Namık ÇINAR
Ne bıktım bilemezsiniz.
Oldum bittim hep aynı makaranın döndüğü “devamlı matine”nin bir filmi gibi, bu ülkede siyaset.
Yetersiz ve yeteneksiz, kulluğa teşne politikacılarıyla...
Halkın tepesine Hitchcock’un kuşları gibi tünemiş bürokrasisiyle...
Adalet üretmeyen ve dağıtmayan hukukuyla...
Bilim yapmayan üniversiteleriyle...
Ranta yatmış sömürgen sermayesiyle...
Ruhunu Mefisto’ya satmış medyasıyla...
Hâsılı, özgürlüklerin Araf’ta tutulduğu toplumsal bir sahnede...
Yalancılığın ve yalakalığın, riyakârlığın ve kaypaklığın ve de müfteriliğin prim yaptığı kaba saba bir vodvil oynanıyor, kapalı gişe.
Yargısı siyasallaşmış...
Dinsel inançları siyasallaşmış...
Askeriyesi siyasallaşmış...
Polisi siyasallaşmış...
Ama asıl siyasallaşması gerekenler bakımından bu çirkin düzen, tam işçilere, köylülere, sıradan memurlara, öğrencilere, kadınlara geldi mi, o lâhza istop etmiş.
Şimdi adamın biri çıkmış, bütün nadanlığıyla, hem de tek başına, yakasından kavradığı gibi onu silkeleyip duruyor.
Buralarda güç kimdeyse onun esip gürlemesine bakarak vaziyet alındığını daha belediye başkanıyken çakozlamış biri olarak, karikatür hâline getirmediği ne havalı bir parlamento üyesi bırakmış, ne korku salan bir yargıç, ne yanına “üç Kûlhuvallah bir Elham” okumadan yanaşılan general, ne mangır sesine duyarlı medya yazar çizeri, ne de cukkacı para babası.
Hepsinin meşrebine göre şerbetini verip, hepsini sustalı maymuna çevirmiş, bir güzel.
Ne ki, gücün lezzetine vardıkça Dolapdere’nin tiner soluyan bağımlıları gibi gittikçe dağılmış; dağıldıkça da ipin ucu iyiden iyiye kaçıp gitmiş.
Yaptığı açılışların makas ve kurdelelerini biriktirir gibi, çamaşır bükercesine sıkıp çıkardığı hepsindeki güç iksirini, imha etmek yerine kendi içince, o esriklikle artık “Ene’l Hakk” demesine de pek bir şey kalmamış.
Ne bir kurumun kavilikle ayakta durduğu, ne kimsenin onuruyla yerini koruduğu görülmüş.
Nasıl mümkün olsun ki?
Yetmiş yedi milyonluk nüfusuna, yirmi milyona varan öğrencisine, bir milyona yakın öğretmenine rağmen; birkaç bin basan nitelikli bir kitap, on dakikada tükenecek yerde on sene boyunca kitapçı raflarında sürünüyorsa...
Örneğin, 2004 baskısı bilimsel bir eser, 2014’te bile hâlâ bulunabiliyorsa...
Eğer bu ülkede Marx’ın Kapital’ini okumadan solcu..
ortaokul resmî bilgi birikim yöntemleriyle Atatürkçü...
âdetâ müteahhitliğini kendisi yapmış gibi, “cennet”in nasıl bir yer olduğunu televizyonlarda saatlerce ballandıra ballandıra anlatan paragöz şarlatanları kaval gibi dinleyerek dinciolunabiliyorsa...
ve sonunda toplumu yukarıdan aşağıya biçimlendirmenin antidemokratik vasfını fark ederekAKP’yi iktidar yapan bir halk hareketi, siyasal gücün toksik etkisiyle bu sefer de sultanlığa direksiyon kıran baştaki lider yüzünden o meşum hastalığından bir türlü kurtulamıyor ve değişmeyen kaderiyle hep böyle paradoksal yaşıyorsa...
Acıması kusur kalsın. Bırakın da, ko varsın yıkılsın bu düzen!
Öyledir; “ah”ı gitmiş “vah”ı kalmış çağdışı paradigmalar, tıpkı 1908’de “Hürriyet’in İlânı”nda olduğu gibi, “hiç iktidarım yok iken şimdi o kadar büyüdüm, o kadar terakki ettim ki, elimi kaldırdıkça sadrazamlar devriliyor”diyen II. Meşrutiyet mebusu Hafız İbrahim Efendi’nin bile kendi gücüne şaşacağı kertede zayıflıklar sergilerler.
Önemli olan o yapının ne derece çürük olduğudur.
Erdoğanbize çağın dışında kalmış bir yaşam tarzını dayatarak, sultan mı olmak istiyor?
Bırakın olsun!
Evrensel bir modelin temellerini atmak varken, çarpık çurpuk çıkan “süt dişleri”ni kalıcı zannedip padişahlık üzerinden hayal kurmak kurnazlığının nasıl bir hüsranla biteceğini, azıcık olsun sosyoloji okumazsa, anlayamaz tabii.
Küçükken kendiliğinden dökülünce, matrağına “dişlerine dedesi yellenmiş”derlerdi.
Bu güç heveslilerinin takati de, anca o kadardır, bilesiniz ki.
twitter@cinarnamik
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































MAHMUT JANYA
bu mazlumların haklarıyla,hukuklarıyla,emekleriyle ÇAKA sefa çekenlerin Rabbim burunlarından fitil fitil getirtir inşallah,eyyyyy zengin piçleri bunu hiç bir zaman aklınızdan çıkarmayın degil türkiyede tüm dünyada mazlumlar kazanacak ve sizleri ayakları altına alacak,şimdi devran sizlerin yiyebildiginiz kadar yiyin tokuşturuncaya kadar sokuşturuncaya kadar patlayıncaya kadar çatlayıncaya kadar yiyin bu son yiyişlerinizdir allahın iziniyle.