Namık ÇINAR
Dini, toplumsal yaşamın temel belirleyeni olması için siyasal yapının odağına taşımaya kalkmanın, geçmiş zaman savaşlarından kalma patlamamış bir top mermisini oyuncak niyetiyle kurcalayan çocukların başına gelecek olandan hiçbir farkı yoktur.
Ülkeye egemen olan aymaz politikacıların gidişinin gidiş olmadığını gördüğüm için, bu konuyu geçen yazımda bıraktığım yerden sürdüreceğim.
Erdoğan’ın, yola çıktığı cicim aylarındaki gibi demokrasinin değil, güç kazandıktan sonra derhâl gömlek değiştirerek Sünni İslâmcı bir siyasal düzenin inşası peşine düştüğü, hattâ yetinmeyip tüm İslâm coğrafyasında tatbikinin hevesine kapıldığı, artık dünyada bilmeyenin kalmadığı bir gerçek.
O nedenle, Alevi meselesini tabii ki çözmeyecektir.
Bir Sünni İslâmcı için kendi hegemonyasını Alevilerle paylaşmak demek, davayı satmakla eşdeğerdir.
Alevi, Sünni ve başka din ve mezheplerle ilgili sorunlar, ancak ve sadece laik demokratik bir düzende çözülebilir.
Daha önceki yıllarda da çözülmemiş olmasının sebebi, gerçek demokrasinin o tarihlerde de bulunmaması yüzündendir.
Zaten, özendiğimiz Batı’dan ne kadar din dışı yasalar almış olursak olalım, bu memleket “din ve mezhep problemleri”mizin Tanzimat’tan beri sürdüğü bir yerse; bunlar bizim eski şer’i hukuk düzenimizin toplumu homojenleştirmeye yarayan araçlarından ve alışkanlıklarından sosyolojik olarak henüz kurtulamadığımızın göstergeleridir.
İşte Erdoğan, küçücük hamlelerle bile toplumun uyuyan bu yeteneklerini yeniden su yüzüne çıkarıyor ve hepimizi, Yavuz Selim’den devraldığı resmî Sünni sancağın etrafında toplanmaya zorluyor.
Çünkü hükümdarın kolayca yönetebilmesi için toplumun birörnekleştirilmesi, teokrasilerde baskın ve resmî bir mezhep aracılığıyla oluyor.
Dinin vazettiği düzeni inşa eden güç, ürettiği kendi norm ve tasarruflarına seçenek teşkil edecek diğer yorumlara kapısını sımsıkı kapatmış olarak, bunu bir hayat memat meselesi gibi görüyor.
O nedenle de, ne kadar mezhep varsa hepsine düşmandır.
Yaşama biçimi kavga ve talana dayalı gaza ehli dinsel toplumlarda, iç ve dış hasımlara karşı iki muharebe arasındaki dinginlikte gösterilen hoşgörü riyakârlıkları, maslahatın gereği ve hâlin icabı mahiyetindedir.
Gökyüzünün özgür ve kayıtsız sonsuzluğu yerine dinsel siyasetin kubbesi altında sıkışıp kalmak, Ortadoğu’yu çürütmüş, vandal kitleler hâline getirmiştir.
Şimdi Erdoğan, bizi tekrar böyle bir cenderenin içine kapatmaya çalışıyor.
Henüz tabii ki teokrasinin kanunlarıyla yönetilmeye başlandığımız söylenemez.
Çünkü facianın daha başındayız.
Ama nereye gittiğimizi göremeyenlere, doğrusu şaşıyorum.
Bugünleri mumla arayacakmışız gibi duygular taşıyorum.
Bu yaklaşımları onmaz bir “Erdoğan düşmanlığı”olarak göstermeye çalışanlar var.
Artık geri dönme eşiğini aşmış, o olanağı çoktan yitirmiş; ülkenin altı oyulurken alkış tutan öylelerinin lafına kulak asacak değilim.
Ben dindar insanların inanç ve vicdan özgürlüklerini öteden beri savunan biriyim.
Onların kendi din duygularına, özgürce ibadetlerine veya örtünmelerine saygı gösterilmesini istemelerini, nasıl en doğal hakları görüyorsam, kendi laik yaşam tarzımın ve siyasallıktan uzak bir din ortamı beklentimin de aynı şekilde saygı görmesini istiyorum.
Kimse çıkıp bana “ne varmış yaşam tarzında”demeye kalkmasın.
Bunu ancak ben tayin ederim. Tıpkı bir zamanlar dindarlıkları nedeniyle yaşadıkları baskıları, nasıl kendi yüreklerinde duydular ve tanımladılarsa.
Sabah-akşam din söylemli bir başbakan istemiyorum.
Çünkü ben dindar değilim ve o seslendiklerinin arasında ben de varım.
Ama eğer beni yok sayıyor, hiç hesaba katmıyorsa, onu da bileyim.
Ona göre, başımın çaresine bakayım.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016