak yerine, toplumun yetkili örgütü olan siyasetin yasa ve emirleriyle sınırlı bir hizmet anlayışıyla yetinmek, en iyisidir.
Çünkü önünde sonunda, ne fatura varsa ödeyecek olan yegâne merci, halktır.
Bırakın da ayakları üstünde durmayı bilsin; yanlış yaptığında da bedelini ödesin.
Hem fena mı, siz de böylece şovenlikten kurtulmaya, kendi haklarınızı görmeye ve meslekî dayanışmanın tadına asıl işte o zaman varmaya başlamış olursunuz.
Bunun için tanka, topa, darbeye gerek yok!
Gücün ne olduğunu kızlı- erkekli çocuklar göstermediler mi?
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016