Namık ÇINAR
Hâsılı kelâm dinciler, Erdoğancı zihniyet sayesinde, neden şimdiye kadar Kemalist bir baskı mekanizması altında tutulduklarının mantığını, bütün dünya âleme bir güzel göstermiş oldular.
Çok kısa bir zaman zarfında öylesine kin ve nefret saçtıkları bir iktidar alanı ürettiler ki; yeryüzü bunları tanıdıktan sonra, Ortadoğu’daki BAAS Rejimleri’nin boşuna olmadığına nerdeyse hak vermeye bile başladı.
Askerî darbelerin durup dururken zuhur etmediğine, bir İslâm ülkesinde dinginliğin ve nispi bir çağdaşlaşmanın ancak onları kontrol altında tutmakla mümkün olabileceğine inanmanın yeniden kapıları açıldı.
Oysa başlangıçta ne niyetlerle yola çıkılmıştı.
Sovyetlerin çökerek Soğuk Savaş’ın ve Kutuplaşma’nın bittiği son konjonktürde, dünyaya yeniden şekil veren küresel dalgaya onların da uyum sağlaması için İslâm âlemine tıpkı eskisi gibi gene Türkler’in liderlik edebileceği akla yakın gelmiş; tam bu safhada ivme kazanan Erdoğancı siyaset, cuk oturdu diye düşünülerek desteklenmişti.
Buna yol açan, Batı’nın hem rakibi ama aynı zamanda Batı değerleriyle de en çok hemhâl olmuş ve son beş yüz senede İslâm coğrafyası üzerinde üst egemenlik kurmuş Osmanlı’nın bugünkü mirasçısınınTürkler’in olduğuydu.
Türkler, hem Müslümandılar, hem hegemonik bir kültürden geliyorlardı, hem de Batı demokrasisini hiçbir İslâm ülkesinde rastlanmayacak ölçüde iyi kötü deneyimlemişlerdi.
Müslümandılar ama katı- matı da olsa, aynı zamanda laiktiler.
İşte tam bu noktada Erdoğan’ın varlığı bir şanstı ve onun temsil ettiği yeni dinsel ivme, o katılığı alacak ve Araplarla yakınlaşma zorluğunu ortadan kaldıracaktı.
Uluslararası ilişkiler bakımından da, epeydir Batı’nın müttefikiydiler.
Çoğu şey yerli yerine oturuyordu.
O yüzden, İslâm dünyasına rol model olmak bakımından Türkler, âdetâ biçilmiş kaftandılar.
Araplarla tek tek muhatap olmaktansa, modernizmi Türkler üzerinden enjekte etmek suretiyle onları benzeştirmek daha pratikti.
Ne ki, evdeki hesap çarşıya uymadı.
Araplar Türkler’e benzeyeceğine, Türkler Araplar’a benzemeye başladılar.
Dinsel siyaset, giderek Türkiye’yi de Ortadoğululaştırmıştı.
Birden bire tavır değiştiren Erdoğan’ın politikaları, Türkler’in din esaslı bir siyasal konseptin temsilcileri olamayacağını gösterdi.
Eğer göndere İslâm bayrağı çekilecekse, asıl sahipleri dururken, onun bayraktarlığını Türkler yapamazlardı.
Zira, neticede bu bir “Arap kültürü”ydü.
Kaldı ki, din her zaman ayrıştırıcı olmuştur. Hegemonyaya bütünleştirici bir rolle hizmet vermez.
Verseydi, Papalık yoluyla Batı’ya verirdi.
Türkler’in Batıcılığı ve laikliği de, aşağıdan yukarıya doğru işleyen bir İslâmcı damardan değil, yukardan aşağıya doğru dikte eden bir Jakobenizm’den geliyordu.
Paradoks o idi ki, esasında demokratik açıdan eleştiriyi hak eden Kemalizm, en Batıcı diye bilinen o toplum yapısının, salt bu nedenlerle mimarıydı.
Türkler’in Batı’ya en yakın görünmeleri, en sıkı kontrol altındaki İslâmiyet’in onlarda olmasından kaynaklanıyordu.
O yüzden, Doğu toplumlarının modernizmleri, ancak dayatmayla mümkündü.
Nitekim, beş yüz yıllık Osmanlı hegemonyası dahi din üzerine inşa edilmiş değildi.
Din, hem Araplara, hem de Batı’ya karşı sadece bir aparattı.
Türkler’in tarihinde en dişe dokunur dincilik, Erdoğan’ın “ustalık” diye tanımladığı şu son dört seneye sığmıştır.
Kısadır ama etkili ve yapısaldır.
Çünkü kitledeki din hafızasını kanırtmış, toplumun ilk kez verdiği koşulsuz destekle baskıcı bir siyasal güç odağı hâline gelmiştir.
Türkiye tarihinde ilk kez tecelli eden, üstelik seçimle gelen bu olguya “dinsel faşizm” denir.
Tabii bu analizin temelinde, “maddi hayat”ın asıl eyleyicileri olan “üretim güçleri ve onların ilişkileri” olacağını, bilmem ayrıca hatırlatmaya gerek var mıdır?
Peki, demokrasi üreten İslâmcı bir anlayış hiç mi mümkün görünmüyor?
Bilmiyorum; mağdurken yanıltıyor.
Ama egemenken hiç örneği yok!
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016