Namık ÇINAR
Selahattin Demirtaş’ın, okuması için Başbakan’a gönderdiği Bildiğin Gibi Değil adlı kitap, doğrusu epeyi sarstı beni. Kimi Kürt gençlerinin anlattıkları Güneydoğu’daki o çocukluk anılarından sonra, zaman zaman yaptığım gibi, kendi çocukluk anılarımdan “yok şöyle acılıydılar, yok böyle çileliydiler” diye, bir daha hiç söz etmesem mi acaba?
Kürtlere yapılmış olan zulümler bilinmeden, Kürt Meselesi’ni anlamak da, çözmek de mümkün değil, bana kalırsa.
Öyle ki, Kürt olmak yasak olmaktan çıkmış, yıllar içinde suç haline gelmiş, bir de üstelik.
Bir toplumun egemen unsurları, “etle tırnak gibiyiz, bin yıldır kardeş gibiyiz” dediklerine, sonra kalkar da, hiç bunları yapar mı?
Filmlerde, öykülerde, romanlarda görüp okudukları, dinledikleri ve şaştıkları yeryüzü zorbalıklarını, meğerse kendi devletinin de yapıp-ettiğini iyice öğrenmelidir bu halk. Neler olup bittiğini, herkes artık gerçekten bilmelidir.
Devlet; jandarmasıyla, polisiyle, askeriyle, politikacısıyla ve tüm bürokrasisiyle, Kürtlere bütün bu yaptıklarından dolayı ne denli dövünse, ne denli utansa yeridir.
Ey seksenlerin doksanların generalleri, polis müdürleri; orduya ve teşkilatlarınıza bunları da yaptırmışsınız ya, yazıklar olsun!
Ey ordu ve polis teşkilatı; o generalleri, o müdürleri dinleyip, bu anlatılanları yapmışsınız ya, size de yazıklar olsun!
İçinden çıktığım kurumdaki kimi üyelerin ihanetle suçlamalarını ve silkelemelerini dahi göze alarak, bu kavgada iyi ki “devlet”in tarafında yer almadım da, mazlumun kim olduğunu bütün berraklığıyla seçebildim, o sayede.
Ben de artık bir Kürt’üm. Ve bunu en önce ben söylemek isterdim; ama ne yapayım ki, Sırrı Süreyya Önder çıkıp daha önce söyledi. “Sorun çözülene kadar, ben de Kürt’üm”, dedi. Aynısını şimdi ben de söylemek istiyorum; sorun çözülene kadar, mağdurun yanında olmanın bir işareti olarak, artık ben de bir Kürt sayılmak istiyorum.
Ama şuna da gülesim gelmiyor değil, hani. Bir Türk olarak, bu konuda da Kürtleri geçtik ve ben, onlardan önce Kürt olabildim, bak gene de.
Her ne olursa olsun, acıları çekmişlerin değil de, o acıları çektirmiş olanların, yani zalimlerin hâli, daha bir sarsıcı gelir bana nedense. İkisinden birini önerseler, meselâ hangisi olmak isterdiniz, siz?
Mademki aynı zamanda Kürt’üm; Kürt isyanını sürdürenlere de iki çift lâfım olsun artık:
İşin içine savaşın ruhu girince, kimi olsa zorbalaştırır o savaş. Sadece devlet değil, siz de zorbasınız, bu bakımdan. Hâlbuki, haklı sayılabilecek hiçbir zorbalık, hiçbir zalimlik görülmemiştir, şimdiye kadar. Savaş başlayınca, kiminki meşru savunmadır, kiminki değildir, hiç belli olmaz.
Zaten harp doktrininin en temel ilkelerinden biri, “savunma”nın asıl amaçlanan bir harekât tarzı olmadığıdır. Savaşanlar, savunmayı nihai netice alıcı muharebe şekli olan “taarruz”a zemin hazırlamak üzere yaparlar. Savunma, amaçlanan taarruzi harekâta sadece zaman kazanmayı sağlayan bir araçtır.
Hedeflenen esas harekât biçimi taarruz olacaksa, o saldırının özünde haksızlıkların, kötülüklerin, zulümlerin potansiyeli de, kesinkes barınıyor demektir. O halde, saldırmak asılsa, acı çektirmek, haksızlık yapmak, zalim olmak da kaçınılmaz görülmelidir.
Hiçbir muharebe şekli, netice alınmış olsa bile, hele hele bir iç savaşta, birbirleriyle dövüşenlere onurlu ve saygın bir tarih bahşetmez. İnsana yakışan ve dürüstçe yapılmış sayılan bir savaş, hiçbir zaman, hiçbir yerde olmamıştır.
Savaş, çatışan insan topluluklarının, delirme safhasına geçmeleri, zıvanadan çıkmaları ve vahşileşmeleri halidir. O nedenle de, harp eden gözü dönmüş topluluklar, böylesi marifetlerini, hem beğenmek ve hem de beğendirmek adına, tıpkı kokuşmuş yiyeceklerin yenebilmeleri için bolca soslanmaları gibi, şan ve şeref üzerine yazılıp söylenegelen bir dolu marşlarla, şiirlerle, kahramanlık menkıbeleriyle ve ritüellerle süsler, dururlar.
O yüzden, saçının teline kadar teröre batmış bir Kürt hareketi tarihsel haklılığı gölgelemekte ve devletin suç işlemiş unsurlarını âdetâ meşrulaştırmaktadır.
Çözüm formülleri bakımından, önümüzdeki anayasa yapma süreci ve savaşan unsurların dışındaki siyasal perspektiflerin inisiyatif almaları, çok önem kazanmıştır.
Fakat bir yandan da, problemi gidermek için, iç savaşın yaratıcısı ve körükleyicisi olan 12 Eylül Anayasası’nı değiştirecek iradenin temsilcilerinden görünen Süheyl Batum gibi kimselerle yola çıkılıyor olması, ironik bir şekilde, yakında üstüne basarak kayıp düşeceğimiz bir muz kabuğunu daha şimdiden görmek gibi umutsuzca gelmiyor mu, size de?
Ne dersiniz; bu koca ülke, kala kala bugünün Aldıkaçtılarına mı kalacak, yeniden?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016